1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. İstanbul İlahiyat'ta "Güncel Meseleleri Fıkhetme Metodumuz" Konuşuldu
İstanbul İlahiyat'ta "Güncel Meseleleri Fıkhetme Metodumuz" Konuşuldu

İstanbul İlahiyat'ta "Güncel Meseleleri Fıkhetme Metodumuz" Konuşuldu

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde “Güncel Meseleleri Fıkhetme Metodumuz” başlıklı konferans gerçekleştirildi.

07 Nisan 2016 Perşembe 18:12A+A-

Gamze Köse / Haksöz Haber

Adalet ve Erdem Kulübü’nün düzenlediği “Güncel Meseleleri Fıkhetme Metodumuz” başlıklı konferans Hayrettin Karaman’ın tebliğiyle İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirildi.

*****

Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Cengiz Acar'ın yaptığı konferans, Acar’ın giriş konuşmasıyla başladı.

Bilgi-İnanç-Eylem Bütünlüğü

Acar, konuşmasında fıkhı şu şekilde tanımladı:

Fıkıh, lugat manasıyla İslam'ın aslî kaynakları olan Kur'an ve Resullullah'ın (S.) sahih sünnetini ferdî ve toplumsal hayatın tamamına, hayatı hiçbir parçaya ayırmaksızın tatbik edebilmek için anlamaktır. Burada kulübümüzün slogan olarak da benimsediği bilgi-inanç-eylem bütünlüğüne dikkatinizi çekmek istiyoruz..

“Fıkhımızı Yeniden Üretmeliyiz”

Moderniyle, gelenekseliyle, hayatı ıskalamadan Resulullah ve ashabının yaşadığı dönemdeki cahiliyeye karşı çıktığımız ölçüde ve ondan daha fazla yaşadığımız dönemde var olan cahiliyeye de karşı çıkmak zorundayız. diyen Acar, bu anlamda güncel meseleleri hakka uygun bir şekilde tahlil ederek fıkhımızı yeniden üretmemiz ve Kur'ân'ın ifadesiyle şahidlik görevimizi yerine getirmemiz gerektiğini vurguladı.

Acar, daha sonra sözü Hayrettin Karaman’a bıraktı.

*****

adaletveerdem-(4).jpg

“Müslümanların Güncel Meseleleri Var”

“Müslümanların güncel meseleleri var. Dün vardı, dünden intikal etmiş ama bugün güncel olmayan meseleler olduğu gibi bugün ortaya çıkmış meseleler var ve Müslümanlar bu meseleleri fıkhetme durumundalar. Ben güncel meseleleri fıkhetmeden şunları anlıyorum: Ben Müslümansam ve dinimi de yaşamak istiyorsam o zaman benim içinde yaşadığım çevre, ülke ve dünya yüzünden burada olup bitenler yüzünden önüme birtakım meseleler çıkacak demektir. Bu meseleler çözüm isteyen meselelerdir. Çünkü mesele demek siz yolda yürüyorsunuz önünüze bir engel çıkıyor ve duruyorsunuz o engeli bir şekilde kaldırmadan yolunuza devam edemezsiniz. Meseleyi bu şekilde anlamamız lazım. Müslümanlığın meselesi. Müslüman eğer dinini yaşamak istiyorsa bu yaşama esnasında önüne çıkan ve onu durduran, düşündüren, eylemsiz hale getiren ya da eylemini sağa sola çeken birtakım engeller tümsekler var. Onları en uygun bir şekilde aşması gerekiyor.”.

“Müslüman Olmayanları Birinci Derecede İslam’a Davetle Mükellefiz”

73 fırka ve müslüman olmayanlara karşı vazifelerimize değinen Karaman, sözlerine şöyle devam etti:

“İslam dairesi içinde kalan ‘73 fırka’ deniyor birisi kurtuluyor diğerleri kurtulamıyor, işte bunun 72’si kâfir olmayanı İslam dışında olmayanları bunlar ikinci zümre bir de benim çok sevdiğim bir ifade ‘ümmet-i davet’ dediğimiz ötekiler var. Yani öteki insanlarla bizim hiç alakamız yok mu? Öteki insanlara nasıl bakacağız? Müslüman değil, başka bir dinden ya da dinsiz. Bizim onlara karşı vazifemiz var. Allah tarafından verilmiş bir vazife. Allah Resulü tarafından bizlere tebliğ edilmiş o adına ‘öteki’ dediğimiz yani İslam dairesinin dışında kalanlara karşı da bizim de bir vazifemiz var, o vazife de vurmak, kırmak, savaşmak, öldürmek değil öyle ayetler var yani baktığınız zaman ama bu ayetleri tek başına okuyup İslam savaş dinidir cihadı da sadece savaş olarak algılamak ve İslam, İslam olmayan bütün aleme harb ilan etmiş bir camianın dinidir ve işleri savaştır, ya öldürürüz ya da Müslüman olurlar değil, bize verilen vazife böyle değil, apaçık Kur’an-ı Kerim’de ayetler okuduğunuz zaman efendimizin hadislerini okuduğunuz zaman özetle şu sonuca varırsınız: Biz Müslüman olmayanları birinci derecede İslam’a davetle mükellefiz işte onun için onlara ümmet-i davet denir.”.

