Kanlı altın üçgeni: Dubai, İsviçre ve Londra
Raporlar Afrika'da çıkarılan kanlı altınların Dubai’ye oradan İsviçre ve Londra’ya altın aracıları ve satın alımlar ile aktarıldığını ortaya çıkardı. "Kanlı altınları" legal yollarla temize çıkarmaya çalışan ülkelerin kirli ilişkileri gün yüzüne çıktı.
Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Araştırma raporlarında Afrika ve Güney Amerika’da çıkarılan kanlı altınların Dubai’ye oradan İsviçre ve Londra’ya altın aracıları ve satın alımlar ile aktarıldığını ortaya çıkardı. Kanlı altınları legal yollarla temize çıkarmaya çalışan ülkelerin kirli ilişkileri gün yüzüne çıktı.
Öncelikle belirtelim BAE, İsviçre ve İngiltere’de altın madenleri ya hiç yok ya da madenciliği yapılmayacak kadar az. Ancak bu ülkeler altın rezervleri açısından dünyanın sayılı ülkelerinden. Peki nasıl?
Birleşik Arap Emirlikleri, birçok raporda kirli altın ticaretindeki rolü nedeniyle eylemlerini düzeltmeye çağrılmıştı. Ancak yasal yollar kimi zaman aşılsa bile politik ve ekonomik hatta askeri değişimler süreçlerin yapısını yeniden belirliyor.
Dubai'nin kumlarında saklı altın madeni yok. Dolayısıyla madenlerde altını bulmaya çalışan çocuklar da yok. En azından Arap Emirliklerinde durum böyle. Diğer Afrika ülkelerinde ise çocukları altın ve elmas madenciliğinde çalıştırılarak sömürülüyor. BAE’de büyük bir altın merkezi olarak anılıyor. En büyük küresel altın borsalarında rekabet halinde bulunan BAE bu ekonomik güce nasıl erişti? Dubai Altın Çarşısı ve Esnafı neden dünyadan bilinen bir marka haline geldi?
Son yıllarda, BAE, özellikle Dubai’nin öncülüğünde kıymetli metaller için en büyük ve en hızlı büyüyen pazarlardan birisi haline geldi. 2018'de yıllık yüzde 58 artışla 27 milyar doları aşan ithalatla zirvede yer alıyor.
Ocak 2018 verilerine göre en çok standart dışı işlenmemiş altın, yani hurda altın ithal edilen ülkelerin ilk sırasında Birleşik Arap Emirlikleri var. Bu ülke, standart işlenmemiş altın, yani külçe altın ithalatında ise beşinci sırada.
BAE, ister meşru ister soru sorulmadan, kaçakçılık yoluyla, çatışma bölgelerinden kaynaklı, organize suçla bağlantılı akla gelebilecek tüm yollardan BAE’ye altın akışı gerçekleştiriliyor. BAE mümkün olan her yerden ve her şekilden altını ithal ediyor.
Altın, Dubai ekonomisi için o kadar önemli hale geldi ki Dubai gümrük verilerine göre emirliğin en değerli dış ticaret kalemi olarak ilk sırada yer alıyor.
Yine aynı zamanda BAE'nin petrolden sonra en büyük ihracatı da altın oluyor. 2019'da 17.7 milyar dolar değerinde altın ihraç edildi. Altının önemi Dubai'nin petrol rezervlerinin azalması ve BAE'nin ekonomisini çeşitlendirmeye çalışmasıyla arttı.
Ancak ticareti sürdürmek için BAE, kirli altın ticaretindeki rolü hakkında temize çıkmalı. Sayısız raporun odağında olan ve dünyanın standartlar belirleme organı olan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından cezalandırılan BAE, ekonomisini canlandırayım derken daha da kötü bir konuma sürüklenebilir!
Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı aralık ayının başlarında yayınladığı bir raporla BAE’yi altın ve paranın rahat dolaşıma sokulması nedeniyle uyardı. Kaynağı belirsiz altının (Dubai altınının) her yerde görünmesi soruşturmaların odağına oturacak gibi görünüyor.
The Sentry adlı kuruluşun kasımda yayımladığı raporun ardından müdür yardımcısı Sasha Lezhnev, "Dubai daha fazla uluslararası müşteri görmek istiyorsa, altın durum tespiti politikalarını ciddi şekilde reforma tabi tutmaları gerekiyor. Aksi takdirde, çok sayıda müşteri kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Altın ticareti ekonomisinin de çok büyük bir parçasıdır." dedi.
Kanlı altın
The Sentry adlı sivil toplum kuruluşunun yaptığı araştırmaya: Sudan, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde çıkarılan altının resmi olarak yüzde 95'inin emirliğe gittiğini ortaya koydu.
Lezhnev açıklamasında "Çatışmalardan dolayı altının büyük bir kısmı komşu ülkelere kaçırılıyor ve ardından Dubai'ye ihraç ediliyor." dedi.
Altın, yıllardır bölgedeki silahlı çatışmayı finanse ediyor. Ancak bu yıl, Covid-19 salgınından dolayı piyasa dalgalanmalarının ortasında kalan altın fiyatları artarak -onsu 364 $- katlandı. Bu durumda daha değerli hale gelen altın için mücadele de artmış oldu.
Lezhnev, "Altın fiyatlarındaki artış nedeniyle, bir nevi yeni kanlı elmaslar. Pek çok zanaat alanında kullanıldığı ve tercih edildiği için altına hücumu arttırdı. Bu nedenle daha fazla çocuk madenci, daha fazla suç grubu ve daha fazla yolsuzluk gerçekleşti. Altın çok küçük ve değerli, kaçakçılığını yapmak da oldukça kolay." dedi.
Kanlı altın sadece Afrika'dan Dubai'ye akmıyor. Washington merkezli IR Consilium adlı araştırma ve analiz kurumunun müdürü David Soud’a göre, "Altın, Güney Amerika'dan da çıkıyor ve merkezi giderek daha fazla Dubai oluyor. Altın Dubai'ye girdiğinde, nereden geldiğini ve hangi koşullar altında geldiğini tespit etmek neredeyse imkânsız oluyor." dedi.
Lezhnev, "Altın satın alınırken fazla özen gösterilmediği ve politik yaptırımlarla karşılanmadığı için BAE cazip bir yer oluyor. Bu tür kaçak altınlar için de bir merkez olmasına da dolayısıyla izin veriliyor.” dedi.
Reuters'a göre, “2016 yılında BAE, BAE'ye herhangi bir ihracat açıklamayan 25 Afrika ülkesinden 7.4 milyar dolar değerinde altın ithalatı yaptığını açıkladı. Emirlikler, ithal ettiği diğer 21 ülkenin çoğundan, ihracatta beyan edilenden 3,9 milyar dolar daha fazla altın bildirdi”
İsviçre bağlantısı: Dubai, ellerinde kir ve kan olan tek altın oyuncusu değil
Washington DC'deki Global Financial Integrity (GFI) politika direktörü Lakshmi Kumar, “Sadece Dubai değil, aynı zamanda İsviçre de bu kanlı altının piyasasında rol oynuyor. İsviçreliler Dubai'den büyük miktarlarda altın alıyor. İsviçreliler, (çatışma bölgesindeki altın almadıklarını iddia ediyorlar) belirli ülkelerden değil, Dubai'den altın aldıklarını söylüyor, ancak Dubai'deki altında bu (çatışma bölgelerindeki) ülkelerden geliyor.” diyor.
Yolsuzlukla mücadele grubu Global Witness'e göre, İsviçre dünyanın en büyük altın rafinerisi ve tüm altının yaklaşık yarısı bir noktada bu ülkeden geçiyor. İsviçre'nin ticareti, tüm altının yaklaşık üçte birini ithal eden İngiltere'ye de bağlı.
Londra ayrıca, Ekim 2020 itibarıyla yarım trilyon dolar değere sahip olan Londra Külçe Piyasaları Birliği (LBMA) kasalarına altın göndererek tüm madencilik altının yaklaşık yüzde 80'ini işledi.
Global Kıymetli Madenler Yönetmeliğinin bir parçası olarak izlenecek en iyi uygulamaların ne olduğu ve uygulanması gereken ilkeleri yürüten ve ilgili standartları belirleyen, özel bir kuruluş LBMA var. Ancak bu kuruluş madenlerin nereden, nasıl ve kimden temin edildiğine dair yeterli özeni göstermeden, denetimlerini iyi gerçekleştirmeden altınları piyasaya sürdürdüğü için üçüncü taraf kuruluşlar tarafından güvensiz kabul edilerek eleştirildi.
LMBA altın üreticisi, rafinerisi ve satışı yapanlara lisanslar sağlayarak güvenilirliklerini derecelendiriyor.
Raporlar, LBMA'nın "iyi" listesinde yer alan İsviçreli altın rafinericisi Valcambi'yi BAE merkezli rafineri Kaloti Jewellery International'dan alınan altınla ilişkilendirdi. Kaloti altın Mücevheratçısı kaçak ve çatışma alanlarının altınını ithal etmekle ve Güney Amerika Surinam'da altının gerçekten rafine edilmediği ancak sahte bir satın alma sertifikasının verildiği bir "hayalet" altın darphanesi işletmekle suçlanıyor. Para aklamak için aracı ve sahte altın sertifikaları kullanılıyor.
Global Witness, bu yılın başlarında iki rafineriyle de ilgili ayrıntılı bir soruşturma yayınladı. Soruşturmalarda kanlı altınların Dubai’ye oradan İsviçre ve Londra’ya altın aracıları ve satın alımları ile aktarıldığını ortaya çıkardı.
Washington tarafından korunuyor mu?
Siyasi menfaat, kara para aklama iddialarına rağmen Kaloti'nin ve Dubai'nin sansürden kaçması sağlandı. ABD Hazinesinin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından yayınlanan FinCEN dosyalarının sızması ile beraber Dubai’li Kaloti, ABD bankaları tarafından 2007 ile 2015 yılları arasında 9,3 milyar dolarlık şüpheli işlemlerle takibe alınmış.
Bu yılın başlarında ICIJ, ABD'nin BAE ile ilişkilerini bozmaması yönündeki siyasi baskıya yenik düştü.
Kumar, "Birçok ülke FATF tarafından (kara para aklamayı önleme kontrolleri için) kara veya gri listelere konuluyor. Ancak BAE'nin eylemlerinden kaynaklanan çok veya daha fazla kara para aklama durumu var ancak hiçbir zaman listelenmiyor." dedi.
"ABD, terörizmin finansmanına karşı mücadelede önemli bir müttefik olduğu gerekçesiyle ve bölgede önemli bir askeri müttefiki olduğu için BAE'yi korumak için her şeyi yapıyor. BAE’nin ABD nezdinden açık çeki var. BAE ile İsrail arasında yakın zamanda müzakere edilen barış antlaşması ile beraber muhtemelen biz "BAE'nin ABD dış politika önceliklerine aykırı olacağı için kara listeye alındığını hiç görmedik"
Bununla birlikte, BAE Aralık ayında LBMA girişimini de destekleyerek ABD’nin kendisi için çizdiği kurallara uyacağının sinyallerini verdi.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin, LBMA ve FATF düzenlemelerine hizmet edip etmediği veya sektörün denetimini gerçekten sıkılaştırıp sıkılaştırmayacağı süreç içerisinde görülecek. Ancak bu süreç ne olursa olsun geçmişte yapılan ve şuanda hala devam eden kanlı altınların durumunu değiştirmeyecek.
HABERE YORUM KAT