"Kadın Erkek İlişkilerinde Ölçü ve Mahremiyet"
Özgür-Der Gaziosmanpaşa aylık müzakereli seminerlerinde Günay Bulut tarafından "Kadın Erkek İlişkilerinde Ölçü ve Mahremiyet" konusu işlendi.
Günay Bulut’un konuşmasında özetle şunlardan bahsedildi:
“Modern çağa hükmeden kapitalizm, insanlığın her türlü değerini üretim ve tüketim çarkına dâhil ederek pazarlamaya çalışmaktadır. Kapitalizmin en büyük pazarlarından biri de kadın üzerinden üretilen alandır. Bu husus Müslümanlar için önemli bir kırılma alanını teşkil etmektedir. Çünkü geleneksel kadın algısı da kadın konusunu vahiy eksenli sunmaktan uzaktır. Günümüzün mümin erkek ve kadınlarının, birbirlerini veli bilerek iyiliği emretme kötülükten nehyetme çabasında iffet ve takvayı kuşanmaları yaşadıkları döneme en güzel tanıklıkları olacaktır. Kuran’ın temel düsturlarını layıkıyla yerine getiren mümin kadın ve erkeklerin bir arada bulunmasında sorun oluşmayacağı halde geleneksel ve modern sapmalar sebebiyle bu hususta sağlıklı örneklikler oluşturulamaması kadın erkek diyaloğunu her daim tartışma konusu kılmaktadır.
Allah, kendisine kullukla sorumlu tutarak vahye muhatap kıldığı insanlara ‘kadın olsun erkek olsun hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim’ (3/195) mealindeki ayette cinsiyetimizin değil vahye uygun yapıp etmelerimizin asıl oluşuna vurgu yapmaktadır. Yine Tevbe Suresi 71.ayette ‘Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten menederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulü’ne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir.’ denilmektedir. Burada kadın şahsiyeti, erkekten bağımsız ve inanç uğrunda erkek müminlerle dayanışma halinde bir kişilik olarak örneklendirilmektedir.
Kadın-Erkek Diyaloğu
Sunum konumuz olan kadın erkek diyaloğu, aralarında nikâh bağı kurulmasında Allah’ın bir sınır koymadığı kişileri kapsamaktadır. Bunun dışındaki ebeveyn, kardeş, evlat, yeğen, amca, hala, dayı,teyze gibi birinci derece yakınlarla kurulacak diyaloglarda da Kur’an’ın temel ahlak kaidelerine riayet edilmesi yeterlidir. Karı koca diyaloğu da bu sunumun özel alanında kalmamaktadır.
Modernizm, kadın erkek ilişkileri hususunda kendi arzuları dışında kimseye hesap vermeyeceğini düşünmekte, heva ve hevesini ilahlaştırmaktadır. Batılı yaşam tarzı geleneksel şekillerin çok ötesinde fesadı yaygınlaştırmıştır. Nefsi arzuları azdıran, dünyevi yaşamı özendiren modern hayat, kendilerini İslam’a nispet edenleri de kuşatmıştır. Tesettür defileleri, sanal sunum ve satış alanları,İslami evlilik portalları gibi tesettürün felsefesine zıt uygulamaların çarpıklığını özellikle genç nesle anlatmak zorlaşmakta tüketim ve azgınlık kültürü her kesimden insanı etkilemektedir.
Bu hususta Kuran mutedil bir yol çizmiş, mümin erkek ve kadınlar için takva elbisesini tesettürün temeli kılmıştır. Mümin kadın ve erkeğin giyim kuşam ve davranışlarının temelini bu takva bilinci oluşturmalıdır. Vahiy ahlakıyla bezenme konusundaki zaaflar hem kadının hem de erkeğin tesettüründe ve amellerinde kendini açığa vurmaktadır. Burada toplumsal ilişkilerde iffet ve tesettür ilişkisi devreye girer. ‘Zina yapan bir erkek ancak zina yapan bir kadınla birlikte olur’ (Nur,24/3) ayetine göre iffetini korumayan erkek ve kadın itibar kaybı açısından eşitlenmiştir. Tesettürü farz kılan Nur Suresi 30-31. ayetlerinde mümin erkek ve kadınlara eşit olarak hitap edilmektedir.
Diyalogda Vazgeçilmez Şart: İffet
Müslüman kadın ve erkekler için toplumsal ilişkilerin olmazsa olmaz şartı iffet, her daim korunması gereken bir düzeyi anlatması bakımından ön plana çıkarılmalıdır.
Gündelik hayatı kuşatan modern değerler kadın erkek ilişkilerine de yansımaktadır. Geleneğin katı biçimde kısıtladığı diyaloğa karşı çıkarken, bazı sosyal münasebetlerde iffetli bir düzey yakalamakta zorlanıldığı görülebilmektedir. Mümin erkek ve kadınların karşı cinsleriyle birbirlerine hitap şekillerinde ve konuşma biçimlerinde ahlak, erdem ve iffeti kuşanmaları gerekir. Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmekle, gereği halinde aynı istişari zeminleri paylaşmakla yükümlü olan Müslüman kadın ve erkeklerin bu türdeki ilişkileri kendiliğinden gelişen olayların seyrine bırakılmadan soru işareti bırakılmayacak biçimde belirlenmiş sınırlar içinde sürdürülmelidir. Kadın ve erkeklerin diyaloğunda dini bir sakınca yok diyerek vahyin sınırlarına riayet edilmeyen ortamlar üretmek doğru değildir.”
Samimi bir ortamda geçen seminer katılımcıların sorduğu sorulara verilen cevap ve yapılan açılımlarla son buldu.
HABERE YORUM KAT