İtalya'daki Filistin'e destek eylemleri hükümetin politikasını nasıl etkiledi?
Rina Bassit, işgal rejimiyle kuruluşundan beri olumlu ilişkileri olan İtalya'nın 7 Ekim'den beri Filistin politikasındaki değişimlere dikkat çekiyor. Meloni hükümetine dair var olan kalıpları sorgulatan bu değişimler neye işaret ediyor?
Rina Bassit / Al-Monitor
İtalya müttefiki olduğu İsrail'e karşı farklı bir pozisyon mu alıyor?
Bölgesel istikrarın tehlikede olması ve Gazze'de büyüyen insani krizin etkisiyle Roma pozisyonunu ayarladı ve Netanyahu artık İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin “cebinde” olduğunu varsayamaz.
İsrail'in Gazze'deki savaşının üzerinden yaklaşık sekiz ay geçerken İtalyan hükümeti İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile arasına mesafe koymaya başladı ve çatışmaya ilişkin politikalarında bir değişimin sinyallerini verdi.
Pazartesi günü İsrail'in Refah'a düzenlediği hava saldırısının 40'tan fazla kişinin ölümüne yol açan bir yangın başlatmasından kısa bir süre sonra röportaj veren İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, Netanyahu hükümetini sert bir dille kınadı. Crosetto SkyTG24 televizyonuna verdiği demeçte, “Filistin halkının, Hamas'la hiçbir ilgisi olmayan masum erkek, kadın ve çocukların hakları gözetilmeksizin sıkıştırıldığı giderek zorlaşan bir durum söz konusudur ve bu artık haklı gösterilemez” dedi.
Meloni'nin Avrupa milliyetçi çevrelerindeki yeri
Popülist ve muhafazakâr İtalya'nın Kardeşleri partisinin lideri İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Macar lider Victor Orban, İspanyol Vox partisi lideri Santiago Abascal, Hollandalı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders ve Fransız Ulusal Meclisi lideri Marine Le Pen gibi Avrupa'da yükselen milliyetçi ve aşırı sağcı siyasi dalganın bir parçası.
Netanyahu'nun birkaç yıldır Orban'ın yanı sıra Salı günü İsrail'e giden ve başbakan olması halinde İspanya'nın Filistin devletini tanımasını geri alma sözü veren Abascal ile de ilişkilerini geliştirdiği bir sır değil.
Meloni, seçim kampanyası sırasında ve Ekim 2022'de şu anki pozisyonunu aldığından beri Netanyahu'nun stratejik ve diplomatik ortağı olarak görülüyor. Meloni'nin partisi Eylül 2022'deki parlamento seçimlerini kazandığında, Netanyahu'nun oğlu Yair X'te “Tebrikler Giorgia Meloni ve İtalya'daki muhafazakâr kamp!” mesajını paylaştı.
İsrailli lider geçtiğimiz Mart ayında Roma'ya gitmiş ve Meloni tarafından sıcak bir şekilde karşılanmıştı. İtalya ve İsrail'in "modern antisemitizme" karşı ortak mücadelesini vurgulayan Meloni, Netanyahu ile olan kişisel dostluğunun da altını çizdi. “Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz; birbirimize uzun zamandır saygı duyuyoruz” diyen Meloni, “İsrail, Orta Doğu'da ve küresel düzeyde İtalya'nın dostu ve kilit ortağıdır” dedi.
İtalya'nın İsrail-Filistin politikalarındaki değişiklikler
Meloni, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının ardından İsrail halkı ve İsrail hükümetiyle dayanışmasını ifade etmek üzere İsrail'e giden ilk liderlerden biriydi. Ancak Gazze savaşı uzadıkça ve Filistin yanlısı protestolar şeklindeki kamuoyu öfkesi İtalya'ya yayıldıkça Roma tutumunu değiştirdi. Geçtiğimiz Ocak ayında İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ülkesinin İsrail'e tüm silah sevkiyatını durdurduğunu açıkladı ve “7 Ekim'den bu yana İsrail'e artık silah göndermeme kararı aldık, dolayısıyla bu konuyu tartışmaya gerek yok” dedi.
Meloni geçtiğimiz Mart ayında İtalyan Senatosuna verdiği demeçte hükümetinin “İsrail'in Refah'ta, o bölgede yaşayan siviller için daha da feci sonuçlar doğurabilecek herhangi bir askeri harekata” karşı olduğunu söyledi. Yine Mart ayında İtalya'nın sert eleştirileri İsrail hükümetini Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşim biriminin belediye başkanı Benny Kashriel'in Roma Büyükelçiliği adaylığını iptal etmeye zorlamış ve Netanyahu'ya diplomatik bir darbe vurmuştu.
Yeni atanan Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa geçtiğimiz Cumartesi günü Meloni ve diğer üst düzey İtalyan yetkililerle görüşmek üzere Roma'ya gitti. Daha sonra Tajani, İtalya'nın Filistinlilere yönelik 35 milyon avroluk (37,9 milyon dolar) yardım paketinin bir parçası olarak Birleşmiş Milletler'in Filistinli yardım kuruluşuna (UNRWA) finansman sağlamaya devam edeceğini açıkladı. Bunun 5 milyon avrosunun (5,4 milyon dolar) UNRWA projelerine, geri kalanının ise İtalyan “Gazze için Gıda” girişimine aktarılacağını söyledi.
ISPI Orta Doğu ve Kuzey Afrika Merkezi Başkanı ve kıdemli araştırma görevlisi Valeria Talbot, Gazze'deki yerel yetkililere göre ölü sayısının 36,000 Filistinliyi aştığı Gazze'deki insani durumu bu değişime bağlıyor. “Meloni ve Netanyahu, Eylül 2022 seçimlerinden önce kendi partileri olan İtalya'nın Kardeşleri ve Likud'un liderleri olarak sahip oldukları iyi ilişkileri sürdürdüler. Ancak son birkaç aydır, Gazze'deki insani durum kötüleşmeye devam ettikçe ve Filistinli siviller arasındaki ölü sayısı arttıkça, İtalyan lider Netanyahu ile ilişkilerini soğutmuş ve duruşundan uzaklaşmış görünüyor.”
İtalya Filistin devletini tanımak için acele etmiyor
İtalya'nın önde gelen haber ajansı Agenzia Nova'nın MENA bölgesi şefi Alessandro Scipione, bölgesel gerilimi İtalya'nın yeniden dengelenmesine katkıda bulunan bir başka faktör olarak görüyor.
Scipione, “İtalya kesinlikle İsrail'in dostudur, bu inkar edilemez, ancak Gazze askeri operasyonunun başlamasından bu yana işler birkaç düzeyde değişti” dedi. “İlk olarak, İtalya'nın kendisinin de savaştan etkilendiği gerçeği var. Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları Roma için büyük bir sorun haline geldi, zira ithalatımızın büyük bir kısmı Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor. Bir de Filistin halkı ve liderliği meselesi var. İsrail ile dostane ilişkilerini sürdüren İtalya, Filistinlilerle de her zaman iyi ilişkiler içinde olmuştur.”
Scipione, Gazze'deki insani durumun kötüleşmesinin ve savaşın ertesi günü için bir vizyon eksikliğinin Meloni'yi açık olmaya ittiğini belirtti.
“Meloni iki devletli çözümü tartışmak için savaş sonrasına kadar beklemenin hata olacağını söylüyor ve bunu hemen şimdi konuşmamız gerektiğini vurguluyor. Tajani İtalya'nın bir Filistin devletini tanımaktan yana olduğunu söylemişti ama aynı zamanda Filistin devletinin İsrail'i tanıması gerektiğini, böylece ikisinin barış içinde yan yana var olabileceğini de söyledi. Bu nedenle politikada bir değişiklik olduğunu söyleyebiliriz, ancak İtalya'nın şu anda bir Filistin devletini tanımasını beklemiyorum.”
Maria Luisa Fantappie, Roma'daki Instituto Affari Internazionali'de Akdeniz, Orta Doğu ve Afrika Programı'nı yönetiyor. Fantappie, İtalya'nın Orta Doğu politikalarının son aylarda değiştiği konusunda Scipione ile hemfikir.
“7 Ekim saldırısından sonra İtalyan hükümeti saldırıyı kınamanın yanı sıra Orta Doğu çatışması konusunda açık sözlü değildi. Pozisyon almadı” diyor Fantappie Al-Monitor'a. “Dönüm noktası, diğer Avrupa devletlerinin farklı bir tutum takınarak Filistin devletinin tanınmasını açıkça taahhüt etmeleri ve böylece Meloni hükümeti üzerinde bir tutum takınması için daha fazla baskı oluşturmaları oldu.”
Talbot, “İtalya'nın Orta Doğu'da önemli çıkarları var ve Lübnan'daki UNIFIL'de İtalyan askeri personelinin önemli varlığının da tanıklık ettiği gibi bölgesel istikrar İtalyan gündeminin üst sıralarında yer almaya devam ediyor” dedi.
Talbot'a göre ABD'nin güçlü katılımı İtalya'yı çatışmanın çözümünde aktif bir rol üstlenmekten caydırdı ancak Aralık sonunda G7 başkanlığını devraldığında İtalya iki devletli çözümü desteklediğini bir kez daha teyit etti.
Pragmatist Meloni
Scipione, Meloni'nin başlangıçta Netanyahu'nun güçlü bir destekçisi olduğuna ikna olmuş değil. İsrail ve Netanyahu'nun Meloni'yi iyi okuyamamış olabileceğini söylüyor.
“Pek çok kişi Meloni'nin zaferinden sonra İtalya'nın faşist bir ülkeye dönüşeceğini düşünüyordu ama sonuçta Meloni'nin pragmatik bir lider olduğu, hatta bazı konularda ılımlı olduğu ortaya çıktı. Tabii ki siyasi evi aşırı sağ ama ona yol gösteren şey, kendi görüşüne göre ülkesinin çıkarları. Yine de bu Orban gibi liderlerle iyi ilişkiler içinde olmadığı anlamına gelmiyor. Bu ilişkilerin değerini biliyor ve bunları kendi gündemini ilerletmek için nasıl kullanacağını da biliyor” dedi.
İsrail'in önde gelen düşünce kuruluşu Mitvim'de İsrail-Avrupa İlişkileri Programı'nın direktörü Maya Sion-Tzidkiyahu, Meloni'nin hiçbir zaman Orban ya da Çek Cumhuriyeti'ndeki popülist politikacılar gibi Netanyahu'nun kampının bir parçası olmadığı konusunda hemfikir.
“Meloni'nin sağa ya da aşırı sağa ait olması, Netanyahu'nun geliştirmeye çalıştığı bu gruba katıldığı anlamına gelmiyor. Günün sonunda önemli olan İtalyan kamuoyunun ne düşündüğüdür ve Meloni'nin geçtiğimiz Ocak ayında iki devletli çözümü destekleyen açıklaması da bunu yansıtmaktadır. Sion-Tzidkiyahu Al-Monitor'a verdiği demeçte Meloni'nin o dönemde Netanyahu'nun bu konudaki tutumunu paylaşmadığını da vurguladığını belirtti.”
Fantappie, Meloni'nin Orta Doğu konusundaki pragmatizminin Küresel Güney politikalarından kaynaklandığını belirtiyor. “Meloni hükümeti geçtiğimiz yıl İtalya'nın önümüzdeki yıllarda Afrika'ya yönelik stratejisini şekillendirmeyi amaçlayan iddialı Mattei Planı'nı tanıttı. İtalya'nın Afrika'da, Güney Akdeniz'de ve Kuzey Afrika ülkelerinde daha güçlü bir rol oynamasını hedefliyor” dedi.
İsrail-Filistin çatışması tam da bu prizmaya uyuyor. Fantappie İtalya'nın artık daha dengeli bir politika yürütmek zorunda olduğunu vurgulayarak sözlerine son veriyor:
“Bu konunun Küresel Güney düzeyindeki önemi göz önüne alındığında, bu hükümetin İsrail-Filistin çatışması konusunda bir pozisyon almaması zor olurdu. Meloni hükümeti Avrupa ile güney arasında bir köprü rolü üstlenme konusundaki güvenilirliğini korumak istiyorsa, bir tavır almalıdır.”
Al-Monitor'de yayımlanan makale Haksöz Haber tarafından tercüme edildi.
HABERE YORUM KAT
GAZZE halkı için ayağa kalkan her kesimden vicdan sahibi insanların .. kendi ülkelerindeki etkili ve yetkilileri, özelikle İktidar partilerini baskılayarak , siyonsit İsrail'e destek vermekten vazgeçmeleri için zemin hazırlamıştır ..
Yanıtla (0) (0)ABD ve AB ülkelerinin birçok ülkesinde bunu bariz şekilde gözlemlemek mümkün tabii ki ..
Dünyanın tamamı Gazze oldu, Siyonist İsrail, destek veren ABD ve Batı ülkeleri vicdanlarda mahkûm oldu ..
Neticede eli kanlı katil Netanyahu ve şahin ekibinin uluslararası Adalet Divanında bağımsız mahkemeler de yargılanacakları ve ağır cezalar alacakları muhakkaktır ..
Netanyahu ve savaş kabinesi bu durumu net şekilde bildikleri ve içlerine bu korkuyu barındırdıkları için , savaşın devamını istiyor olmalarını ve zaman kazanma derdinde olduklarını iyi okumamız lazım..