İyi çocuk Ali ve ağabeyi Yaşar...
2005'teki Şemdinli hadisesi bir kırılma noktasıydı. Şemdinli'de iki kişinin hayatını kaybettiği bombalama olayına karıştıkları iddiasıyla jandarma astsubayları Ali Kaya, Özcan İldeniz ile onlarla çalışan PKK itirafçısı Veysel Ateş tutuklanmıştı.
JİTEM tekrar ortaya çıkmıştı. Nitekim bombalama hadisesine karışan jandarma astsubaylarının arabalarında, ayrıca infaz edilecek başka kişilerin ev ve işyeri adresleri ile telefon numaralarının olduğu ajanda, krokiler ile birçok yazılı belge bulunmuştu.
Askerin havası kaçmıştı...
Ne var ki, JİTEM havası tüm ülkeyi kaplamışken, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı hamle yapacak, halk tarafından suçüstü yakalanan sanıklardan, Ali Kaya için, "Tanırım, iyi çocuktur..." diyecekti.
O günlerde bir heyetle Şemdinli'ye gitmiş, olay yerini, bombalanan Umut Kitapevi'ni, sanıkların arabasının halk tarafından sıkıştırıldığı yeri görmüştük. Bölgedeki insanlar yediden yetmişe, suçüstü yaptıklarını ve bunun hesabının sorulmasını istiyorlardı.
Hesap sorma işi hızla başladı.
Şemdinli davasıyla ilgili iddianameyi hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya, dönemin Zekeriya Öz'ü görevine soyunmuştu.
Hazırladığı iddianamede hem JİTEM'e işaret ediyor, hem JİTEM'in sorumluluğunu, EMASYA dâhil olmak üzere türlü askeri mekanizmalar üzerinden, silsileyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a kadar çıkarıyordu.
Mesele biçim değiştiriyordu...
Asker hemen tepki verdi...
Ve sonuç aldı...
Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de katkılarıyla HSYK, Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcıyı meslekten men etti.
Nitekim o dönem en çok konuşulan konu Şemdinli meselesi üzerinden hükümet ile asker arasında yeni bir uzlaşma sağlandığı iddiasıydı.
Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'de bir süre sonra Genelkurmay Başkanı olacak Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt'la pek adet olmadığı üzere buluşması, o günlerin siyasi iktidarın AB meselesini rölantiye aldığı bu döneme denk gelmesi iddiaları körüklüyordu.
Ama öyle olmadı...
Bir yandan Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasıyla siyasi iktidar ile ordu arasında sıkı bir meydan muharebesi başladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, cumhuriyet mitingleri, muhtıralar, muhtıra karşısında dik duran siyasi irade, askere set çeken 2007 seçimleri, onu takip eden AK Parti'ye yönelik kapatma davası, uzlaşma bir yana, vuruşmalarda en keskin noktaya gelindiğini gösteriyordu.
Öte yandan siyasi irade, uzlaşmacı bir eğilim içinde olmadığını 2008 itibariyle başlayacak Ergekenon ve türevi davalarla da gösterdi.
Askeri otoriteye yönelik en önemli adli yaptırım sürecine destek ve ön açma açısından aktif bir rol oynadı...
Şemdinli dosyasına zaman zaman geri dönülüyor...
Malum, failler 39 yıl hapse mahkûm edilmişler, bu ceza Yargıtay tarafından bozulmuştu. Yeniden başlayan davada sivil mahkeme görevsizlik kararı verince dosya askeri mahkemeye gönderilmiş, askeri mahkeme sanıkları tahliye etmişti. Ancak anayasanın 145. Maddesi'nde yapılan değişikliklerden sonra dosya tekrar sivil mahkemeye geçmişti. Ve sanıklar Van Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tekrar tutuklanmıştı...
Malum, bir başka Anayasa değişikliği sonrası oluşan yeni HSYK, Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın mesleğe geri dönmesine karar vermişti.
Ve son olarak, davayı gören Van Ağır Ceza Mahkemesi'nin, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı, "Ali Kaya iyi çocuktur..." sözlerinden dolayı şüpheli olarak ifadeye çağırması bekleniyor.
En azından avukatların girişimi bu yönde...
Mahkeme bu talebi onaylar mı, bilinmez...
Ama bu öykü bile nereden nereye geldiğimizi ve nereye doğru gittiğimizi yeteri kadar anlatıyor...
Temizlik sürüyor...
Sivilleşme yaptırım biçimiyle devam ediyor...
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT