HAKSÖZ-HABER

Adalet ve Erdem Kulübü’nün düzenlemiş olduğu “Ortadoğu İntifadaları ve Suriye” konulu panel İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleşti.

Program açılışı Kur’an tilaveti ile başladı. Sonrasında moderatörlüğünü Kader Koç’un yaptığı programa geçildi. Koç, öncelikle Müslüman gençlik olarak tarihe olan şahitliğimizi diri tutmak, Suriye’de yaşananları unutmamak ve unutturmamak sözleriyle programın amacından ve Müslüman gençliğin nasıl bir tutum izlemesi gerektiğinden bahsetti. Ve sözü Hamza Türkmen’e verdi.

Konuşmasına Ortadoğu İzlenimlerini paylaşarak başlayan Hamza Türkmen, Ortadoğu kavramını Müslümanların değil, Batılıların kullandığı bir isim olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Ortadoğu için kastedilen coğrafya Müslüman coğrafyadır. 1921 1. Kahire toplantısında İngiltere Başbakanı Churchill başkanlığında müttefik devletlerle birlikte (40 Avrupalı mütehassıs) İslam coğrafyası masaya yatırıldı. Bu toplantıda işgal altında tuttukları İslam coğrafyasını sınırlar çizerek böldüler. Bu proje Allah’tan ve Resul’den yani nimetten uzaklaşmış ümmeti daha da parçalamak için kullanılmış bir projeydi. İslam tarihinde şu ana kadar kullanılmamış yeni devlet isimleri türetildi. Libya, Cezayir,  Ürdün, Suriye, Irak ve Türkiye gibi…”

İslam coğrafyalarında ve özellikle Türkiye’de ulusal kimlik ve İslami kimlik arasındaki çatışmaların tarihî sürecine değinen Türkmen, işbirlikçi ve baskıcı rejimlere karşı direniş gösteren Müslümanların her zaman eziyetler ve kıyımlarla karşılaştığını ifade etti. Son olarak İslam coğrafyalarında biriken öfkenin yaşadığımız süreçte patlamaya yol açtığını söyleyerek ilkin 2011 Ocak ayının 14’ünde Tunus’ta bir devrimin yaşandığını belirtti.

Ortadoğu kavramı gibi Arap Baharı kavramının da yaşanan dirilişi ifade etmediğini söyleyen Türkmen, sözlerine şöyle devam etti: “İslami varoluş mücadelesi Tunus’ta başlayıp domino etkisiyle Mısır, Yemen ve Libya’dan sonra Suriye’ye de sıçrayan bu sürece biz başından beri Arap Baharı demedik. Filistin intifadasından mülhem ortak düşman olan Siyonizm’e, diktatörlere ve işbirlikçi rejimlere yönelik yaşanan bu ayaklanmaları Ortadoğu İntifadası, Müslümanların Kıyamı veya Ortadoğu Devrim Süreci şeklindeki nitelemenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.”

Son olarak sözü Suriye’de yaşanan vahşete getiren Türkmen, Suriye’de akıl almaz işkencelere maruz kalan insanlardan daha öncelikli hiçbir şeyimizin olmamasını vurguladı. Suriye konusunda yaşanan kimi Müslüman çevre ve öbeklerde yaşanan akıl tutulmasına da dikkat çeken Türkmen, “Ortadoğu Müslümanları yitirdiklerine yeni kavuşuyorlar. Aşama aşama yaşanacak bir zafer Müslümanları beklemektedir. Bu süreçte yer almalıyız.” diyerek konuşmasına son verdi.

Konuşmaya sonrasında Dr. Mevlüt Yurtseven devam etti. Uluslararası Doktorlar Birliği (AID) başkanı olan Yurtseven, Suriye’deki katliam dolayısıyla yerini-yurdunu, her şeylerini terk etmek zorunda kalan muhacir insanların yaşadığı zorluklara değindi. Suriye izlenimleri ve yardım faaliyetleri hakkında gözlemlerini aktaran Yurtseven, özellikle kadın ve çocukların etkilendiği bu süreçte sıkıntıların en aza indirgenmesi için gerekli ihtiyaçların karşılanması gerektiğini vurguladı. Yurtseven, Müslümanların Suriyeli mültecileri daha fazla sahiplenmesi gerektiğini; gıda, ilaç, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılamasında ciddi sıkıntıların belirdiğini ifade etti.

Program Grup Yürüyüş konseriyle sona erdi. Grup Yürüyüş, sevilen ezgi ve marşlarının yanı sıra yakında çıkacağını duyurduğu yeni albümünden Suriye direnişi için bestelediği şarkıları da seslendirdi.

Haber: Esra Erdoğan