İşte bu!
Referandumda “Hayır” çağrısı yapanların başı belada.. MHP, CHP, BDP için için kaynıyor.
Son olarak buna DP de katıldı..
Cindoruk, Süleyman Soylu’yu ihraç etmeye çalışırken, Cindoruk’a karşı parti içi muhalefet Cindoruk’un ihracı için harekete geçti..
DP tam anlamı ile sıfırı tüketmiş durumda.. Cindoruk Ergenekoncuların avukatlığını bile beceremiyor. İlmiye Çığ gibi. Bazı adamlar vardır, onlar nerede ise, insanlar oradan kaçar.. Onların dediklerinin tersini yaparlar. Bu anlamda Demirel ve Cindoruk’un tercihi önemli. Cindoruk aslında Tansel / Emin Çölaşan çizgisinde biridir. Sadece ideolojik paralellik yok, aynı zamanda aynı aile çatısı altında buluşuyorlar. DP’den çok CHP’ye yakışır aslında. Keşke Cindoruk’u CHP’ye gönderip, Kesici’yi DP’nin başına geçirse idi, Cindoruk’u DP’nin başına geçiren irade, daha akıllı bir iş yapmış olurdu.. Cindoruk orada Menderes’in ve Özal’ın mirası üzerinden Demirel’in emanetçiliğini yapıyor..
Bana göre Kesici CHP’den milletvekili, ama, açıkça söylemese bile onun da referandumda oyu EVET olacaktır.. CHP’de aynı durumda olan başka vicdan sahibi milletvekilleri olduğunu düşünüyorum. Son ihraç kararı biraz da başkalarının da ortaya çıkmasını önlemek için bir gözdağı idi..
CHP de sular bir türlü durulmak bilmiyor.. Parti içindeki “Evet”çiler tek tek partiden giderken, bir yandan Sav, öte yandan uçkur davası, partideki gerilimi artırmaya devam ediyor..
Kılıçdaroğlu giderek partide cansıkıcı olmaya başladı. Popülizm artık partinin imajını kurtarmaya yetmiyor. Parti içindeki entelektüeller, referandum kampanyasında kullanılan dilden, Kılıçdaroğlu’nun hiçbir derinlik içermeyen üslubundan son derece rahatsız..
Baykal sonrası parti içindeki dengeler yerli yerine oturmuş değil..
MHP’de de sular bir türlü durulmak bilmiyor. Bahçeli’ye duyulan öfke giderek büyüyor.. Özellikle 12 Eylül’de işkence gören ülkücüler Bahçeli’ye karşı öfke püskürüyorlar..
2 Hayır (CHP-MHP) 1 Red (BDP) cephesindeki, Ergenekon dostu üçlü ittifak (CHP-MHP-BDP) içindeki tartışmaların referandum sonrası daha da artması bekleniyor.. Öyle görülüyor ki, bu tartışma milletvekili seçimleri için aday belirleme aşamasında da sürecek ve seçimler bu tartışmaların gölgesinde gerçekleşecek.
Anayasa referandumunun hemen sonrası, yeni yasal düzenlemeler ve referandum sonuçlarının hayata geçirilmesi aşamasında da bu tartışmalar olanca hızı ile devam edecek..
CHP’nin mirasına aday olan kimse yok. Dikkat ederseniz sağın mirasına da kimse aday değil.. Soğuk savaşın iki kanadı da miadını doldurmuş olmalı ki, kimse bu mirası ihya çabasında değil.. DP’nin içine düştüğü yalnızlık ve sahipsizlik de bunu gösteriyor..
MHP için de durum çok farklı değil. BBP hızlı bir toparlanma içinde. Öte yandan MHP kan kaybetmeye devam ediyor. Birileri MHP’deki kan kaybını durdurmak için BBP’nin içini karıştırma çabasında da, bunun bir çare olacağını sanmıyorum..
