Judaizer Mübarek!
Herkes durumdan vazife çıkarmaya çalışıyor.
Kimileri Tahrir’de toplanan kalabalıkları Türkiye’deki iktidarla özdeşleştirirken kimileri de muhalefetle özdeşleştirmeye çalışıyor. Ve dolayısıyla Nil ateşinin Anadolu ateşine dönüşeceğini ve Mübarek’in başına gelenlerin Ankara hükümetinin de başına geleceğini varsayıyorlar. Arapların ‘iskat’ dedikleri projeksiyon veya yansıtma herkes tarafından yapılıyor. ‘Türkiye Mısır olur mu?’ diyenlerin yanında ‘Mısır, İran olur mu?’ diyenlerin de haddi hesabı yok. Buna evet diyenlerin başında Netanyahu ile Mübarek ve nomanklaturası geliyor. Bunlar tartışılırken ortada bir gerçek unutuluyor. Mübarek ve düzeninin İsrail ile sağlam ve kopmaz ilişkisi. Bu konuda söylenebilecek çok şey var. Şimon Peres, Netanyahu ve Binyamin Ben Eliezer’i Mübarek rejimine sahip çıkarken görüyoruz. Bu, Mübarek rejimi için bir skandaldır ve Mübarek rejimi Batı ve İsrail’in temsilcisi ve acentasıdır. Baltacı bir rejimdir. Ben Eliezer geçenlerde yaptığı bir değerlendirmede Mübarek’in İsrail’in en iyi ve ileri dostu olduğunu ikrar etti. Bu haddi zatında skandala taş çıkartan ve tüy diken bir itiraftır. Sanatçıların itirafından daha fahiştir. Zira, 1967 yılında Ben Eliezer bizzat kendisi 250 Mısırlı esiri öldürmekten suçlu ve sorumludur (El Muamere, Zağlul Neccar, S. 220, Nahdatu Mısr, ayrıca bak: http://en.wikipedia.org/wiki/Binyamin_Ben-Eliezer). Dolayısıyla Ben Eliezer uluslar arası savaş suçlusudur. Mısırlıların deyimiyle mücrimdir ve başka bir mücrime sahip çıkmaktadır. Ben Eliezer, Mısır askerini katlederken dostu Mübarek de onlara vekaleten Mısır halkını katletmektedir. Biri içeriden diğeri dışarıdan Mısırlıların canına od tıkamaktadır. Mübarek bununla da kalmıyor ve Mısır halkının üç katı fiyatla kullandığı doğal gazı İsrail’e üçte bir fiyatına yani kelepir bir fiyata satıyor. Kendi halkını cezalandırırken İsrail halkını ödüllendiriyor. Bundan dolayı Mübarek gerçek anlamda Sarkozy gibi ‘judaizer’ denilen İsrail yanlısı bir liderdir.
¥
Bu mesele tarihe kayıt olarak düşülmelidir. Ben Eliezer sonuna kadar Mübarek’i savunmaktadır. Amerikalıların tavrının, Mübarek’i ağır yaraladığını bildiğini söyleyen Ben-Eliezer, bu tavrı doğru bulmadığını da söylüyor. “Uzun yıllar boyu Batı ülkeleri bile Mübarek’i Amerikalılar ve Siyonistlerle işbirliği yapmakla suçlarken, ABD’nin şimdi kendisini yapayalnız bıraktığını” ifade eden Ben-Eliezer, “Onu yalnız bırakanların, bu sonucun Ortadoğu için yapacağı etkinin farkında olduklarını sanmıyorum” diyor. Ben Eliezer, Mısır Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmayı da izlediğini ve bu konuşmada, karşısında “kırgın bir lider” gördüğünü aktardı. Mübarek’in “bir telefonla randevu alınabilecek” derecede emre amade ve İsrail’e bir telefonluk mesafede bir lider olduğunu, görevini onuru ile bitirmeyi amaçladığını belirten Ben-Eliezer sözlerini eski asude ve mesut günlerin tahassürüyle şöyle sürdürüyor: “Bu lider, 30 sene boyunca ülkesine hizmet etti. Şayet Mısır halkına seslenme imkanım olsaydı, kendilerinden 30 sene ülkesine hizmet etmiş bulunan bu liderin görevini saygı ve onuru ile bitirmesine izin vermelerini (deliğe süpürmemelerini) rica ederdim.” Ben-Eliezer, bir soru üzerine, Mısır’da seçimlerin yapılması halinde, Müslüman Kardeşler örgütünün parlamentonun yarısını ele geçirme ihtimali bulunduğunu da dile getirdi. Esasında, Lieberman gibi İsrail baltacılarıyla Mübarek gibi Mısır baltacıları halk kızmasa ne güzel geçinip gidiyorlardı! Suyu bulandırmaya lüzum var mıydı? Mübarek ile daima derin ve iyi ilişkiler içinde bulunduğunu, Mübarek’in İsrail’in iyi dostu olduğunu da kaydeden Ben-Eliezer, Mübarek’in görevinden çekilmesi ihtimaline atıfta bulunarak, “Bu durum, bizim açımızdan net bir zarar anlamına geliyor. Mısır, bölgedeki en güçlü ordulardan birine sahip. Mısır’ın bir rejim değişikliğine uğraması halinde, İsrail için en tehlikeli ve tehdit edici komşu haline gelebilir” diye sözlerini tamamlıyor.
¥
Ekranlarda ve gazetelerde Mübarek ve ailesinin fotoğrafları yayınlanıyor. Birkaç yıl öncesine ait fotoğraflarda dikkat çekici kareler var. Bunlardan birisinde Reis’in elini, iliklenmiş ceketinin arasına soktuğu görülüyor. Bu şekil Masonlara özgü bir ritüel olarak da biliniyor. Türkiye’de de mühim şahsiyetlerin benzeri fotoğrafları analiz edilmiş ve bu bağlamda 28 Şubat aktörlerinden olan İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun farklı resimlerde aynı pozu verdiği ve ellerini ilikli ceketlerinin arasına soktukları görülmüştü. Bu pozlardan da onların biraderlere katıldığına hükmedilmiş veya kanaat getirilmişti. Mübarek de samimi bir anında aynı pozu vermiştir. Dolayısıyla Mason biraderlerden olma ihtimali güçlüdür. Kendisinin itirafıyla Müslüman Kardeşler’den çıkmış demek ki, Mason biraderlere katılmış. Yakışır! Iraklı alimlerden Abdulaziz Bedri, Nasır’ın Masonluğunun ortaya atıldığında bunu ret ve nefyetmesi için kendisine çok çağrıda bulunduklarını ama cevap alamadıklarını söylemiştir. Dolayısıyla Nasır rejiminin son kalıntısı ve halefi olan Hüsnü’nün de Mason olma ihtimali ortadadır. İsrail’e hizmet etmesi de bunu göstermektedir.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT