1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Kadın tuzağı ve hakkın şahitliği
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Kadın tuzağı ve hakkın şahitliği

01 Şubat 2024 Perşembe 17:04A+A-

Bu yazı, Yusuf sûresi 26.-28. ayetler bağlamında Hz. Yusuf'un hayatındaki zorlu süreçleri, özellikle "kadın tuzağı" ve ardından gelen iftira sonrası adaletin sağlanmasını ele almaktadır. Amaçlanan şey, Hz. Yûsuf’un suçsuzluğunu kanıtlamak adına kadının ailesinden gelen adil şahitlik, akrabalık ilişkileri ve adalet anlayışını vurgulayarak toplumsal bir ders sunmaktır. İçerik analizi yöntemine başvurularak ayrıca, ayetlerin günümüzdeki toplumsal huzur ve güven açısından önemli mesajlar içerdiği ve adaletin, insanların haklarını koruma adına ne kadar hayati bir unsur olduğu üzerinde durulmaktadır. Tefsir literatürü ışığında bu çalışma hem teolojik hem de etik bir perspektiften Hz. Yusuf'un yaşam öyküsünü, söz konusu üç ayete odaklanmak suretiyle inceleyerek, ayetlerin insanlara sağlam bir adalet anlayışı kazandırma potansiyelini ortaya koymaktadır. Elde edilen bulgulara göre bu ayetler; deliller ve şahitlik üzerinden adaletin nasıl gerçekleştirildiğini anlatmakta ve iftira karşısında güçlü bir duruş sergileyen Hz. Yûsuf’un örnek bir karakter olduğunu vurgulamaktadır.

Şahitlikte Haklının Yanında Yer Almak

Hz. Yûsuf, haksız yere hapse girmek ya da işkenceye muhatap olmak istemedi: “Yûsuf, ‘O, benden murat almak istedi.’ dedi. Kadının ailesinden bir şahit şahitlik etti: Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğrudur; o (erkek) yalancılardandır.” (Yûsuf 12/26). Hz. Yûsuf’un suçsuz olduğuna “Kadının ailesinden” birinin şahitlik etmesi, Hz. Yûsuf’un suçsuzluğunu güçlendiren bir delildir. Zira akrabalar genelde birbiri aleyhine şahitlik etmekte zorlanır. Kadının akrabası, yakınını değil adaleti muhafaza etme çabasıyla örnek bir şahsiyettir. Hz. Yûsuf’un iffetine şahitlik edenin olağanüstü bir şekilde konuşan bir bebek olduğu da söylenmiştir. Buna delil olarak da annesinin iffetli bir hanım olduğunu bebekken konuşarak belirten Hz. Îsâ’nın durumu belirtilmektedir. Bununla birlikte şahidin yaptığı izahlar onun yetişkin biri olması ihtimalini güçlendirir; çünkü konuşan bebek olsaydı “Yûsuf suçsuzdur.” demesi yeterli olurdu. Yine de en doğrusunu Allah bilir.

Destekleyici Delillerle Adaleti Gerçekleştirme

Şahitlik yapan kimsenin yukarıda söylediğine benzer şekilde şu sözü de delilin kendisi değildir fakat delili destekleyen bir alamet olarak görülebilir: “Şayet gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir, bu ise doğru söyleyenlerdendir.” (Yûsuf 12/27). Şahitlik yapan kimsenin her iki cümlesi de “şart cümlesi” olsa da Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olmasının kesin olması ilk şart cümlesini (Yûsuf 12/26) geçersiz kılmaktadır. Dolayısıyla şahitlik yapan kimse, objektif bir üslup kullansa da Hz. Yûsuf’un masum olduğunu kesin olarak ifade etmiş olmakta ve “Hükmün buna göre verilmesi doğru olur.” demek istemektedir. Yoksa onu kararsız bir şahit olarak değerlendirmemek gerekir.

Kadının Tuzağı mı Büyük Şeytanınki mi?

Zayıf şeytan hileleri arasında “kadın tuzağı” yukarılardadır: “Kadının kocası, Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce karısına, ‘Bu, siz kadınların tuzağındandır. Doğrusu sizin tuzağınız pek büyüktür.’ dedi.” (Yûsuf 12/28). Ayet, kötü niyetli kadının kocasının1 görüşü olarak “kadın tuzağı”nın büyük olduğunu belirtmekte bu tuzağı bütün kadınlara genellememektedir. Ek olarak Hz. Yûsuf’un gömleği kıssada ilk defa bir yalanı (Yûsuf’u kurdun yediği) desteklemek için kullanılmışken (Yûsuf 12/18) kıssanın bu bölümünde Hz. Yûsuf’un iftiraya uğradığının kanıtı olmuştur.