Bu arada Evet oyu verecek bazı partilerin genel merkezlerine yaşananlar da son derece ilginç. Doğrusu ben hâlâ, yeniden kongre isteyenlerin ne istediklerini tam olarak anlamış değilim. Görünen o ki, derin pazarlıklar sözkonusu. Birileri bu partilerin “emin el”lere teslim edilmesini istiyor.. Birileri bu partilerin mali kaynaklarını, teşkilatlarını, genel sekreterliği ve sözcülüğü kendi kontrollerinde tutmak istiyorlar.
Eğer SP ve BBP önlerindeki engelleri aşacak olurlarsa, AK Parti ile geleceğin siyasetini belirleyecek partiler bunlar olacak.. Ama önce bu derin partiler ve partileri aile şirketi gibi yönetme iddiasındaki dar kadroların tasfiye edilmesi gerek.. Parti parçayı ifade eder, parça kendini bütünün yerine koyamaz. Siyaset, velayet değil, vekalet müessesesidir.
3 parti çözülüyor, 3 parti yükseliyor.. CHP, MHP, BDP çözülüyor, AK Parti, SP ve BBP yükseliyor.. Tabii SP eğer kendi iç sorunlarını çözebilirse. Numan Kurtulmuş olmadan bir SP bugünki şartlarda başarısını sürdürebilir mi? Hiç sanmam. Ama öte yandan parti içi mulalefetin elini ayağını bağladığı bir Numan Kurtulmuş ne yapabilir, onu da bilmiyorum.. Bu kesim Sav’ın danışmanlığına bile ihtiyaç duyacak kadar, kendi yönetimleri hakkında mahkemeye gidip konuyu dava konusu yapacak kadar öfkeli iseler bu iş kolay olmayacak... Bu blokların, gelecekte siyasi hayatta dengesi %60-%40 olabilir.. CHP, MHP, BDP Triosu kendi içinde yeniden yapılanmak ya da bu mirası başka siyasi kadrolara devretmek zorundalar..
Bana kalırsa gelecekte CHP diye bir parti olmayacak. Belki “Cumhuriyetçi Halk Partisi” diye yeni bir parti kurulabilir ama, bugünki CHP olmayacak. Bugün Türkiye’de böyle bir parti varolmayı hak etmiyor..
“Devlet Partileri” tasfiye edilecek.. Derin devletin güdümündeki, kayıtdışı siyasetin Truva atı görünümündeki partiler, Ergenekonla birlikte tasfiye olacaklar..
Referandum süreci sıkıntılı olacağa benziyor.. YAŞ kararları önemli ama daha katedilecek uzun bir yol var. Daha askerdeki derin yapılanma tasfiye edilemedi. Yargıda, bürokraside, sermaye, siyaset içinde, mediada, her yerde varlar. Diyanet içinde derin bir yapılanma sözkonusu mesela.. Hepsi sırası ile gündeme gelecek. Hepsi de sancılı olacak.. Diyanet’teki derin yapı yılların tortusunu taşıyor.. Kişisel zaaflar, özel hesaplar, uluslararası bağlantıları ile ilginç tartışmaların yaşanacağı bir adres bana kalırsa Diyanet.. Rejimin kutsalı olan Ordu ve Kemalizmden sonra, dokunulmayan alan kalmayacak gibi sanki.. Ve tabii sadece Diyanet değil, dini örgüt içindeki derin yapılar da dökülecek ortaya..
Yükselen terör ve keskinleşen tartışmalar bunun işareti..
Bu referandumda sadece anayasa değişikliğinin önündeki engelleri kaldırmayı hedefleyen sınırlı bir anayasa değişikliğini oylamayacağız. Türkiye’nin geleceği ve Türkiye’yi yönetecek kadroların üyesi oldukları partilerin ve parti yöneticilerinin geleceklerini de oylayacağız bir başka yanı ile..
Oylanan, Türkiye’nin geleceği ile birlikte CHP’nin, MHP’nin, AK Parti’nin geleceğidir aynı zamanda..
CHP ve MHP kurtuluş adına kendi kıyametine doğru koşuyor gibi sanki..
Selâm ve dua ile.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT