Kadir Gecesi̇: Kutsala iştirak etmenin gece boyu süren çabası
Kur’an-ı Kerim’in Kadir gecesinde indirilmesiyle ilahi mesajın dünyaya doğru özel bir mecrada akması sağlanmıştır. Kadir gecesinde inen Kur’ân aracılığı ile her emir ayırt edilmiş, her mesele çözüme bağlanmış, kalıcı hak ile yüzeysel batıl belirlenmiş, sınırlar çizilmiş, insanlığın bu geceden itibaren kıyamet gününe kadar sürecek yolculuğundaki güzergâhı belirleyen tüm yol işaretleri dikilmiştir.
Hz. Peygamber (s) bu gecenin kutlanmasında "İman etmeyi ve sevabını Allah'tan beklemeyi" şart olarak belirtmiştir. Bunun nedeni yapılan kutlamanın "İman ederek" bu gecenin kapsadığı büyük anlamları canlandırması ve sadece Allah'ı gözeterek O'na samimiyetle bağlı kalarak ve "sevabını Allah'tan bekleyerek" olması içindir. İşte insanın kalbine Ancak bu bilinçli kutlama sayesinde Kur'an'ın indiği anlama bağlı olarak bir takım belirli gerçekler dolabilir. Bu da Kur’an’ı hayatımız boyunca biricik “üssümüz” olarak görmekle olur. Sadece belirli gün ve gecelere kendimizi sabitleyerek, diğer gün ve gecelerin ibadetlerini, zikrini ve tefekkürünü ihmal ettiğimizde büyük bir yanılgı içine gireriz. Kadir gecesinde kutsala iştirak etmenin gece boyu süren çabasını, tüm yıla yaymadığımız sürece, ebedi bir kurtuluştan söz edemeyiz.
Şehid Seyyid Kutub’un “Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân” adlı tefsirinin mukaddimesi şu cümle ile başlar: “Kur’an’ın gölgesi altında yaşamak nimettir. Sadece onu tadanın bilebileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet.” olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in gölgesinin üzerimize düştüğü Kadir gecesini bir kez daha idrak edeceğiz.
KADİR GECESİ
Bu gecenin adı “Kadir Gecesi”dir. “Kadir” sözcüğü planlama ve idare etme anlamına gelebilir. Değer ve makam anlamına da olabilir. Her iki anlam da kâinat çapındaki bu büyük olayla, Kur’an, vahiy ve peygamberlik olayı ile uyuşur. Şu varlık âleminde olan olayların arasında bundan daha büyüğü ve daha önemlisi yoktur. Yine bunun gibi kulların hayatlarında yüce Allah’ın planlamasını ve iradesini bundan daha iyi gösteren bir başka olay daha yoktur. Bu gece bin aydan daha hayırlıdır. Kur’an’da bu gibi yerlerde geçen sayı, olayın değerini sayılarla sınırlama amacı taşımaz. Bu sadece çokluğu ifade etmek içindir. Bu gece insanların hayatında binlerce aydan daha hayırlıdır. Nice binlerce ay ve binlerce sene geçip gitmiştir de, insanların hayatlarında bu mübarek ve mutlu gecenin yaptığı etkinin ve sağladığı değişimlerin bir nebzesini bile bırakamamıştır.
BU GECE BÜYÜK BİR GECEDİR
Çünkü bu geceyi gerçek yüzü ile kavrayabilmek insanın kavrama yeteneklerini aşar. “Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?” Sıradan insanların zihinlerinde bu gece ile ilgili olarak yaygın hale gelen birçok efsaneye sarılma ihtiyacı duymadan belirtelim ki:
Bu gece yüce Allah’ın şu Kur’an’ı indirmeye başlamak için onu seçmesi açısından büyük bir gecedir. Bu ışık yağmurunu bütün varlık âlemine akıtmak için insanın vicdanına ve hayatına Allah’ın nurundan çağlayan esenliği eksiksiz tamamlamak için seçtiğinden dolayı büyük bir gecedir.
Bu gece, şu Kur’an’ın inanç sistemini ve yeryüzüne ve vicdanlara yaydığı terbiyeyi içermesi bakımından büyük bir gecedir.
Bu gece melekler ve özellikle de Cebrail yanlarına bu gecede inen şu Kadir suresinin bir cinsi olması bakımından Kur’an’ı alarak indikleri için ve şu surenin kelimelerinin olağanüstü bir ifade ile canlandırdığı kâinat çapındaki şenlikte yeryüzü ile gökyüzü arasına dağılıp yayıldıkları için büyük bir gecedir.
Bugün biz birbiri ardı sıra uzayıp gelen nesillerin ardından bu mübarek ve mutlu geceye bir göz attığımızda, bu gecede bütün yeryüzünün tanık olduğu, akıllara durgunluk veren şu şenliği kafamızda canlandırdığımızda ve o gecede olan olayların içyüzünü derinden derine düşündüğümüzde, sonra o olayların aşama aşama zamanın, yeryüzünün, kalplerin ve akılların düşünceleri üstüne bıraktığı etkileri ve izleri gözden geçirdiğimizde… Gerçekten büyük bir olayla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Ve bu gerçeği işaret eden şu Kur’an’ın esrarından bir kısmını kavrayabiliriz. “Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?”
O gecede her iş hikmet uyarınca açıklanmıştır, yazılmıştır. Değerler, prensipler ve değer ölçüleri o gece konulmuştur. O gece kişilerin kaderlerinden daha büyük kaderler, milletlerin, devletlerin ve halkların kaderleri hatta daha da büyüğü ve daha çoğu gerçeklerin, sistemlerin ve kalplerin kaderleri belirlenmiştir.
İnsanlık bilgisizliğinden ve kötü talihinden Kadir gecesinin değerini dikkatinden kaçırmış bu olayın gerçek anlamını ve bu işin büyüklüğünü kavramayı ihmal etmiştir. Ve insanlık bu olayı ihmal edip, tanımayalı beri yüce Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu en güzel ve en mutlu nimeti yitirmiş İslam’ın kendisine bahşetmiş olduğu mutluluğu ve gerçek esenliği, vicdan huzurunu, aile mutluluğunu ve toplum barışının arar olmuştur. İnsanlığın, madde alanında sağlamış olduğu ilerlemeler, medeniyette ve yapılaşmada almış olduğu yol, yitirmiş olduğu bu değerlerin yerine geçememiştir. İnsanlık bunca üretim patlamasına ve hayat standardını yükselmiş olmasına rağmen hala bedbaht, hala umutsuzdur.
İnsanlığın ruhundan bir kez parlayan o güzelim ışık sönmüştür, kendisine ihsanda bulunan ve yücelerin yücesine yükselen pırıl pırıl sevinci yok olup gitmiştir. Kalplere ve ruhlara dolan esenlik ortadan kalkmıştır. Ve yitirilen ruh sevincinin, göğün ışığının ve yücelere kanat çırpmanın yüz aydınlığının yerine hiçbir şey geçememiştir.
Bizlere mü’min olarak hiçbir zaman bu hatırayı unutmamak ve ihmal etmemek emrolunmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s), bu hatırayı ruhlarımızda canlandırmak için bizlere çok rahat ve kolay bir yol göstermiştir. Böylece Resûlullah ruhumuzun sonuna kadar o hatıraya bağlı kalmasını ve kainatta meydana gelen kainat çapındaki bu olayı unutmamasını amaçlamıştır. Resûlullah bizlere her yıl bu mübarek geceyi kutlamamızı, Ramazanın son on gecesinde bu geceyi bekleyip araştırmamızı teşvik ederek bu yolu çizmiştir bizlere. Buhari ve Müslim’de yer alan bir hadiste Resûlullah “Kadir gecesini Ramazanın son on gecesinde arayın” buyurmuştur. Yine Buhari ve Müslim’de yer alan bir hadiste Resûlullah’ın “Kim kadir gecesini imanla ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya eder değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır” buyurduğunu görmekteyiz.
İslam’ın eğitim alanında izlediği metot, ibadet ile vicdanlardaki inanç sisteminin gerçeklerini birbirine kaynaştırmak ve ibadeti bu gerçekleri canlandırmak ve açıklamak için, sadece düşünce alanında takılıp kalmayıp aksine duygulara sızan canlı bir şekil halinde yerleştirmek için bir araç yapmaktır.
Artık kesin olarak belli olmuştur ki, yalnız bu sistem sözünü ettiğimiz gerçekleri canlandırabilecek ve onu vicdanlarda ve davranış alanında harekete geçirebilecek en elverişli sistemdir. Yine açıkça ortaya çıkmıştır ki ibadet desteği olmaksızın ve ibadet yolu dışında bu gerçekleri sadece teorik olarak kavramak onları var edemez ve onlara ne kişinin hayatında ve ne de toplum hayatında itici bir hareket sağlayamaz.
Kadir gecesi hatırası ile iman ederek ve sevabını Allah’tan bekleyerek o geceyi kutlamayı birbirine bağlamak İslam’ın parlak, sağlam sisteminin bir yönünü teşkil etmektedir.
YAZIYA YORUM KAT