İstanbul'dan Ahmedinejad geçti!
Kara kuru, kavruk, esmer ufak boylu bir insan. Teşbihte hata olmasın 1973'lerdeki Ecevit'i, yani "Karaoğlan"ı hatırlatıyor. Beyazlarla hiçbir akrabalığı, yakınlığı yok.
Aryen ırk teorisine hiçbir zaman inanmadım, Batı'nın dünyaya pompaladığı ırkçı teorilere mesnet teşkil eden bir hurafe. Türkler, Farslar, Kürtler, Bilad-ı Şam (Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün) Arapları öylesine birbirine benziyorlar ki, sanki tek kavmin farklı versiyonları. Tek otantik farklılık dilleri.
Ahmedinejad, halktan biri, kolayca bizim gibi sıradan, fani insanların yaşadığı mahallede, sağda solda (bakkalda, berberde, balıkçılar pazarında) benzerine rastlayabiliriz. Tahran'da duvar dibinde yatarken çekilmiş resimleri var. Giydiği 10 elbisesini bir araya getirseniz, şık giyinmeye büyük özen gösteren devlet başkanlarının bir takım elbiselerinin parası etmez. Muhafazakâr-dindar, sol, liberal liderler, küresel kapitalizmin tüketim toplumunu referans alıp, kendi ülkelerini tüketim ve gösteri toplumunun tüketicileri haline getirmek istiyorlar; o, buna değer vermiyor. Türkiye'de bugüne kadar bu mesajı bilinçli ve ısrarlı olarak veren tek siyasetçi biliyorum: Görüşlerine katılmadığım ancak giyim kuşamına, duruşuna saygı duyduğum Rahşan Ecevit. İran Cumhurbaşkanı'nın siyasi görüşlerini eleştirebilirsiniz, ancak yoksul, ezilen, dışlanan ve sömürülen ülke halklarıyla çok iyi ilişkiler kurduğunu kabul etmek lazım. Sadece Ortadoğu'da değil, Asya, Afrika ve Latin Amerika'da da popüler. Venezüella'da gençler onun tişörtlerini giyiyor. Türkiye'de de büyük bir sempati toplayacağı tabiiydi.
Sultanahmet Camii'nde namaz kılması önemli bir hadise. Şii mezhebi açısından İmam Humeyni, üç önemli içtihat yaptı: 1) Velayet-i fakih; 2) Mehdi'nin zuhuru için zulmün artması gerekmez, adalet devleti gelişini hızlandırır; 3) İslam tehdit altında ise takiyye yapılmaz; Şiilerin basit dünyevi mülahazalarla Sünnilere karşı takiyye yapması caiz değildir. Sünnilerin arkasında namaz kılınabilir. Zaten bu böyledir; Mescid-i Haram'da ve Mescid-i Nebevi'de Şiiler ve Sünniler aynı imamın arkasında namaz kılıyor. Ahmedinejad, Sultanahmet'te onun gelişini tekbirle karşılayan cemaati azarlayan Hoca'nın arkasında namaz kıldı ve "İslam, coğrafyadan ve siyasetten çok daha büyüktür." dedi. Emrullah Hoca'nın uyarısının canını sıktığını sanmıyorum. Ama "Kadınların bireysel tercihleri üzerindeki baskıyı ne zaman kaldıracaksınız?" diye soran cesur hanıma canının sıkıldığını, soru sahibinin köşesinden öğrendik.
Camide tekbir getirilmez de ne yapılır. İran camilerinde her namazda tekbir getirilir. Tahran'da cuma namazı haftalık konuların ele alındığı canlı bir ibadet. Hz. Peygamber (sas)'in cuma namazı böyle değil miydi? Türkiye'de çok sayıda Caferi var, onlar da tekbir getirmiş olabilirler. Ama asıl Sünni cemaatin tekbir sesleriydi söz konusu olan. Allahüekber: Allah en büyüktür! Ne güzel bir mesaj bu. Bizler mescitleri sükut mekânlarına çevirmişiz, olması gerekeni garip karşılıyoruz. İran'la hayati olan enerji anlaşmasına imza atılamadı. Dış medya, Ahmedinejad'ın İstanbul'a gelişinden bir hafta önce İsrail'in Türkiye'ye nota verdiğini, Amerika'nın bu anlaşmaya karşı olduğunu yazdı. Gel gör ki, İran, dudak uçuklatacak tekliflerde bulunuyor: Tam imtiyazla Türkiye firmalarına İran'da doğalgaz işletmesi hakkını veriyor. Ahmedinejad şok edici bir teklif daha yaptı: "Gelin, doları-Euro'yu bırakalım, Türk Lirası'nı kullanalım". Düşünün, bugün Türkiye, İran; yarın Suriye, Irak ve diğerleri TL, kullanacak.
Brzezinsky "Bölgenin iki büyük devleti var: Türkiye ve İran. Bu iki ülke hep birbirini sıfırlar." diyor. Osmanlı-Safevi dönemini yaşamıyoruz; tarihî faktörün bugünün diplomasisini belirlediğini düşünüyorsanız, kaderimizi tarih belirliyor demektir. Böyle bir şeyin hakikati yok, tarihi yapan biziz. İran-Türkiye sınırı 1639'dan beri duruyor, bugünkü uluslararası düzeni ortaya çıkaran 1648 Westfalya anlaşmasından sekiz sene önce yani. Birbirimizi sıfırlama aptallığına düşmeyelim.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT