1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Jale (Niye) Tesettüre Girdi(n)?
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Jale (Niye) Tesettüre Girdi(n)?

14 Nisan 2014 Pazartesi 00:05A+A-

Ayşegül Jale Saraç’ın tesettüre girdiği günün ertesinde rektörü olduğu Dicle Üniversite’sine dair kıyamet kopmaya başladı. Tesettüre giren her kadın hele ki herhangi bir statüye sahipse bu ülkede hassaten iktidar sınıfları için bir felaket senaryosunun habercisi olmuştur zaten. Ancak bu seferki tesettür tercihi akademik hiyerarşinin en üst noktası olan bir rektörün şahsında gerçekleşmesine rağmen enteresan bir biçimde Kemalist-ulusolcu cepheden kayda değer hiç bir tepki tezahür etmedi.

Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç 2008’den bu yana Dicle Üniversitesi’nin rektörlük makamında oturuyor. Her üniversitede olduğu gibi Dicle Üniversitesi’nde de sorunlar, tartışmalar ve çatışmalar yaşanıyor. Hükümet ile Gülen Cemaati arasında yaşanan gerilimin giderek yükselen trendi sonucu DÜ Rektörü Jale Saraç’la alakalı esaslı tartışmalar kamuoyuna “Türkiye’nin ilk başörtülü rektörü” merkezli olarak girmedi. Bu sebeple olsa gerek ‘Paralel Yapı’, yolsuzluk, usulsüzlük, kadrolaşma ve nihayet istifa çağrısı ile adeta Rektör Saraç’a bir ‘kurşun asker’ muamelesi yapılıyor. Çok kesin, keskin ve niyet okuyucu ifadelerle üstelik.

Paralelle Savaş Her Kapıyı Açar!

Rektör Jale Saraç’ın tesettüre girmesine ilk tepki adeta kapsamlı bir psikolojik harekât havasında AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten tarafından ortaya konuldu. Jale Saraç’ın tesettürlü fotoğrafı yayınlanır yayınlanmaz elinde 64 soruluk dosyayla soluğu Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde alan Cuma İçten’in çizdiği tabloya bakarsak “Dicle Üniversitesi Paralel Yapı tarafından çoktan ağır bir kuşatma altına alınmış hatta düşürülmüş” durumda.

Cuma İçten’in beyanlarına bakacak olursak Dicle Üniversitesi adeta Jale Saraç’ın Rektörlüğü döneminde işlenen yolsuzluk, usulsüzlük ve kadrolaşma başta olmak üzere bütün suçların bilgisi-belgesi mevcut. İçten’in yaklaşık beş yıldır milletvekili olduğu Diyarbakır’ın en köklü üniversitesi Dicle’ye dair ne zamandan beri yolsuzluk dosyası biriktirdiğini bilemiyoruz elbette. Ancak insan yine de merak etmeden duramıyor: Cuma İçten’in hiç de içten-samimi olmadığı besbelli olan bu yolsuzluk maskeli savaş ilanının zamanlaması da manidar değil mi?

Çok büyük bir marifetmiş gibi tutarlı olup olmadığına ve ispat edilebilir olup olmadığına bakmaksızın arka arkaya sorular sorup Rektör Jale Saraç’ın istifaya davet edilmesinin kanaatimce ne ahlaki ne de hukuki-siyasi bir gerekçesi olabilir. Cuma İçten’in basın açıklamasını okuyunca öncelikle üç husus dikkatimi çekti. İlk önce; konjonktüre son derece uygun bir söylemi diline dolayıp “Pensilvanya’dan emir aldı” gibi pespayelikle siyaset yapıldığı. İkincisi “devletin üniversiteye tahsis ettiği araziler kimlere peşkeş çekildi?” gibi güya ne olduğunu çok iyi biliyormuş havasında temelsiz kuşku pompalandığı. Üçüncüsü “akademik kadrolar nasıl ve kime verildi?” şeklinde paçalarından cehalet akan bir kara propaganda mekanizmanın karşımızda durduğu.

Suç olduğu/oluştuğu yönünde güçlü delilleri varsa Cuma İçten’in Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’ne değil Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına koşması gerekmez miydi? Jale Saraç’ın Rektörlükte ikinci dönemi ve 6 yıldır görevde olmasına rağmen İçten’in sanki şimdi ayılmış gibi “rektörlük seçimlerinde üçüncü olmasına rağmen Gül atamıştı” falan gibi son derece düzeysiz ve zamansız bir gerekçeye tutunup itibar kazanmaya çalıştığını söylemek sanırım yanlış olmaz.

