Kalbin katılaşmaması için...
Hamza Türkmen, modernliğin inşa ettiği kaos içinde Müslümanların kendilerini var eden hassasiyetlere daha fazla sarılmaları gerektiği çağrısında bulunuyor.
Siyer-i Nebi ile ilgili genel yaklaşıma göre Mekke Dönemi’nin son veya Medine Döneminin ilk yıllarında İslam’ın üstünlüğünü kabul edenlerle ilgili kişilerin tutum tasnifi Hadid sûresinin ilk 16 ayetinde yapılmıştır. Günümüzü de ilgilendiren bu tasnife göre İslam’ın hayatın anlamı ve ölçüsüyle ilgili zahirde üstünlüğünü kabul edenlerden imanlarında dürüst ve tutarlı olan müminler; içlerinde sakladıklarıyla sözleri bir olmayanlar yani münafıklar; bir de müslüman olup da imanları zayıf olanlar üzerinde durulur. Son tasnifte Kitab’ın miras bırakıldığı ama nefislerine zulmedenler yani “zalimun” (35/32) tasvir edilir.
Hadid sûresinin Zilzal sûresinden sonra yani Mekke’nin son veya Medine döneminin ilk döneminde indiği üzerinde durulur. Yani Mekke’den Yesrib’e hicret edilecek veya edilen aylardaki muhataplara hitabetmektedir. Sûrenin 16. ayetinde ise İslami aidiyetini kalbi hale getiremeyenlere uyarı vardır: “İman edenlerin; Allah'ı anmaları ve Hakk'tan gelen şeyle kalplerinin yumuşaması zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine Kitap verilip, üzerinden uzun zaman geçince kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onların çoğu fasık kimselerdi.” (57/16)