İtlerinize sahip olun!
Köpeklerin illa ki kulaklı, kuyruklu, dört ayaklı olduğunu düşünmeyelim, iki ayaklı siyah elbiseli, siyah gözlüklü zebellah gibi hem de bir tane değil, dört beş tane birden sahibinin etrafını sarmış, en ufak bir hatayı affetmeyen cinslerini düşünelim...
Mehmed Göktaş DoğruHaber'deki köşesinde kimi insanların toplum içerisine çıkarken itlerini yanlarına almadan çıkmadıklarından bu durumunda o insanların amacını ele verdiğinden bahsederek, itlerin sadece dört ayaklı olmadığını dile getiriyor.
“Biliyor musun, geçen gün sizin bahçedeki evin önünden geçiyorduk, selam verelim, bir çayını içelim dedik olmadı, nasip değilmiş” dedi.
“Niye gelmediniz, ne güzel olurdu?” dedi arkadaşı.
“Bahçe kapısına yaklaştığımızda büyük bir köpeğin bize doğru hırlayarak geldiğini görünce yanımdaki arkadaşım vazgeçti, “gidelim” dedi. Ben her ne kadar “bi dakika, içeriye seslenelim, hallederiz” dedim ama,
“Dostlarını bekleyen, dostlarıyla çay içmeyi arzu eden birisi bu şekilde koca bir köpeği salıvermez!” dedi, yanımdaki dostum. Arkadaş bir şey diyemedi, bir an için düşünekaldı.
Ben zaten o gün düşüne kalmıştım, oradan uzaklaşırken yol boyunca insanların başkalarıyla arasına hangi sebeple engeller koyduğu konusunu konuşmuştuk dostumuzla.
Bu pozisyondaki itler, sahipleriyle diğer insanlar arasındaki en somut engellerdir. Peki, bu talep kimden geliyor, böyle olmasını kim istiyor? Elbette o köpeklerin sahipleri. Bu da demek oluyor ki diğer insanlarla arasında problemler var, hem de kendisinden kaynaklanan problemler.
Şimdi bu meseleyi evlerin bahçesinden sokaklara, çarşılara götürelim, insanların arasına ancak köpekleriyle çıkabilenlere getirelim sözü.
Diğer insanlarla aralarında bir takım uçurumlar olanlar çarşıya pazara ancak köpekleriyle çıkabilirler. O köpekler de sahiplerine yan bakan, onlara kabullenmeyecek bir şeyler söyleyen kişilere karşı eğitilmişlerdir, anında üzerlerine atlayıp işini bitirirler.
Ve bugün bu köpeklerin illa ki kulaklı, kuyruklu, dört ayaklı olduğunu düşünmeyelim, iki ayaklı siyah elbiseli, siyah gözlüklü zebellah gibi hem de bir tane değil, dört beş tane birden sahibinin etrafını sarmış, en ufak bir hatayı affetmeyen cinslerini düşünelim.
Biliyor musunuz, tarih bildiğimiz köpek saldırılarından çok daha fazla zalimlerin, despotların köpeklerinin saldırılarıyla doludur.
Şimdi bu türden köpek besleyenlere sesleniyoruz; ne kadar eğitirseniz eğitin bir noktadan sonra o cinsine çeker ve köpekliğini yapar, faturası size kesilir, hiç kimse ona “canım köpektir işte, yapar bunları” demez, hesap size kesilir, o andan itibaren insanların gözünde havlayan da sizsiniz, saldıran da sizsiniz, ısıran da sizsiniz.
Unutmayınız, köpeklerin bu anlamda insanlara yüz kızarıklığından başka verebilecekleri hiç bir şeyleri yoktur, gönderin dağdaki davarlarınızın yanına, onların yeri orasıdır.
Siz bizzat kendiniz çıkın insanların içine. Tabii ondan öce insanların içine çıkabilecek bir yüz edinerek.
HABERE YORUM KAT