Kamuoyu, yalanlarından sıkıldı; medya Cübbeli şovdan bıkmadı!
Geçtiğimiz aylarda kanal kanal dolaşıp bol keseden attığı mavralarının yalan olduğunun ortaya çıkmasının üzerinden çok geçmedi ve 25 Kasım tarihinde bir kez daha Cübbeliyi ekranlarda gördük.
Tevhidgündemi sitesinin haberi:
25 Kasım tarihinde Tarafsız Bölge’ye konuk edilen Cübbeli, Haksöz Dergisi’ni hedef aldığı konuşmalarında Halis Hoca ve Tevhid Dergisi Camiası'nı da hedef almayı sürdürdü. IŞİD örgütünün kanlı saldırılarını ve hiçbir zaman kabul etmediğimiz metodunu dillendirerek sürekli mezkur örgüt ile Tevhid Dergisi arasında, olmayan bir illiyet bağı kuran Cübbeli, bu çirkin girişimlerini devam ettirdi. Sahip olduğumuz fikir ve inançlara Cübbeli’nin program boyunca hiçbir suretle tahammül göstermemesi, İslam dairesi dışında olduğumuzu beyan etmesi dikkatlerden kaçmadı. Bununla birlikte sürekli ülke, vatan, bağımsızlık gibi kavramlarla izleyici kitlesinin kırmızı çizgileri üzerinden puan toplamaya çalıştığı görüldü.
Halis Hoca’nın dosyalarında yaşanan, İstinaf Mahkemesi kararlarına dahi yansıyan hukuksuzlukların Haksöz Dergisi tarafından dillendirilmesi karşısında iyice kontrolü kaybeden Cübbeli'nin kahvehane ağzı ile “Ebu Hanzala IŞİD’in baş adamı, memleketin içine etti, şurada görüyorsunuz 40-50-100 tane organizesi var…” ifadelerini kullanması tepki çekti.
Aslında Cübbeli mealen şöyle dedi: “Ebu Hanzala IŞİD’in baş adamı... 40-50-100 tane organizesi var. Biz bu adamları konuşuyoruz diye muhbir mi oluyoruz?..”
Ebu Hanzala (Halis Hoca) 2007 yılından beri Türkiye’de davet çalışmaları yapıyor. IŞİD, El-Kaide gibi örgütler üzerinden suçlamalar ile karşılaşmış olsa da hakkında Yargıtay aşamasında kesinleşmiş herhangi bir ceza yok. Dahası IŞİD’in başı olması mümkün değil. Mahkemeler bile artık örgüt ismi veremeyeceklerini anlayınca Halis Hoca'ya silahlı örgüt yöneticisi diyerek herhangi bir örgüt ismi vermeden ceza vermeye çalışıyorlar. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İstinaf tarafından bozulan ilk mahkumiyetin gerekçeli kararında Halis Hoca'yı IŞİD ile suçlarken, Eylül ayında verdiği 12,6 yıllık hapis cezasının gerekçesinde hiçbir örgüt ismine yer vermedi. Yani tabiri caizse Halis Hoca olmayan bir örgüte liderlik yapmaktan cezalandırılmıştı.
Farklı zamanlarda verilen istihbarat raporları da Halis Hoca'nın bu örgütler ile bir alakası olmadığını gösteren başka bir delil. O kadar ki istihbarat raporlarında Halis Hoca'nın bu örgütlerin ölüm listesinde olduğu dahi yazıyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi doğrultusunda hazırladığı raporlarda Halis Hoca'nın IŞİD veya herhangi bir silahlı örgütle bağının olmadığı belgelenmişti.
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin isteği üzerine istihbarat birimlerinin hazırladığı raporda ise, açık bir şekilde IŞİD örgütünün Halis Hoca'ya ölüm tehditlerinde bulunduğu belirtiliyordu.