Cuma İçten’e de benzer sorular sorulabilir: Şimdiye kadar niçin suskundunuz da bugün savaş baltalarını çıkarıyorsunuz. Sakalsız biri olarak sizin de sakal bırakmanız zamanlama açısından manidar değil mi? Yoksa ‘Paralel Yapı’ya savaş açan vekil sıfatıyla ikinci döneminizi mi garanti altına almak istiyorsunuz?

Jale Hanım’a Kulak Verelim

Yeni Akit Gazetemizin dünkü nüshasında muhterem Hasan Karakaya Cuma İçten’in beyanlarına genişçe yer vermişti. Ancak İçten’in sansasyonel nitelikteki beyanları Hasan abinin de kafasında derin şüphelere vesile olmuştu ki; “Rektör Hanım, ‘Paralelciliğini örtmek’ için mi başını örttü?” diye sormuştu. Benzer bir kuşku Yeni Şafak’ta Ayşe Böhürler’in yazısına da “Başörtüsünde zamanlama manidar” başlığıyla konu olmuştu maalesef.

Peki, bu konuda kulak verilecek ilk kişi Ayşegül Jale Saraç değil miydi? Bakın Rektör Saraç ne söylüyor: “Türkiye'de kamu personeli için başörtüsü yasağının, 1 Ekim 2013'te kaldırılmasından itibaren örtünmek sürekli aklımdaydı. Milletvekilleri ve belediye başkanlarının da örtünmesiyle daha da cesaret kazandım. Dinimiz emri bu zaten. Bu benim aslında yıllardır yapmak istediğim bir şeydi. Ancak ne yazık ki ülkemizde yasaktı. Bu hep benim hayalimdi. İnsan inancının gereğini yapamadığında onu hep eksik tarafı olarak hissediyor. Şu an bunu yerine getirmenin verdiği bir huzur var. Aynaya baktığımda bu halimi daha çok seviyorum.” Gayet açık, net ve samimi bir beyan. Arkasında başka bir irade veya komplo aramak aşırı bir kuşkuculuk hatta haksızlık olur.

Velhasıl, uzun yıllardır tesettüre bürünen hanımlarımıza, kızlarımıza Kemalist-ulusolcular tarafından yöneltilen kuşku ve sorgulamaların şimdilerde bizlere de sirayet etmemesi için daha dikkatli muhakeme ve söylemler geliştirmeliyiz. Adalete ve merhamete en uygun olan da bu değil midir?

YAZIYA YORUM KAT

21 Yorum
  • veysi buran / 19 Nisan 2014 00:23

    İnşallah Allah (cc) rızası için örtünmüştür. Bacımızı destekliyor ve niyetinin halisane olmasını diliyoruz. Zira Rıza-i ilahi dışında bir amaç için örtünmüş olmasının vebalinin altından kalkmanın mümkün olmadığını biliyoruz. İyi niyetimizi muhafaza edelim. Bununla birlikte Milletvekili'ne tek bir sorum olacak:
    "Madem yolsuzlukların ve paralelin bu kadar karşısındasınız; neden bölge belediyelerini Pkk ve onun zihniyetine peşkeş çeken belediyeler hakkında tek bir soru(şturma) bile gündeme getirmediniz?"

    Yanıtla (0) (0)
  • Ayse / 16 Nisan 2014 04:49

    Yaznız için Allah razı olsun.
    Jale hanımın Balçiçek İlter'in programındaki konusmasını izledim. Kadın yıllardır basortusunun ozlemını cektıgını ve yasagın kalkmasıyla bu istegını gerceklestirdigini gayet samimi bir uslupla ifade etti. Hakkındaki paralel yapı baglantısı iddialarını kesin bir dille yalanladı. Takiyye kulturunden gelmedigi o kadar acık ki. Yazıklar olsun kadına bu iftiraları atanlara...

    Yanıtla (0) (0)
  • cengiz / 15 Nisan 2014 17:32

    kenan alpay seni cok seviyorum bu giderekde artiyor saglam bir kalp ve akilla devam ediyorsunuz ikinci olarakda akit gazetesinde yer alan dogu perincek roportajini siz bir yere koyabiliyormusunuz ?amacimiza ulasmak icin buda yapilabilirmi? o zaman hizmet grubu ile bizim ne sorunumuz var is sadece konjonktorel menfaat sorunumu? menfaatler ortusunce hicbir sorun kalmayacakmi?nasrallaha niye kiziyoruzki?