“Peygamber İnsanları Tek Seçenek Olarak İslam’a Çağırmamıştır”

Bir hadis rivayetiyle müslüman olmayan kısma yönelik üslubumuzun nasıl olacağını aktaran Karaman, şunları belirtti.

“Peygamber efendimiz insanları tek seçenek olarak İslam’a çağırmamıştır. Şöyle hadisler vardır: Bir kavme gittiğinizde bekleyin ezan okunuyorsa onlar Müslümandır, açıktan gidin, girin neyse yapacağınız yapın. Eğer ezan, namaz vs. olmazsa onların Müslüman olmadığı anlaşılır. İşte o zaman onları İslam’a davet edin kabul ederlerse kardeşleriniz olurlar, onlar da Müslüman muamelesi görürler. Eğer İslam’ı kabul etmezlerse o zaman kendilerine bize tabi olup, himayemizde yaşamalarını teklif edin, kabul ederlerse bu sefer onlara sonradan ehl-i zimme denen gayrimüslim yani bizim ümmetin içinde yaşayan İslam devletinin himayesinde yaşayan, dikkat buyurun peygamberimizin Allah’ın bize emaneti dediği gayrimüslim bunlar, yalnız zımmiler yani İslam ülkesi vatandaşları. Zımmilere zulüm eden, haksızlık eden ahirette beni karşılarında bulur dediği peygamberimizin. Böyle olmak üzere onları himayemize davet edin.”.

adaletveerdem-(1).jpg

“Mağdurlara El Uzatamıyorsak Zayıfız Demektir”

Karaman, sözlerine devamla Müslümanların dünya üzerinde en güçlü olması gerektiğini aktararak şunları belirtti:

“Güçlü olacağız ki hiç kimse bize taarruz edemeyecek. Hiçbir gayrimüslim/öteki bize taarruza bizim aleyhimizde herhangi bir şey yapmaya cesaret edemeyecektir. Onların cesaretlerini kıracak kadar güçlü olacağız. Bu namaz, oruç, hac, zekat, helaller-haramlar gibi bir İslamî hüküm, bir feriza biz bunu yapamadığımız zaman mesela bugün İslam dünyası Rusya’nın Fransa’nın Almanya’nın İsrail’in ABD’nin istediği gibi oynadığı, istediğini yaptırdığı, istediği zaman ülkesini işgal ettirdiği, asker gönderdiği, uçak gönderip bombalattığı ülkelerse İslam dünyası ve saymakla bitmez başta Filistin olmak üzere birçok yerde biz bu mazlum ve mağdurlara el uzatamıyorsak onlara uzanan elleri men edemiyorsak o zaman biz zayıfız demektir, bizim gücümüz yok o zaman Allah’ın bu emrini yerine getirmedik demektir. Yani biz Müslüman olarak en güçlü olacaktık ve biz bunu yerine getiremedik demektir ve biz bundan sorumluyuz.”.

“Hakkıyla Alim Kimdir?”

Güncel meselelerimizde fakih olabilme durumuna değinen Karaman şunları aktardı:

“Güncel bir mesele arşısında alim olmayan ne yapacak? Alim, müçtehiddir. Müçtehid olmayan alim olmaz. Yaklaşık 1000 senedir alim olmayan kişiler de müçtehid olabilmiştir. Öncekiler ne dediyse doğrudur ben de onu aynen kabul ediyorum demişlerdir. Müslümanların fıkhetme işi mukallitlere kalmıştır.

Eğer siz ümmetin meselelerini fıkhetmeye talip iseniz mukallid olmayacaksınız. Allah Resulü’nden başka bütün söyledikleri doğru olan bir başka adamı kabul etmeyeceksiniz. Allah Resulü’nden sonra dünyanın en büyük alimi şeyhi için dahi hata edebilir diyeceksiniz. İsabet de edebilir hata da. Ama onun hatasını tartabilmeniz için sizin onu tartabilecek adam olmanız gerekir. Sizin hedefiniz tepeden tırnağa kadar okumak, anlamak, tahkik etmek, tenkit etmek olacak ama siz ne kadarsanız o kadarını yapacaksınız.”.

*****

Program, katılımcılardan gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.

adaletveerdem-(3).jpg

adaletveerdem-(2).jpg

HABERE YORUM KAT

3 Yorum