Sonuç

Bu yazıda ele alınan ayetlerde görüldüğü gibi uygunsuz tekliflere karşı sağlam bir duruş sergileyen Hz. Yûsuf’un kendisini savunması zor olmamıştır. Onun takva merkezli sabrı ve iffeti, inananlara genelde de tüm insanlara örnektir. Ayetler haksız iftiralara karşı delillerin kullanımı konusunda da ibretler içerir. Toplum içinde güveni sarsan ve huzursuzluğa yol açan iftira, ahlaki bir suçtur ve suçlamaların yerinde olup olmadığı adil bir şekilde değerlendirilmeli ve iftiraya uğrayan kimseler mağdur edilmemelidir. Hz. Yûsuf’un sözlü savunma yaparken kendini kaybetmemesi ve çözüm odaklı hareket etmesi yüce Allah’a tevekkülünün göstergesidir. Zaten kullar bir şekilde imtihan edilecektir. Bu ayetler bağlamında müfteri; gayriahlaki taleplerini gizleyememiş, hak galip gelmiş ve Hz. Yûsuf’un suçsuz olduğu anlaşılmıştır.

 

1- Konuşan kimse, şahitlik yapan kişi da olabilir.

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum
  • Vedat KAT / 01 Şubat 2024 23:23

    6284 sayılı yasa maalesef erkeklere yönelik negatif ayrımcılık içeren bir yasa. Kadın beyanını esas alıp erkeğin savunmasını almadan evden uzaklaştırma gibi garabetler barındıran bir yasa. Kadın pişman olup şikayetinden vazgeçse bile barışmayı yasaklayan, uzlaşmayı arabuluculuğu yasaklayan bir yasa. Uzaklaştırılan erkeğin evine yaklaşması, çocuklarını görmesi de yasak. Uzaklaştırma dediğiniz öyle bir iki gün zannetmeyin. 1 ay, 3 ay, 6 ay evden uzaklaştırma cezaları veriliyor. Bu durum erkeklere cinnet geçirtiyor. Bu yüzden boşanmalar arttı, yuvalar dağıldı, çocuklar perişan oldu. Evden uzun süre uzaklaştırılan erkeklerin % 98 i boşanma yolunu tuttu. İşin en acı yanlarından biri ne biliyor musunuz? Evden uzaklaştırılan erkek boşansa bile boşandığı eşine süresiz nafaka ödemekten de kurtulamıyor. Bu yasa yüzünden yalan beyanda bulunan, şantaj yapan, kumpas kuran, delilleri karartan kötü istismarcı kadınların sayısında korkunç artışlar yaşanmaya başladı. Hatta bu işin kadın çeteleri de türedi. Erkekleri evlilik vaadi ile kandırıp bir iki ay sonra "ben şiddet gördüm" deyip boşanan ve kendisine nafaka bağlatıp çalışmadan geçinen kadınlar türedi.
    Yargıtayda boşanma davalarına bakan 2.Daire var. Yargıtay 2.dairedeki 15 üyenin 1 i hariç tamamı kadınlardan oluşuyor. Aile mahkemesinin başkan ve üyelerinin de çoğunluğu gene kadın. Aile bakanlığının il müdürlüklerinde çalışan personellerin çoğu da kadınlardan oluşuyor. Yani atama ve görevlendirmelerde bile maalesef eşitlik ve cinsiyet dengesi kurulmuyor. 6284 sayılı yasa iptal edilip yerine ülkemizin kültürel dokusuna ve inancına uygun, cinsiyetçilik içermeyen, hakkaniyetli bir AİLE YASASI yapılmalı. Yoksa durum hiç iyiye gitmiyor. Mağdur edilen erkeklerin sayısında korkunç artışlar var. Bu erkeklerin bir kısmında maskulizm eğilimi yaygınlaşmaya başladı. Yakında maskulist siteler, dernekler kurulursa hiç şaşırmayın. Bu konuda Haksöz Dergisi camiasına büyük iş düşüyor. Cinsiyet savaşlarının önüne geçmeliyiz. Cinsiyeti değil TAKVA yı , erdemli olmayı öne çıkartmalıyız

    Yanıtla (0) (0)