    Yanıtla (0) (0)
  • Bünyamin Sevim / 15 Nisan 2014 10:54

    Kenan abi ,öncelikle yaklaşımınızdan ötürü tebrik ederim.
    Akit gazetesinin bu ve benzeri konularda biraz tezcanlı yaklaşımlarına rağmen daha zanndan ve niyet okumadan uzak,beyanı esas alan bir degerlendirme adil olma açısından önemli.
    Cemaatin hatalarıyla mücadele edilebilinir ama bu cadı avına kesinlikle dönüşmemeli.Bunun için de bizlerin tutumu önem kazanıyor.
    Tekrar teşekkürler Kenan abi,elinize sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • vedatkarar / 14 Nisan 2014 21:04

    ak parti milletvekili cuma bey bu yolsuzluk dosyaları ile yargı yerine neden gazetecilere gittiniz? çok komik siniz, yazıklar olsun...başörtülü bir bayanın şahisyet ve itibarına saldırdınız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Sedat / 14 Nisan 2014 18:50

    Doğrusu bu hanımın başını başka bir amaçla kapattığı söyleniyordu. Bu tartışma öyle bir amacı varsa kısmen de olsa başarılı olduğunu gösteriyor. Bu hanımın örtüsünden bize ne, bizi bir milletvekilinin söyledikleri yaptıkları da ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren bu yöneticilerin milletin malıyla neler karıştırdıkları. Şimdi bu hanım başını örttü, bir vekilde eleştirisini uygun zamanda yapmadı diye millete çektirileni sineye çekecek değiliz. İster örtülü ister çarşaflı olsun, bunları kim yaparsa onları Allah'a şikayet ediyoruz, Kenan Bey yaparsa yine edeceğiz, camiden çıkmasa secdeden kalkmasa da.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhat / 14 Nisan 2014 18:38

    Dicle paralel yapinin kalesi, bunu bilmeyen yok ancak yazarin bilmedigine dair bir suphe uyandi bende...

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakan / 14 Nisan 2014 15:13

    Yazık gerçekten yazık şu gelinen noktaya bakın varsayalım ki evet kadın Gülen cemaatine mensup peki onun kapanmasından dolayı neden bu kadar rahatsızlık duyuluyor neden bu kadar teorik yalan iftira kara propaganda yapılıyor Cuma İçten çok takvalı birimidir ?

    Din dini bilmeyen veya yaşamayan cuma içter gibi siyasetçilerin tekeline girecek olursa bugün gülen cemaatine yapılanlar yarın başka cemaatlere yapılır

    Yanıtla (0) (0)
  • ikram / 14 Nisan 2014 13:49

    "bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin." kenan alpay abimi tebrik ediyorum. dikkatli ve duyarlı bir yazı.

    Yanıtla (0) (0)
  • musap / 14 Nisan 2014 13:07

    Yazıyı okurken başladığım muhasebem sanırım bir süre daha devam edecek. Allah razı olsun Ağabey.

    Yanıtla (0) (0)
  • yakup / 14 Nisan 2014 12:42

    örtünmesi nedeniyle tebrik edilmeli.ancak açılmış ya da açılmak üzere olan soruşturmalar örtünme nedeniyle aksatılmamalı.

    Yanıtla (0) (0)
  • süreyya / 14 Nisan 2014 12:16

    neden örtü takdığının değil, neye hizmet ettiğinin sorgulanması lazım. gerçekten iddialar doğru ise, Allah ıslah etsin bunları. başörtü takmak için yasağın kalkmasını beklemiş hanımefendi. bu bile bir paralel yapı zihniyeti.....

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat Özer / 14 Nisan 2014 10:40

    Elhamdülillah aklı başında bir yaklaşım nihayet. Teşekkürler Kenan Abi..

    Yanıtla (0) (0)
  • Saddık AYDIN / 14 Nisan 2014 10:24

    Kenan kardeşe adaleti gözeten ve zahiri hukuka saygılı yazısı için teşekkür ediyoruz.
    Başörtüsü yasağının yasal zeminde kaldırılması gibi kadrolarda ve psikolojik zihinlerde kaldırılması güzel adımlardır.
    Arkasındaki şüpheler ünlem alınmayı gerektirse de, zann hukuktan bir şey ihtiva etmez ve Cemaatin politikalarını ne kadar eleştirirsek eleştirelim, Kitabi algılarını ne kadar eleştirirsek eleştirelim tabiileri İslam'a gönül vermiş kişilerdir.
    Zaaflarımızdan kaynaklanan kirli politikalar Halk nezdinde imajı ne kadar bozuyor sa, bu tip kazanımlar yine halk nezdinde İslami yaşam biçimine güven vermektedir.
    Bu adalet duygusundan nasibi olmayanlar, hukuk gözetmeden bu Akparti'nin işine gelir, şu Cemaatin işine gelir, falanca İran'ın, filanca Suud ya da Selefi tekfircilerin işine gelir, İhvan politikası teslimiyetçi politikadır, Hamas ya da Nahda Hareketi Müslümanların Demokrasiye entegresidir gibi bir sürü hastalıklı yaklaşımla Müslüman kitlenin/ümmetin genel maslahatını ve Derinlikli islahına yönelik gelişmeleri kolaylıkla yargılamaktadırlar. Bu da alt tabakadaki saf Müslümanları daha da biribirine düşman hale getirmektedir.
    Unutmayalım bizim düşmanlarımız kitleler değil Mele ve Mütrefinden İslama öfke duyan, İslami olan her şeyi yasaklamaya yok etmeye çalışanlar ve İslam düşmanları ile işbirliği yapan Müstekbir zümrelerdir.
    Haksöz ve Özgürder camiasını da istikrarlı ve adalet üzere kılan da bu anlayıştır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ebu Furkan / 14 Nisan 2014 10:11

    Dicle Ünv. Rektörü A.Jale Saraç hanım efendi yıllardır Rektörlük koltuğunda oturuyor. Diyarbakırdaki köklü üniversiteye paralel yapı marifetiyle Rektör olduğunu bilmeyenimiz mi var?

    Kapanmasıyla ilgili ifadelerini samimi bulma gayretinizin, safgirliğe denk düşecek bir beyan olarak algıladım. Diyorsunuz ki " Gayet açık, net ve samimi bir beyan. Arkasında başka bir irade veya komplo aramak aşırı bir kuşkuculuk hatta haksızlık olur"

    Bu bayanın üniversite camiasında haksızlık yapmadığı, yolsuzluğa bulaştırmadığı, hile ve desiseye alıştırmadığı kimse kalmışmıdır hiç araştırdınmı Sn. ALPAY ?

    İki çarpıcı örnek : 1- İntaniye ABD. Başktanı Prof.Dr. Celal AYAZ yıllardır bu bölümün başkanlığını yaptı, ciddi emekleri olmasına rağmen, eskiden yardımcısı olan ve paralel yapının temel elemanlarından olan Prof.Dr. Hoşoğlu hoca bölüm başkanlığına seçtirilmiş ve bir yıllığına cemaatin K.ıraktaki ünv.görev almak üzere ayrılmıştır.

    2- Kadrolu Genel Sekreter kızağa çekilerek, yerine paralel yapının tayin ettiği birinin görevini ifa etmesi ve tüm evraklara imza atmasını nasıl izah edebilirsiniz ?

    Bu kirli ve girift yapılanmayla ilgili işleri gibi nice haksız uygulamaları maddeler halinde alt alta sıralamak mümkündür.

    Kemalistler yaptıkları " hilekarlıkları, düzenbazlıkları, yolsuzlukları, haksızlıkları" nasıl ki büste sığınarak yapıyarlor sa, müslüman kimliğiyle " gayri meşru ve gayri ahlaki işler yapanların " başörtüsüne sığınmaları arasında bir fark görüyor musunuz?

    Batman"dan selam ve dua ile...

    Yanıtla (0) (0)
  • dicle öğrencisi / 14 Nisan 2014 10:10

    bir dicle üniversitesi öğrencisi olarak bir iki kelam etmek hakkım sanırım: sayın Jale hanım:Türkiye'de kamu personeli için başörtüsü yasağının, 1 Ekim 2013'te kaldırılmasından itibaren örtünmek sürekli aklımdaydı. Milletvekilleri ve belediye başkanlarının da örtünmesiyle daha da cesaret kazandım. Dinimiz emri bu zaten. diyorda dinimiz bu emri bugün emretmedi çok şükür 1500 yıl öncesinde bu emir gelmiştir. ayrıca rektör jale hanım diyelimki bugun hidayete ermiş Allah kabul etsin ama siz değerli büyüğümüz daha iyi bilirsiniz mesele sadece kafayı örtmek değil ben 5 yıldır Dicle üniversitenin bi öğrencisi olarak sayın Milletvekili İçtenin bahsettiği şeylerin affedersiniz uydurma olmadığını tam aksine çok doğru tespitle olduğunu düşünüyorum çünkü gördük gerçek yüzlerini bu Jale hanımında Sabri beyinde cammat dışında kalan öğrencilerin ne kadar ötekileştirdikşerini ben bizzat yaşadım. ALtını çiziyorum Sabri beyi çok yakından tanıma fırsatım oldu ona dayanarak konuşuyorum. bu adamlar rüzgar nerden eserse davranıyor sayın hocam. müslümanla müslüman yahudiyle yahudi. cemaatin kaybedeceğini anladığı zaman Sabri bey galip ensarioğlu ile fotoğraf çekilip paylaştı aynı Sabri bey beni cemaatin evlerinde kalmadığım için sorguya çekti ne biçim müslümanlarla kalıyorsun dedi asıl müslümanlar bunlar dedi onların arasına katıl dedi daha neler neler.....

    Yanıtla (0) (0)
  • Yolcu / 14 Nisan 2014 08:26

    Kenan beyin yaptığı değerlendirmeler mutedil bir dil ve adilce bir tavrın yansımasıdır. Allah razı olsun güzel tespitlerinden ötürü. Yalnız bir iki yerde kafamda soru işaretleri oluştu. Cevap verebilirse sevinirim.
    1- Cuma İçten'in neden bugüne kadar sustuğu sorulmuş. Eğer hal böyleyse biz herkese neden bu zamana kadar sustuğunu sormalıyız değil mi ? ( Cuma İçten'in samimi olduğunu bende düşünmüyorum)
    2- Rektör hanım uzun yıllardır kapanmayı düşündüğünü ifade etmiş. Başörtüsünü serbest hale getiren yasa 1 Ekim'de onaylandı. Rektör Hanım ise Nisa ayında kapandı,yani 6 ay sonra. Peki sormazlar mı insana 6 ay neden bekledin her zaman gerçekleştirmek istediğin dinin emrini neden 6 ay sonraya erteledin ?
    3- Rektör hanımın resmini sosyal medyada bir gurur ile yayınlayan Sabri Eyigün'ün cemaate olan yakınlığını bu olayda nasıl değerlendirmek gerekir ?

    Kenan beyin bu konulardaki fikirlerinden yararlanmak isterim. Şimdiden Teşekkürler Allah razı olsun.

    Selam ve dua ile...

    Yanıtla (0) (0)
  • ömer Bitlis / 14 Nisan 2014 08:05

    Budur... Tam aklımdan geçenleri yazmışsın Kenan Abi tebrik ediyorum :)

    Yanıtla (0) (0)
  • Osmanlı / 14 Nisan 2014 07:08

    Yazarın olaya bakış açısında problem var. Bu parelelciler için başı açmak yada kapamak çok önemli değil. Onlar için önemli olan şey, ulaşmak istedikleri hedefleridir. Başörtüsü onlar için aç kapa artema gibi bir şey. Bunlar takiyye noktasında şiadan daha ileri seviyedeler. Sayın yazar süreç cuma içtenin haklı olduğunu gösterecektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Sedat / 14 Nisan 2014 03:30

    Yazar neyi ne kadar biliyor bilmiyorum, ayrıca o milletvekili de ne biliyor nerden biliyor onu da bilmiyorum. Ama bildiğim şey Dicle üniversitesinin Fetullahçı yurdu haline geldiği, bunun da bu hanımın rektörlüğünde olduğu. Öyle şu memleket ya da şu siyasi görüştekilerin yoğunlaşması falan değil, bildiğin örgütlü çalışma, kendilerinden olmayanı bir yolunu bulup kapı dışarı etme şeklinde almış başını gidiyor.
    Aslında yazar haklı olarak soruyor, o milletvekili niye şimdiye kadar bunları söylememiş, niye savcılığa gitmemiş bilemem. Ama bize niye gitmiyorsunuz diye soruyorsa hiç de iyi niyetli görmüyorum.
    Kadın başını örtmüş, ama bu örtü bu yapılanları örtmez. Yazarın derdi ne bilmem, bizim derdimiz pkk ile cemaat arasına sıkışmadan hakkı söylemek. Bir kadın başını örttü diye bütün yapıp ettiklerini silecek değiliz, bunlara hakkımızı helal etmiyoruz, böyle dolambaçlı yollarla ettiklerini örtüp mağdurların mazlumların sesini bastırmaya çalışanlara da hakkımızı helal etmiyoruz, bilsinler.

    Yanıtla (0) (0)
  • sercan sarıoğlu / 14 Nisan 2014 02:17

    Kenan alpay bey, ... jale hanımın yaptığı açıklamayı samimi ve yeterli buluyor! bu nasıl bir mantık? Eğer açıklamalara bakacak olursak fethullah hocanın da 17 aralık açıklaması gayet mantıklı. Ama anladığım kadarıyla kenan beyin cuma içtenle ilgili bir sorunu var. Siz neyin komplo neyin gerçek olduğunu iyice karıştırmışsınız... vesselam.

    Yanıtla (0) (0)