Ebu Hanzala’nın (Halis Bayancuk Hoca) “organizeleri” olduğu hususuna gelince; eğer buradan kasıt silahlı eylem iddiası ise Cübbeli'yi tebrik etmek gerekir. Çünkü emniyetin ve yargının sahip olmadığı bilgilere -son rezil oluşuna rağmen- sahip demektir. Halis Hoca’nın yargılandığı davaların hiçbirisinde tek bir eylem, suç fiili ya da tek bir silah yoktur. Tek bir eylem planı yoktur. Eğer var olduğu iddia ediliyorsa ispat etme yükümlülüğü iddia sahibine aittir; tüm iddianameler ve fezlekeler kamuya açıktır. İddianamelerde var olan tek şey inançlardır. Cübbeli'yi dinleyince insanın aklına şu gelmiyor değil: "Acaba Halis Hoca hakkında soruşturma yürütenler bu ülkenin bağımsız üniversitelerinin hukuk fakültelerinde değil de Cübbeli’nin yanmaz kefen satarak fonladığı medreselerinde mi eğitim gördüler?!" Çünkü iddianamelerde silahlar ve somut deliller değil, Cübbeli'nin eleştirdiği düşünceler var.
Eğer organizeden kasıt; seminerler, dergi/kitap basımı ve davet çalışmaları ise hamdolsun bunlar Cübbeli’nin anlattıklarından çok daha fazladır. Cübbeli Efendiye tavsiyemiz, bizleri jurnallemek yerine inançlarımız ile ilgili kendi tabanının zihninde olan soru işaretlerini gidermesi ve eleştirilerimize usul ve erkana uygun bir şekilde delil ile yanıt vermesidir. Çünkü günü kurtarmak adına yaptıklarının bir süre sonra artık kendi tabanında da kabak tadı vermeye başlaması kaçınılmazdır.
Haksöz Camiası'nı Halis Hoca üzerinden hedef aldı
Cübbeli bu konuşmasında Haksöz Camiası'nı da hedef aldı. Kendisine, özellikle İslami camianın çok farklı kesimlerince yöneltilen muhbir ithamı çok ağırına gitmiş olacak ki alakalı alakasız birçok meseleyi bir araya getirip kinini kustu. Bu ithamlarında Perinçek taifesi ile aynı düzleme gelmesi de onun açısından oldukça büyük bir başarı(!) olarak kabul edilmeli. Elbette Haksöz Camiası'nın hedef alınmasının özel bir sebebi var. Şöyle ki; Haksöz, eğer bir yerde haksızlık var ise mazlumun kimliğine bakmadan onun yanında olan, haksızlığa karşı sesini yükselten bir camia olarak biliniyor. Aslında bu, kendisine Müslüman diyen, yol gösterici olarak Kur'ân’ı, önder olarak Muhammed'i (sav) kabul eden her camia için olmazsa olmaz bir kaide. Ama kimi, kaybedeceği şeyleri kimi, iktidarların gazabını kimi de kendi tabanının lincini göze alamadığı için bu en temel kaideyi unutuyor. İşte Cübbeli ve benzerleri, çok iyi bildikleri ve insanlara anlattıkları bu kaideyi pratik olarak gösteren ve onların iki yüzlülüğünü açığa çıkartanlara karşı kontrolsüz bir öfkeyle yaklaşmaktalar. Bugünler bittiğinde Haksöz Camiası adil şahitler olarak hatırlanacak, seslerini çıkartmayanlar ise kimsenin aklına dahi gelmeyecekler. Pastadan biraz daha pay kapmak için zalimlerin ateşine odun taşıyanlara gelince, onlar başka bir zalimin elinden çekecekleri zorlu günleri bekleyecekler.
İşte o gün gizlediği hakikatlerin açığa çıktığı gün olacak. Hakkında kifayetsizce, izansızca ve düstursuzca konuştuğu kişi ve camiaların onurlu duruşları altında herc ü merc olacaktır!
HABERE YORUM KAT