1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Kahire’den İstanbul’a yol gider!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Kahire’den İstanbul’a yol gider!

14 Şubat 2011 Pazartesi 05:03A+A-

Kahire’de son durum ne?.. Halk direniyor, askerler süreci kendileri yönetmek istiyor...

Halk Mübarek’in ve Süleyman’ın yakalanmasını, tutuklanmasını ve yargılanmasını istiyor..

Eylemler bundan sonra haftada bir gün olacak ve verilen sözlerin yerine gelip gelmediğine bakılacak... Halk, derhal yeni bir hükümet kurularak yönetimin sivillere devrini ve derhal seçime gidilmesini istiyor...

Cezayir, Libya, Ürdün ve Yemen’de olaylar var...

Gelişmeler tam istenen gibi olmasa da, devrimin hızı kesilse de, doğru yönde ilerlemeye devam ediyor... Devrimin bu kadar uzaması, önderliğin İhvan’ın eline geçmesine sebep oldu. Şimdi süreç daha da uzayınca, ABD ve İsrail için korkulan oldu ve devrim tamamen İhvan’ın kontrolüne geçmesine sebep oluyor...

Mübarek’in, adamlarının ve askerlerin, aslında tamamen ABD ve İsrail’in kuklası olduğu, ülkedeki siyasi emellerini ve şahsi çıkarlarını siyonist çetelerin iktidar ve menfaatlerine tevhid eden çevrelerin kontrolünde olduğu gerçeği apaçık ortaya çıkmaya başladı...

Mısır’da medya, mafya, sermaye, siyaset ve bürokrasi büyük ölçüde bu ihanet çetelerinin kontrolü altında... Yani Mısır ordusu, bu rolü ile Mısır’ın İsrail adına işgalcisi konumuna düştü.

ABD ve batılı ülkeler, özgürlük talepleri karşısında demokrasi ve insan hakları öğretmenliğini bir kenara bırakıp bir diktatörün arkasında yer aldılar.

Mısır devrimi bu yönü ile de batının ikiyüzlülüğünü, çifte standardını, bu konudaki ilkesizliğini gözler önüne serdi... Batı, en zor zamanda mafyanın, çetelerin, diktatörlüğün safında durdu...

Mısır halkının geleceğini tayininde; Türkiye’nin tek parti dönemi, derin devlet yapılanmasının deşifre olduğu 12 Eylül’ün Bayrak Harekât Planı ve Balyoz Darbe Planı, Ergenekon Davası onlar için çok ciddi bir referans oluşturacaktır.

Kurtlar Vadisi bu anlamda sadece Ankara’da, İstanbul’da değil, Filistin’de ve Kahire’de de var...

Bu işler bu şekilde devam ettiği sürece İhvan’ın liderliği kemikleşecek ve İhvan’ın eli güçlenecek... İhvan’ın ise; bu süreç içinde sadece İhvan’ın ya da Müslümanların haklarını değil, bütün Mısır halkının, tüm mazlumların hakkını koruma sorumluluğunu üstlenen, hakkın haykıran sesi olarak tarih ve siyaset sahnesinde yeni yerini alması gerekiyor... Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var: Satıh bütün insan hakları ve hukuk devletidir... Adalet, barış ve hürriyettir... Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursan olsun, mazlumdan yana, zalime karşı durmak gerek...

Aslında ABD, Batı, İsrail bu süreci engellemeye çalışarak, halkın talepleri karşısında olması gereken işleri engelleyerek, İhvan’ın iktidarını önlemek isterken, İhvan’ın değirmenine su taşımaya devam ediyor.

Bunlar panikleyince ne yapacaklarını bilmiyorlar... Balyoz davasında tutuklama kararı karşısında, daha dün, Haberal’ı hastanede gizleyenler, yardım ve yataklıktan gözaltına alınırken, bugün birilerinin GATAkulli olarak bilinen bir yöntemle hapishaneden adam kaçırma çabası içine girmesi bunların ruh halinin, çaresizlik içinde ne yapacaklarını bilememezliklerinin bir ifadesi olarak önümüzde duruyor.

Mısır’da da kontrolü kaybettiler... Türkiye’de de süreci engellemeye çalışıyorlar, Mısır’da da...

Mübarek’in partisi, bizim CHP ile hemen hemen birbirinin aynı. Ne de olsa her ikisinin de akıl hocası aynı çevreler. ABD, İngiltere, İsrail... Aynı kaynaktan besleniyor, aynı referanslara sahipler...

Genelkurmay Başkanı’nın apar topar Başbakan’la Dolmabahçe’de bir araya gelmesi de aklıma “tarihin tekerrürü” ile ilgili bir fıkrayı getirdi... Hani Büyükanıt da Dolmabahçe’de Başbakan’la baş başa konuşmuştu ya... Koşaner, bu olayı ve sonuçları aklından çıkartmamalı... Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir...

İlk akla gelen, tutuklamalar konusunda silahlı kuvvetlerin talepleri ile ilgili bir toplantı oldu... Sanki Başbakan mahkemeye talimat vermiş ya da bundan sonra sürece müdahale edebilecekmiş gibi... Hani tutuklama kararına rağmen, muvazzafların hâlâ görevde kalmalarının geçmişte nelere malolduğu da ortada iken; Genelkurmay Başkanı, Başbakan’dan ne istedi acaba?..

Mısırlılar bize bakıp kendileri için ders çıkartsınlar da, biz de Mısır’a bakıp kendimize ders çıkartalım... Ve herkes Türkiye’de ve Mısır’da olanlardan ders alsın. Biz de, öteki bölge devletleri de...

Selâm ve dua ile...

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT