Kaddafi’nin sonu
Beşşar’a ders olmalıdırArap halklarının isyanı, öfkesi devam ediyor.
Ocak ayında başlayan halk ayaklanmaları Tunus’da, Mısır’da ve en son Libya’da üç diktatörü tarihin çöplüğüne attı. Halk ayaklanmaları başladığından bu yana 9 ayı geride bıraktık. Ülkemizde çok şeyler yazıldı çizildi, Tahrir’de, Libya’da, Tunus’da diktatörlerin defolup gitmesini isteyen halklara haksızlıklar yapıldı, yazılan ve çizilenlerde Arap isyanlarını batılılar, ABD desteği olarak görenlerin, eksik ve yanlış bilgilerle nasıl da yanıldıklarını ve komplo teorileri ile kendilerini aldattıklarını görmüş olduk. Keşke çok konuşan ve yazanların Tunus, Mısır, Libya ve Suriye’yi bir defa ziyaret edip de kalem oynatsalar idi. Arap halkları STK’ları siyasi önderleri ile 10 aydır hâlâ iletişim kurma zahmeti ve becerisini gösteremiyoruz. Arap halkı, isyanları, devrimleri batıyı, ABD ve İsrail’i şaşırttığı gibi Türkiye kamuoyunu da şaşırtmaya devam edecektir. Arap baharı bir süreçtir en az 5 yıllık bir süreçtir. İsyanlar batıya emperyalizmin bölgedeki 40 yıllık işbirlikçisi diktatörlere gereken dersini vermeye devam edecek ve kendi kimliğine uygun bir iklimini, düzenini kuracak güce, birikime, potansiyele sahip olduğunu inşallah hep birlikte göreceğiz. Endülüs İslam medeniyetinin bu topraklardan yayıldığını unutmayalım. Kaddafi’nin ölümü ile Libya’da yeni bir süreç başlayacaktır artık. 40 yıllık diktatör zorba tek adam yönetimi sona ermiş ve yeni bir Libya’nın temelleri atılacaktır. Kaddafi’nin 40 yılda işlediği cinayetler, işkenceler suikastlar toplu mezarlar bundan sonra çok daha rahat konuşulacaktır. Halkının tepesine bomba yağdırırken öldürdüğü binlerce kadın, çocuk masum insanlara hayatında bir defa dahi konuşma fırsatı vermedi. 1970-80-90-2000 yıllarında siyasi muhaliflerini mahkemelerde savunma hakkı vermeden cezaevlerinde işkence ile 20 ila 60 bin insanı katlederken; bize yaptığın vallahi haramdır, günahdır, ey Kaddafi sen Allah’a nasıl hesap vereceksin, biz babayız evlatlarımız, çocuklarımız, kadınlarımız var, diyen mahkûmları bir dakika bile dinlememiş idi. Kader onu aynı cümleler ile tarihe sundu. Evet Kaddafi acımasızca katlettiği insanların kendisine kullandığı cümleler ile hayatına kanalizasyon çukurunda son verdi. (Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz evlatlarım ben sizin babanızım) sözcükleri dudaklarından son nefesinde dökülürken vefat etti. O sözler onun değil, suçsuz yere katlettiği on binlerce Müslüman Libyalının sözleri idi. Adalet her yerde tecelli eder. Suriye Baas yönetimi Kaddafi’yi kurtarmak için asker, pilot, silah göndermiş idi. Filistinli Marksist Ahmet Cibril grubu Kaddafi’ye destek için Libya’ya gittiler, fakat Suriye Kaddafi’yi kurtarmayı beceremedi. Libya’da halkın direnişinin zaferle sonuçlanması Suriye halkı için büyük bir moral olmuştur. Suriye halkı 9 aydır barışçıl bir direniş sergiliyor, Suriye rejimi kadın çocuk demeden katletmeye devam ediyor. Beşşar Kaddafi’den ders alır mı?, bu satten sonra çok geç, Suriye’yi artık ne Katar, ne İran ne de Türkiye’nin reform uzlaşma tavsiyeleri kurtaramayacaktır. Tarih tekerrürden ibarettir. Suriye’nin sonu Libya ya da Irak’a benzeyecektir. Suriye patlarsa çok kötü olur diyenlere kanmamak lazım, bunlar modası geçmiş soğuk savaş komplo sloganlarıdır. Ülkeler, iktidarlar insanlar gibidir, doğar büyür ve ölürler, her canlı mekanizmanın bir süresi vardır. Devletlerin hesaplarının yanında Allah’ın hesabını da unutmamak lazım. Ülkelerin kaderini halklar tayin ediyor sonuç da. Suriye halkının kendi kaderini tayin hakkına hiçbir güç engel olamayacaktır. Tunus, Mısır ve Libya halkına nasıl hiçbir güç mani olamadı ise Suriye halkının kaderine hiçbir ülke mani olamayacaktır. Beşşar’ın sonu Kaddafi’ye çok benzeyecek galiba, Filistin mücadelesini kendisine maske yaparak 3000 Müslüman Suriye halkını katletti. Fakat babası ile beraber 40 yıllık iktidarlarında İsrail’e asla sıkıntı verecek en ufak bir girişimde bulunmadıkları gibi işgal altındaki Golan topraklarını kurtarma cesaretinde dahi bulunamadılar. Bundandır ki, Mossad; ‘bildiğimiz şeytan bilmediğimiz şeytandan iyidir, bırakın Baas iktidarda kalsın’ diyor. Rahmi Maluf ise Baas’ın güvenliği İsrail’in güvenliğidir, sözü ile bir yandan İsrail bir yandan İran’ın paçasına sıkıca sarılmış vaziyetteler. Kaddafi gibi son çırpınışları izliyoruz Suriye rejiminden. İslam dünyası Suriye’nin yanında safını alırken, İran devleti ve halkından da aynı şekilde Suriye halkının yanında olmasını bekliyor. Şii dünyası ve Sünni dünyasının barışması ve batılıların oyunlarını boşa çıkaracak en önemli tarihi bir karar olacaktır İran için. Hem Sünni hem de Şii dünyasının bu birlikteliğe ihtiyacı var. Kudüs ve Filistin’in kurtuluşu bu iki dünyanın bir olmasından geçecektir. Suriye rejimi bunun önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. İran Suriye ile yol ayrımına geldiği gerçeğini kabul etmelidir. Bölgenin tüm gerçeği, Beşşar’ın sonunun Kaddafi’nin sonuna benzeyeceğini gösteriyor.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT