İYİ Parti-CHP gerilimi ve yerel seçimler
Ersin Çelik, "Altılı Masa" denkleminde kurulan ittifakın bugünkü hallerine bakınca genel seçimlerin kazanılması durumunda nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalınacağı gerçeğini sorguluyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Gördünüz mu koalisyonu?
Meral Akşener neler söyledi öyle? “Ana muhalefet partisi de meğer bizden çok rahatsızmış. Birileri istiyor ki billboardsuz seçim çalışması yapalım.”
Akşener TBMM’deki grup konuşmasında, parti afişlerinin asılmasını engelleyeni de ‘Saraçhane’ diyerek direkt açık etti. Yani Ekrem İmamoğlu’nun sağı solu aratarak “Bunları asmayacaksınız” dedirttiğini söyledi.
İyi Parti’nin seçim afişlerinin bizzat İmamoğlu tarafından kaldırtıldığını çok net ifade etti Akşener. Çünkü konuşmasında “Sonra da eş başkanlık deyince alınıyorlar” göndermesinde bulunarak, sansüre son verilmesi için Özgür Özel’e seslendi: “Bunun cevabını vermek zorundasınız muhterem.”
Bu arada İyi Parti’nin Ekrem İmamoğlu tarafından sansürletilen afişlerinde yazan sloganlardan biri şöyleymiş: 'Tek adam baskısına da; eş başkan kavgasına da; mecbur değilsin.'
14 Mayıs seçimleri öncesinde yaptığı tüm konuşmaları ve televizyon yayınlarını dikkatle izleyen ve üzerine yazılar yazan biri olarak şunu net olarak ifade edebilirim; Meral Akşener “hesaplaşma” düğmesine basmış. Kendisini CHP karşısında dönülmez bir yola sokmuş.
Akşener, dünkü konuşmasında yine şu ağır göndermeyi yaptı: “Bu fevkalade cabbar arkadaşları, kapalı kapılar ardında aslan kesilip iş icraata geldiğinde ise meydana çıkmaya cesaret edemeyişleriyle tanıyoruz zaten.”
Çok değil 11 ay önce, “Öfkeli İyi Partililer, kendini beğenmiş CHP’liler” başlıklı yazıda Akşener’in çıktığı FOX TV yayınında şu günleri işaret eden uyarılarda bulunduğuna dikkat çekmiştim. İYİ Parti lideri, o günlerde bir yandan Altılı Masa ile CHP’ye, bugün cesaretsiz olmakla itham ettiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerini dayatıyor bir yandan da Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olur ve seçilemezse, katlanılması gereken sonuçları olacağını ima ediyordu.
Akşener, 25 Şubat’ta konuk olduğu programda biraz tehdit biraz uyarı niteliğinde şunları söylemişti: “Sürekli olarak İYİ Parti üzerinden analiz yapmak üzerine, bu manada biz birçok şeye gayet dikkatliyiz. Benim korkum, burada biriken öfke, buradaki kendini beğenmişliğin yarın kaybedildiği takdirde o bitmeyen rövanşı ortaya koyması."
Geçtiğimiz yıl Ocak, Şubat ve Mart aylarında yapılan açıklamalara, demeçlere, uyarılara ve önerilere bakılırsa Altı Masa’nın en haklı ismi Meral Akşener. Hakkını teslim etmek gerekiyor ki; hem Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacak aday olduğunu gördü hem de muhalefetin dağılıp birbirine düşeceği uyarısında bulundu. Bu nedenle bugün ne CHP ne de diğer eski ortaklarının Meral Akşener’i eleştirmeye hakları yok.
Aday açıklanana kadar etrafında 12 kez toplanılan o masada konuşulanları, gündeme gelen isimleri, önerileri, itirazları ve restleri bilmiyoruz. Bir gün bir lider anılarında yazarsa okuruz. Ancak liderlerin, özellikle de Akşener’in kamuoyu önünde yaptığı eleştiri ve ikazlar üzerinden geriye dönük okuma yaparsak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan tek isim kendisiydi. Koalisyon dönemlerini en iyi bilen, o masada koalisyonu tecrübe eden tek isim olan Akşener bugün masayı dağıtmakla, hatta üzerinde tepinmekle suçlanıyor.
Neden? İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday çıkardığı için. İyi Parti’nin yerel seçimlerde adaylar göstermesinin CHP’ye iki zararı var. Birincisi, 2019’daki ittifakın getirdiği oyun bir kısmının kaybı. İyi Parti’den destek alamayan CHP, eski HDP olan DEM’e yanaşmak zorunda kaldı. Getirdiği kadar götürme potansiyeli de olan bir denklem.
CHP’den istediğini alamazsa DEM de İstanbul’da aday çıkarma eğiliminde. Buna mukabil, iki seçimde tabanını CHP’ye oy vermeye razı eden Saadet Partisi de İstanbul adayını açıkladı. Genel seçimlerde CHP listesinden 15 vekil çıkaran DEVA’nın da aday çıkarması söz konusu. Demokrat Parti bile İstanbul’dan aday açıklamayı planlıyor. Sonradan masaya oturan Zafer Partisi’ni de eklersek, Altılı Masa’nın daimi ve harici üyeleri özellikle de İstanbul’da “CHP’siz” ve CHP’ye karşı seçim kampanyasına hazırlanıyorlar. Muhtemelen İYİ Parti gibi onlar da billboardlarda kendilerine yer bulamayacaklar.
Hani Türk siyasetinin; en çeşitli, en güçlü, en saygılı, ideolojik görüşlerin geri planda tutulduğu, ortak paydada buluşulan, asgari müşterekten şaşmayan, liderleri siyasi kariyerlerini ülkeyi birlikte yönetmeye adamış, tabanlarından güç alan koalisyon kurulmuştu? Hani Türkiye’yi büyük bir özveri ve gayretle, makam ve koltuk hırsı olmadan yöneteceklerdi? Çıkacak tüm sorunlar ve anlaşmazlıklar mutabakat metnine bakılarak, şaşmadan çözüme kavuşacaktı?
Türkiye’yi kağıt üstünde yöneteceğine inanan ve inandıran masa ne hale geldi. Sahi koalisyona ne oldu? Memleketi işte bugün billboard kavgasına tutuşan bu irade, birbirine düşen baba-oğul ve abla-kardeş figürler yönetecekti. Nasıl mı? Açacaklardı mutabakat metnini, madde bilmem kaç… Türkiye’nin sorunlarını tek cümlede çözeceklerdi.
Özellikle de bu koalisyondan umut besleyenler bu sefer neyi kaybettiklerini değil de kaybettikleri için Türkiye’nin neleri kazandığını görürler umarım.
O buhranlı yıllara, faili meçhullerin 90’larına ve haliyle de koalisyon günlerine methiyeler dizenler tam olarak neleri özlemişlerdi sahi?
HABERE YORUM KAT