İzinden gidenler, ibret alırlar mı?
Başörtü düşmanlığı yaptı.. İmam Hatip düşmanlığı yaptı. Bunlar ne ki; Peygamber düşmanlığı bile yaptı!..
Hz.İbrahim’e iftiralar attı. Hz.Muhammed’e (s.a.v) sövgülerde bulundu..
Sözüm ona, Anayasa Hukuku Profesörü idi..
1960 darbesinden sonra hazırlanan Anayasa’da görev almıştı.
Allah’a, Peygambere düşman olup da, darbecinin övgüsüne lâyık olmaması mümkün mü?
Darbe olur olmaz, hemen “Gel Anayasa’yı hazırlayan heyete katıl” dediler.
O ateist de, koşa koşa gidip katıldı. Sadece ateist olsa, “senin dinin sana, benim dinim bana” der, Yaradan’dan ötürü, “yaratılmış olarak” saygı duyarım.
Ama bu; saygı duyulacak ateistlerden değil. Ateistliğini, saldırıya dönüştürenlerden.. Sırf dindarları karalamak için, her yolu mübah görenlerden..
Anayasa hazırlama görevini tamamlayınca, darbeciler onu, bu sefer de, “senatör” kadrosuna aldılar.
Seçime girse, halktan oy alacağı falan yok.
Halk ona oy değil, ancak tükürük atar!
Dinine söven adama, kim, niye oy versin ki?
Bunu bilen darbeciler, “tabii senatör” yaptılar kendisini..
Ne güzel değil mi?
Anayasa yaz. Tabii senatörlük ihdas et. Sonra da kendin, gel o makama otur.
Ama sorsan bu beyefendiye ve benzerlerine, “Saltanat şöyledir, saltanat böyledir” diye ahkam keserler..
Kendileri, kendi ihdas ettikleri makamın kaymağını yerler..
Bu adamın şahsı, hiç önemli değil.
Ama o, bir sembol..
İslâm’a küfür eden bir sembol..
Şeriattan kıssalar isimli kitapla, dine küfürler etti. Şeytan Ayetleri kitabı yayınlanırken, “İslâm’a küfürde beni kimse geçemez” diye haset etti.
İstanbul 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde, aleyhinde davalar açıldı.
Dine, Peygambere hakaret ettiği için ifade vermesi istendi.
Ama o, ABD’ye uçmuştu.
Birçoğu kendi talebesi olan, Türk hakimlerinden kaçtı.
Sözüm ona ulusalcı idi.
Ama ulusunun içinde değil, ABD’de yaşadı.. 1 yıl, 2 yıl da değil. Onlarca yıl!
Öldüğünde bile, haberi iki gün sonra geldi..
Cenaze namazı falan, hiç aklınıza dahi getirmeyin.
Belki de hayatındaki tek dürüstlük, öldükten sonra namazının kılınmamasıdır.
Tek doğru işi, bu ikiyüzlülüğü göstermemesidir.
Şimdi o; bize, herkese bir ibret vesilesi..
Milyonların katıldığı cenazeler var; Turgut Özal gibi.. Büyük din alimi Esad Çoşan efendi gibi.. Milyonlar, gözyaşları ile uğurladı onları..
Bir de, milyonların katıldığı cenaze törenleri ile toprağa verilen insanlara küfür etmeyi, kendine meslek edinenler var.
İşte onların cenazesine, bırakın milyonların katılmasını, ölümlerinden haberdar olan bile çıkmıyor. Arkalarından, gözyaşı döken insan olduğunu da sanmıyorum.
Bu ülkede, onlarca hukuk fakültesi öğrencisinin, beynini yıkadı..
Onlara, din düşmanlığı aşıladı..
Öğrencilerine, dindarlara haksızlık yapılması öğüdünde bulundu.
“Başörtülüleri ezin.. İHL’lileri devlet dairesine aldırmayın, kaymakam yaptırmayın, valilik yaptırmayın” diye çırpındı durdu..
Şimdi de çırpınabiliyor mu acaba? Hiç sanmıyorum..
Şimdi, onun öğrencileri çırpınıyorlar.. “Azıcık dinî bilgisi olanın, tüm haklarını ellerinden alalım. Onlara dünyayı dar edelim. Ateistleri, cahil de olsalar makam-mevki sahibi yapalım.Hakketmedikleri diplomaları ellerine verelim” diye çırpınıyorlar..
Kelaynak kuşu gibi, 3-5 tane kalsalar da, “son yıllar”ın hiç bitmemesi için, daha bir can havliyle, atak üstüne atak yapıyorlar.. Ama başaramayacaklar..
Çünkü “akıl” diyorlar, “daha az bileni” tercih ediyorlar.
“Bilim” diyorlar, “bilmeyen”den yana tavır alıyorlar.
Dediklerinin hep tersini yapıyorlar.. Aynen fikir babaları o Prof.’un yaptığı gibi..
“Ulusalcılık”tan bahsedip, “ABD’de yaşamayı tercih ediyor”lar!-
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT