Kaçakçılar ve küçük burjuvalar
Biz ordunun “darbe planlarını” ortaya çıkardıkça buna kızanlar var.
Ordunun “darbe” yapma hakkı ve gücü “yıpratılmasın” istiyorlar.
Darbeden kişisel bir çıkarı olmayan ve olmayacak insanlardan bile öfkeli mailler alıp da bunları alt alta okuyunca, aslında tuhaf bir tablo çıkıyor ortaya.
Darbe planlarını açıklamayı insanların bir kısmı açıkça “AKP yandaşlığı” olarak görüyor.
O zaman şunu anlıyorsunuz.
Bu ülkede birçok insan ve gazeteci, AKP ile orduyu iki siyasi rakip gibi algılıyor.
Ordunun “darbe” yapma imkânlarının kısıtlanması onların zihnine “AKP’nin siyaseten güçlenmesi” olarak yansıyor.
Onların kafasında AKP’nin rakibi CHP ya da MHP ya da BTP ya da Saadet Partisi değil.
Onların kafasında AKP’nin siyasi rakibi ordu.
Belki de muhalefet partilerinden tümüyle ümitlerini kestiklerinden orduyu “siyasi bir figür” gibi görüyorlar.
Ve, ordunun her zaman “darbe yapabilecek” halde kalmasını arzuluyorlar.
Neden peki?
İlk başlarda daha kuvvetli bir mazeretleri vardı, “AKP irtica getirecek” diyorlardı.
Aradan yedi yıl geçince “irtica” iddiası tavsadı, temelsiz kaldı.
Şimdi ordu ve darbe yanlıları bile “irtica tehlikesinden” bahsetmiyor.
Peki, o zaman ne?
Şimdi “AKP tek parti diktatoryasına gidiyor” diye ordunun darbeye hazır bekletilmesini destekliyorlar.
Bir ya da bir buçuk yıl içinde seçime gidilecek.
AKP’nin oyu son seçimlerden bu yana yaklaşık on beş puan düştü.
Anayasa Mahkemesi, AKP hakkında “kapatma davası” açtı.
Yeni bir davanın daha hazırlandığı söyleniyor.
Ordu, arka arkaya darbe planları yapıyor.
Ordunun ve yargının “hukuk dışına çıkmayı” göze alarak devirmeyi ya da kapatmayı istediği bir parti nasıl “sivil diktatörlük” kuracak?
Bunun yeryüzünde bir örneği var mı?
Yok.
Kod adı “ordu yıpratılmasın”, gerçek anlamı ise “bırakın ordu darbe yapabilsin” olan bu akımın asıl derdi ne peki?
Benim görebildiğim iki temel derdi var bu “darbe severlerin”.
Birincisi çok somut bir neden, ordunun ve yargının ağır baskısı altındaki AKP’nin varlığını ve iktidarını sürdürebilmesi için “dünya standartlarında bir demokrasiye” ihtiyacı olduğunu kestirip Avrupa Birliği’ne aday olması, hem Batı’yla hem de komşularıyla sıkı ilişkiler kurmayı hedefleyen bir dış politika izlemesi, bu ilişkilerin sürebilmesi için de “Kürt açılımı” gibi “demokratikleşme” gibi adımlar atmaya heves etmesi.
Bu tür bir gelişmeyle iç savaşın bitmesi, bu iç savaş görüntüsünün arkasında sürdürülen uyuşturucu ve silah ticaretinden büyük paralar kazanan birilerinin gelirlerini keser.
Bu çok somut bir neden ve bu işten çıkarları olanlar, “demokratikleşmenin” önünün kesilmesini ve savaşın sürmesini istiyorlar.
Onların derdi AKP değil, hangi parti bunu yapmaya kalksa karşı çıkarlar.
Büyük şehirlerde yaşayan küçük burjuvaların “ordu yandaşlığı” ise daha ziyade “psikolojik”.
Onlar kendilerini “halk” denilen bir “kalabalıktan” üstün görüyorlar, hem tavırlarıyla, hem giyimleriyle, hem de yaşama biçimleriyle bu halkı “temsil” eden birilerinin “onların” medyasına, zenginine, ordusuna meydan okumasını içlerine sindiremiyorlar.
Küçük bir çocuk gibi birisi bu “halkı” dövsün istiyorlar, dövmese de “döverim” diye korkutsun istiyorlar.
Eskiden “medya” bunu yapabiliyordu, hükümetleri korkutabiliyordu ama şimdi “bunları” korkutamıyor, “halkı” korkutamamak da “küçük burjuvaların” zaten zayıf olan sinirlerini oynatıyor.
Onun için “ordu darbe yapabilsin” diye kıvranıyor, “tek parti diktatoryası” gibi saçma sapan yazılar yazıyor, biz darbe planlarını ortaya çıkardıkça bunu “AKP’nin avantajı” olarak görüyorlar.
Kaçakçılarla “asabi” küçük burjuvalar, “orduyu ve darbeyi” desteklesinler, kendilerine kuvvetli bir medya ve güçlü bir parti bulamadıkları için ağlaşsınlar.
Bu, bizim umurumuzda değil.
Biz, “ordusuz, darbesiz” bir demokrasi istiyoruz.
Globalleşme çağında Türkiye kaçınılmaz olarak bu hedefine ulaşacak, gerçek bir demokrasiye kavuşacak, dünyanın saygıdeğer bir üyesi olacaktır, AKP bunu becerirse ne ala, beceremezse başka bir parti çıkar o becerir.
Kaçakçılara tavsiyem kendilerine başka bir kapı bulsunlar, kendilerini pek önemseyen zavallı çaresiz küçük burjuvalara önerim ise akşamları bir kaşık “pasiflora” alıp sakinleşmeleri.
Ordu bir daha darbe yapamayacak çünkü.
Ve o beğenmedikleri “halk”, şu partiyle ya da bu partiyle hak ettiği iktidarı elinde tutacak.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT