1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Kaddafi Çadırsız Kaldı
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Kaddafi Çadırsız Kaldı

25 Ağustos 2011 Perşembe 00:02A+A-

Libya'nın 42 yıllık diktatörü sonunda devrildi ve üstelik bu kez yanına çadırını alamadı.

Gittiği her yere çadırını da götüren, diplomatik ziyaretlerinde bile onu ihmal etmeyen bu adamın her halde en acınacak hali çadırsız kalmasıydı. Çünkü çadır onun dünyada kurduğu sultanın tahtıydı. Yeşil Kitabının sembolü, "İslâm sosyalizmi" olarak nitelediği ideolojisinin tapınağı gibiydi.

Fakat onun için asıl dehşet verici durum kan ve vahşet ile tarihe geçmesidir. Saltanatı süresince halkına göz açtırmazken saçma fikirleriyle kendini tabulaştırmaya çalıştı. Halkının özgürlük içinde ve onuruyla yaşamak istemesi üzerine de silahlarını konuşturarak her tarafta kan dökmeye başladı. Ama sonuçta akıttığı kanların içinde boğuldu ve o dehşet verici haliyle tarihe gömüldü. Şeklen yaşıyor olsa da gerçekte akıttığı kanların içinde boğulmuş ve bizim nazarımızda artık tarihe gömülmüştür.

Keşke onun ve ondan önce tarih sahnesinden silinenlerin durumundan şu an aynı şiddet metotlarıyla ve totaliter anlayışlarıyla saltanatlarını sürdürmeye çalışanlar da, onların arkasında durarak zulüm düzenlerine destek verenler ve bu desteklerini tutarsız gerekçelere dayandıranlar da ibret alabilseler.

Biz de Allah izin verirse bu hafta yayınlanacak üç makalemizde Libya'daki gelişmeleri ve diktatörün devriliş hikâyesini tahlil etmeye çalışacağız. Onun saltanatının tarihinden özetle söz edeceğiz. Ama bu konuda ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlere bizim daha önce yaptığımız çalışmalardan yararlanmalarını öneriyoruz. 1994'te yayınlanan İslâm Ülkeleri Ansiklopedisi adlı çalışmamızın Libya bölümünü ve 1996'dan itibaren yayınlanan yazılarımızı web sitemizde (www.vahdet.com.tr) bulabilirsiniz. Fakat söz konusu ansiklopedimizin sadece 1993 sonuna kadarki bilgileri içerdiğini, istatistiklerin de 1993'e ait olduğunu hatırlatalım. Diğer İslâm ülkelerinin genel tanıtım bölümlerinin de böyle olduğunun dikkatten kaçırılmaması gerekir.

Daha önce muhtelif yazılarımızda Libya'nın devrik liderinin isminin doğru yazılışını (Kazzafi) kullanmamıza bazı itirazlar geldiğini, okuyucularımızdan bunu mizahi amaçla yaptığımızı düşünenler olduğunu gördük. Böyle bir amacımız olmadığı halde isimlerde değişiklik yaparak insanlarla dalga geçme iddiasından dolayı eleştiri aldık. Ondan dolayı biz de galatı meşhur üzere hatalı yazılışını tercih ederek Kaddafi diye yazma zorunluluğu duyduğumuzu belirtelim.

Bu adam 1 Eylül 1969'da gerçekleştirdiği askerî darbeyle Libya'da yönetimi ele geçirdi. Darbe o zamanki Libya kralı İdris es-Senusi'ye karşıydı. Muammer el-Kaddafi ilk merhalede geri planda kalmıştı. Bunda düşük rütbeli bir subay olmasının önemli etkisi olduğu tahmin ediliyordu. Sonra rütbesini hızla yüzbaşılıktan albaylığa yükseltti ve bu seviyeyi ülkede askerî rütbelerin en üstü olarak kabul ettirdi. Yani generallik rütbesini kaldırdı. Ardından da tahta oturduğu gibi aynı zamanda kendini tek adam haline getirdi.

Kaddafi kurduğu siyasi düzeni oturtma merhalesinde kendini halka kabul ettirmek amacıyla "İslâmcı" görünümle ve söylemlerle öne çıkmaya çalıştı. İşte "İslâm" sömürüsü veya din sömürüsü ile anlaşılması gereken de gerçekçi ve samimi olmayan bu tür görünüm ve söylemlerdir. Bir kimsenin ihlas ve samimiyetle bağlı olduğu ve yeri geldiğinde canı dahil her şeyini uğruna feda edebileceği inancını, değerlerini savunması, bu değerlerle ilgili haklarının önüne konan engellerin kalkması için verdiği mücadele asla sömürü olamaz.

Kaddafi sonraki dönemlerde şeklî İslamcılığına kendine göre solcu, sosyalist ve aynı zamanda Arap kavmiyetçiliğini öne çıkaran fikirler ekledi. Bu merhalede İslâmcılık ikinci plana itilerek sadece vitrin aracı olarak kullanılırken kendi çarpık düşüncelerinin oluşturduğu ideolojik prensipler ana bünye haline getirildi.

Ancak ilginçtir ki insanların liderlerine ve onları tabulaştıran düşüncelerine olan tutkunluklarını, fikri sapmalarını iyi değerlendiren psikolojik yönlendirme çalışmalarıyla basite alınamayacak bir taraftar kitlesi oluşturuldu. Ama sonrasında ezilen toplum Arap dünyasındaki başkaldırı hareketlerinden etkilenerek başlarındaki tabuyu devirmek için ayağa kalktı. Müteakip yazımızda da inşallah bu merhalenin genel bir değerlendirmesini yapacağız.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT