Jakuzi yalanı erken patladı, "lüx duşa kabin"le kara-propagandaya devam…
Sancaktepe Belediyesi'ndeki "jakuzi" yalanı sona ererken şimdi ise başka bir dezenformasyon dalgası başladı: Lüx duşa kabin
HAKSÖZ HABER
Belediyelerin eleştirilecek, itiraz edilecek, sert bir biçimde reddedilecek uygulamaları saymakla bitmez elbette. Ancak eleştirilecek ve itiraz edilecek gerçek işler ve icraatları bir kenara bırakarak alenen yalan, iftira ve dezenformasyona girişmek hem ahlaksızlık hem de bütün muhatapların hakkını hukukunu resmen tecavüze girişmektir. En son şahit olduğumuz bu ahlaksızlık ve tecavüz sürecine CHP Basın Danışmanı Necati Özkan'ın "Sancaktepe Belediyesi'nde AK Partili Başkanın jakuzisi var!" yalanıyla start verildi.
Necati Özkan'ın verdiği start ile saatler içerisinde Kemalist trol ağları ve haber siteleri güya AK Parti dönemi belediyeciliğindeki lüks, saltanat ve şatafata dair eleştirel bir pozisyon alarak ahlaki bir üstünlük kuracaklardı. Ama ortada çok ciddi bir sorun vardı: Adı geçen jakuzinin kendisi değil internet ortamından kopyalanıp sosyal medya ağlarına sürülen alelade bir resim vardı.
Üstelik Necati Özkan'ın uydurduğu yalan ve iftiraya karşı itham edilen eski başkan Şeyma Döğücü "belediye binasında canlı yayın daveti" yaparak "hodri meydan" diyordu. Tabii ki haysiyet cellatlığını meslek edinmiş, partizan ve militan kadroların temel hedefi kara-propaganda yapmaktan başka bir şey olmadığı için kimse sağlıklı bir haber analizine, açıkça özür dilemeye yanaş(a)madı. Ama olsun maden jakuzi yalanı çok erken ellerinde patlamıştı o halde utanmazca başka bir yalana sarılmak, daha iğrenç bir rezalete imza atmak için kolları sıvamak gerekiyordu…
Necati Özkan'ın yüzüne gözüne bulaştırdığı propaganda faaliyetini revize ve modifiye etme görevi İsmail Saymaz'a tevdi edilmişti. İsmail Saymaz ise CHP'li yeni başkan Alper Yeğin ile heyecan ve sevinç içerisinde Sancaktepe Belediyesi'nde mikrofon ve kamerasını gezdirmeye başladı. Bir belediye başkanının yanında bu derece sırnaşık-yılışık bir pozisyonda çirkin bir operasyona imza atmak ne Fatma Girik'e ne de Uğur Dündar'a nasip olmuştur herhalde... Saymaz çıtayı ustalarından ve öncülerinde daha yükseğe taşımakta kararlı anlaşılan!
Kameralar her evde ve iş yerinde bulunan duşa kabinlere odaklanıyor fakat görüntüye eklenen ses inatla "ha jakuzi ha duşa kabin" diye izleyenlere ahmak muamelesi yapıyordu. Haberin içerisinde servis edilen resimlere baktığınızda hemen her belediyede, kamu kuruluşunda, medya merkezlerinde, vakıf binalarında veya orta ölçekli işletmelerde görülen toplantı salonları, misafir odaları, mutfak ve banyo-tuvaletler görülüyordu.
Ancak Sözcü, Cumhuriyet ve T24 gibi haber merkezlerinin başı çektiği Kemalist medya mecralarında "yavru Beştepe" benzetmesi "her köşesinden lüks, ihtişam ve israf akıyor" gibi mübalağa içeren replikler eşliğinde kamuoyuna servis ediliyordu. Acaba Bakırköy, Kadıköy, Şişli, Beşiktaş başta olmak üzere diğer belediyelerde Başkanlar ve personel tuvalet ihtiyaçlarını umumi helalarda mı karşılıyorlar? Belediye başkanları, yardımcıları veya daire başkanları gelen misafirleri hasır taburelerde karşılayıp ikramlarını yer sofralarında, bakır sinilerde mi takdim ediyorlardı? Belediye binalarını bir tarafa bırakalım (Hilton Otel'de düğün yapan) İsmail Saymaz dâhil hangi gazeteci, editör, yazar hatta sosyal medya fenomeninin evinde benzer duşa-kabinlerden yok acaba?
Evet, AK Parti'nin son yerel seçimlerde pek çok belediyeyi kaybetmesinde, oy oranlarının ciddi bir biçimde düşmesinde, milyonlarca insanın sandığa gitmekten imtina etmesinde israf, gösteriş, kibir, yanlış aday ve kadro gibi pek çok günahı belirleyici oldu. Ancak bu ve benzeri bütün eleştirilerin somut veriler üzerinden ve objektifi kriterlerle yapılması gazeteciler ve siyasetçiler için de bir şeref sorunu, vazgeçilmez bir namus borcudur. Ama ideolojik saplantılar, siyasi hırslar, açgözlülük ve intikama odaklanmak gibi sapmalar ahlaki ve hukuki bütün prensipleri çiğnemeyi adeta teşvik ediyor. Esasen iktidar ilişkileri gerek siyasetçiler gerekse gazeteciler açısından kimin hangi kalibrede, kapasitede ve nitelikte olduğunu bir kez daha teyid etmiş oluyor. "Jakuzi bulamadık size duşa-kabin verelim!" gazeteciliği Kemalist medya yalanları kataloğunda yerini çoktan aldı elbette. Bebek Davası, Köpek Davası, kıyma yapılıp asfaltla yola serilen devrimci gençler davası gibi sistematik ve yıkıcı yalanların yanında bir 'jakuzi'nin sözü mü olur canım…
HABERE YORUM KAT