Karaman: Erkekler Plajı da İhtiyaç
"Vücudun bazı yerlerini uygun giysilerle kapatma (tesettür) vazifesi hem kadın hem de erkek müminlere aittir." hatırlatmasında bulunan Hayrettin Karaman, erkekler plajına ihtiyaç olduğunu yazdı.
Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesinin bugünkü nüshasında kaleme aldığı yazısında muhafazakâr kadınlara yönelik özel plaj yapılmasının tartışmaları devam ederken Kur'an'ı referans gösterek "Tesettür erkeklerin de vazifesi, erkekler plajına da ihtiyaç var" dedi. "Vücudunun kapanması gereken yerlerini açan bir kadın günah işlediği gibi, bu yerlere bakan erkek de günah işlemiş olur" diyen Karaman, erkekler plajı ihtiyacına demokrasi ve haklar açısından ziyade fıkıh açısından değerlendirdi.
Karaman'ın yazısı:
Erkekler Plajı
Hayrettin Karaman / Yeni Şafak
Gazetemizin üç Eylül tarihli nüshasında değerli yazarlarımız Hilal Kaplan ve Özlem Albayrak'ın yazılarını okuyunca bir daha 'İyi ki, kızlarımızı da okutmuşuz, bir elmanın ikinci yarısını çürütmemişiz, nüfusumuzun yarısını cahil bırakmamışız' diye düşündüm ve şükrettim.
Sayın Albayrak'ın 'Bir Kamusal Alan Tartışması: Kadınlar Plajı' başlıklı yazısı bana erkekler plajı konusunu/ihtiyacını hatırlattı.
Yazıda 'kamusal alan' gerekçesi ile tek tipliliğin dayatılması konusu güzelce işlenmiş. Ben de erkekler plajı ihtiyacına demokrasi ve haklar açısından ziyade fıkıh (islâmî davranış kuralları) açısından bakmak istiyorum.
Bilindiği gibi vücudun bazı yerlerini uygun giysilerle kapatma (tesettür) vazifesi hem kadın hem de erkek müminlere aittir. Kapatılması farz, açılması caiz olan yerler ayrılmış/belirlenmiş olmakla beraber açılması caiz olan kısmın de tesettür hikmetine uygun olması gerekir. Kadının yüzünü açması caizdir diye boyanması, kokulanması, dikkatleri üzerine çekecek bir şekil verilmesi de caiz olmaz. Erkeklerin başlarını açmaları caizdir diye süslenmesi de caiz olmaz.
Peygamberimiz (s.a.) çocuklarımıza ata binmeyi, atıcılığı, yüzmeyi öğretmemizi tavsiye buyuruyor. Batı'da kaç göç olmadığı için küçükten büyüğe her yaştaki kızlar, kadınlar ve erkekler aynı gölde, havuzda, kıyıda, plajda yüzmeyi öğreniyor ve yüzüyorlar.
Müslümanlar ise namahrem olanlarla aynı mekanda kısmen de olsa soyunup suya giremeyecekleri için yüzme nimetinden mahrum oluyor veya günah işleme ihtimaline rağmen karma plajlara gidiyorlar.
Eğer insan haklarına dayalı demokrasilerde din hürriyeti de varsa bu hürriyetin, 'kişinin inancına göre yaşama hakkını' da içermesi gerekir. Başkalarının hak ve özgürlüklerine açık ve kesin zarar söz konusu olmadıkça belli inanç sahiplerine, imanlarına uygun yaşama alanları açmak demokrat yönetimlerin vazifesi olmalıdır.
Dinine göre yaşamaya çalışan bir Müslümanın demokrat bir ülkede, 'bütün plajlar haremlik selamlık olacak' diye dayatması nasıl kurallara uygun değilse, laikçilerin 'bütün kıyılar ve plajlar karma olacak' diye dayatmaları da hukuka aykırı olmalıdır.
Bir Müslüman erkek gözünü haramdan sakınması ve kaçırması ile de yükümlüdür. Vücudunun kapanması gereken yerlerini açan bir kadın günah işlediği gibi, bu yerlere bakan erkek de günah işlemiş olur. Buna göre bir karma plaja, kıyıya veya havuza giden erkek ya gözlerini kapatacak -ki, bu olamaz- veya istemeyerek de olsa devamlı gözüne çıplak vücutlar çarpacak ve bundan dolayı rahatsızlık duyacaktır. Dindar kadınlara ve erkeklere eziyet etmek, onları ya günah işlemeye veya nimetlerden mahrum olmaya zorlamak laik demokrasilerde serbest midir?
Değilse 'kamusal alan' vb. saçmalamaları bir yana bırakıp insafa gelmek gerekiyor.
HABERE YORUM KAT