Karadavi’nin Çeçen çağrısı
Son sıralarda dost ve düşman tarafından da takdirle yâd edilen isimlerden birisi olan Yusuf Karadavi Türkiye’nin de gündeminde.
Geçenlerde bir cemaatin mensupları tarafından Wow Oteli’nde yapılan bir etkinliğe davet edilmiş lakin sıhhi şartlarının el vermemesi nedeniyle sadece tebliğini göndermişti. Tebliğinde İslam dünyasının hastalıklarının ilacının birlik ve beraberlikte yattığını beyan ediyor. Son sıralarda yaptığı en önemli çıkışlarından birisi Çeçen meselesine dair olanıdır. Pazar günü (24/10/2010) geç saatlerde Osman Osman’la yapmış olduğu cihada dair sohbette konu döndü dolaştı Çeçen meselesine ve Çeçen cihadına geldi. Alışılmadık veya beklenmedik şeyler söyledi. Esasında, Karadavi’nin bu sözlerini ve görüşlerini El Müctema dergisinde (2/10/2010) sayısında okumuş lakin meselenin hassasiyeti nedeniyle gündeme getirmek istememiştim. Lakin iki haftadır El Cezire’deki eş Şeriatu ve’l Hayat programında meselenin ısrarla gündeme getirilmesi ve Karadavi’nin tekraren aynı doğrultuda görüş belirtmesi en azından konunun duyurulması gerektiği yönünde ikna edici oldu. Aksini yapmak, en azından bilgiyi gizlemek olurdu. Elbette ki, takdir okurlarındır. El Mecelle’deki yazının özet veya spotu aynen şöyle: Hedeflerine ulaşmak için silahı vesile kılan Çeçenlere çağrımdır: Silahı bırakın ve ülkenizin imarına ortak olun. El Müctema dergisinde meseleye şöyle bir girizgâh yapılmış: “Çeçen ulemasından bir heyet beni ziyaret etti. Aralarında Çeçenistan Alimler Konseyi Başkanı Hoca Ahmet Hac Kadirov keza büyük alimlerden Şeyh Muhammed Yusuf Muhammed Sadık ve yine Körfez’de Çeçen Müslümanları Dini İdaresi Temsilcisi Türkü Davudov da bulunuyordu. Benden hedeflerine varmak için şiddeti veya silahlı faaliyetleri bir metot olarak benimseyen Çeçen çocuklarına ve evlatlarına bir çağrıda bulunmamı istediler. Silahlı eylemleri değişimin yöntemi olarak benimseyen bu kesimlerin denge, öncelikler ve sonuçlar fıkhını dikkate almadan harekete geçtiklerini anlattılar. (Oysa ki) İslam, kötülüğü daha büyük bir kötülükle izale etmeyi haram kılmıştır. Hatta zararın misli bir zararla define bile müsaade etmemiştir. Daha büyük bir zararla asgari bir zararın defini ise hiçbir şekilde onaylamamıştır.”
¥
El Müctema dergisinin kalan satırlarında gençlere şöyle seslenmektedir: “Bir insanın küfrüyle alakalı aceleyle hükümde bulunmak ve karar vermek çok tehlikelidir. Zira bunun üzerine büyük sonuçlar ve tesirler terettüp eder. Silahlı şiddet hükümet yıkmaz belki masum ve beri insanların ölümünü beraberinde getirir. Biliyorum ki, şiddet yanlısı cemaatler samimidirler lakin asil (derin)İslam kültürüyle veya anlayışıyla donanımlı ve mücehhez değillerdir...” Sunucu Osman Osman, Ramzan Kadirov’un Rus ajanı, işbirlikçisi veya fasık olduğuna dair emare ve iddiaların olduğunu hatırlatması üzerine Karadavi meselenin Kadirov’un şahsıyla sınırlı olmadığını ve daha kapsamlı ve geniş bir boyutu olduğunu ifade etti. Karadavi, küçük bir güçle büyük bir güce kafa tutmanın çok mantıklı olmadığını zira Mute harbinde 3 bin kişilik Müslüman gücü karşısında 120 bin kişilik Bizans gücünü gören Halit Bin Velid’in düzenli bir ricat savaşı yaparak ordunun kökten silinmesinin önüne geçtiğini ve bu gücü geleceğe rezerve ettiğini hatırlattı. Ve Çeçen meselesiyle zımni olarak mukayese etti. Rus zulmüne karşı daha geniş ittifaklar kurulması halinde (ancak o taktirde) silahlı mücadele ve kital/savaş anlamındaki cihadının anlamlı olacağını da sözlerine ekledi. Müslümanların hikmet gereği birbiriyle oturmaları gerektiğini bunu yapmadan karşılıklı çatışmadan kaçınmanın daha isabetli olacağını ifade etti. Hikmet yerine körü körüne hareket edilmemesini tavsiye etti. Müslümanların kanının ne zamana kadar bazı kavramlar kullanılmak suretiyle akıtılmaya devam edeceğini de sordu.
¥
Osman Osman, Çeçenistan meselesinden sonra Somali meselesini de değindi. O bağlamda Karadavi, Şeyh Şerif’in kendileri tarafından bilindiğini ve daha önce Afrika Gücü altında veya bağımsız olarak Etiyopya güçlerine karşı mücadele ettiğini lakin şu anda onların geçici de olsa varlığını kabul ettiğini ve bu bağlamda da diğer İslami grupların kendisine karşı çıktıklarını ve hatta silah çektiklerini hatırlattı. Silahlı mücadele yerine karşılıklı ve silaha dayalı olmayan uzlaşma çareleri aramaları gerektiğini söyledi. Daha önce de Karadavi, Somalilerden Şerif Ahmed’in etrafında kenetlenmelerini istemişti. Karadavi ve Osman Osman’ın sohbetinden bir biçimde Somali vakasının da Çeçen meselesine benzerlik arz ettiğini anlıyoruz. Bu bağlamda, Ramzan Kadirov veya onu destekleyen ulema ile Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif ve tavırları arasında bazı benzerlikler var. Elbette ki, Karadavi’nin yorumuna veya analizine katılan katılır katılmayan katılmaz ama biz duyuru görevimizi yapmış olduk. Önemli olan burada fikir değiştirmek değil, fikrin zeminini yeniden analiz edebilmektir.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT