İsrail'in gerekçeleri
Toprakları işgal altında bulunan Filistinliler ve Batılı oryantalizmin imaj üretiminin nesnesi durumundaki Araplar, Yahudi lobilerinin etkisindeki medyanın propagandasının hedefidir. İsrail'i ayakta tutan birkaç unsur saymak gerekirse, biri din, ikincisi Batı'nın hiç eksilmeyen desteği ve üçüncüsü küresel düzeyde etkisi olan lobi faaliyetleri ve medya desteğidir.
Tabii ki propaganda, doğası gereği bir ölçüde hakikatin suistimaline ve tahrifine dayanır. Propaganda gerçeği tersyüz eder. Bu gücü elinde bulunduran hiçbir zaman gerçeğin fotoğrafını çekemez, tamamen yorum olan resmini yapar. Resim çekme konusunda İsrail gelişmiş bir maharete sahiptir.
31 Mayıs 2010 sabahı İsrail ordusuna bağlı birliklerin Gazze'ye insani yardım götüren yardım gemisine yaptığı kanlı saldırının İsrail propaganda makinesini işletenler tarafından nasıl resmedildiğini anlamak öğreticidir. Bu sadece yardım gemisine yapılan saldırının nasıl çarpıtıldığını göstermesi bakımından değil, öteden beri Filistinlilerin, Arapların ve genelde Müslümanların nasıl çarpıtılmış resimler çizilerek dünyaya sunulduğunu göstermesi bakımından da önemlidir.
1 Haziran 2010 günü The Jerusalem Post'ta bir yazısı yayınlanan İsrail'in eski Romanya, Mısır ve İsveç büyükelçisi Zvi Mazel, tipik bir İsrail resmi çizmektedir.
Mazel'e göre, Gazze'ye insani yardım (tamamı gıda maddeleri, ilaç, çocuk oyuncakları ve inşaat malzemelerinden oluşan) götürmeyi hedefleyen "6 gemi, İsrail'e ve güvenliğine karşı kurulmuş hayli kapsamlı bir komplonun bir parçası" idiler. "Kampanya içinde yer alanların hakiki amacı muhtaç Gazzelilere yardım ulaştırmak değil, yardım ve barışı bahane ederek İsrail'i köşeye sıkıştırmak; Gazze kuşatmasını kırmak, tecridi derinleştirmek, Arap-Avrupa propaganda saldırısını gerçekleştirmek ve böylece Yahudi devletini gayri meşrulaştırmak, uluslararası bir öfke çığlığını provoke etmekti". Şöyle diyor Mazel: "Bu 'barış militanları' tuzaklarını dikkatle planladı. Sadece pasif direniş göstereceklerini defalarca söylemiş olmalarına rağmen, gemiye çıkan askerlere silah, demir çubuk ve bıçaklarla saldırarak istedikleri korkunç sonuçları elde ettiler."
Mazel, bir hayvanın dahi dışarıdan kendisine yöneltilen bir saldırı karşısında gösterebileceği refleksif bir tepkiyi, yani kendini savunma, canını koruma refleksini "öldürme sebebi" göstermekte, bu sayede canlarını kurtarmak üzere sağa sola kaçışan, ellerindeki çatal-bıçak, kaşık veya sopa ile kendini savunmaya çalışan insanları sanki silahlı saldırganlar gibi takdim etmektedir. Mazel, soruyor:
"İsrail'in başka bir seçeneği var mıydı? Filoyu durdurmaya mecburdu, çünkü gemilerdekinin kim olduğunu ve tam olarak ne taşıdığını kimse bilmiyordu. Gemilerin geçişine izin verilmiş olsaydı peşinden yenileri gelecek, belki de İsrail'i yerle bir etmeye yemin etmiş terör örgütü Hamas'a silah (ve hatta kim bilir, belki de terörist) getireceklerdi."
Mazel'in çizdiği resim gerçekleri yansıtmıyor. Olayın basitçe özeti şudur: İsrail, uluslararası sularda, sivil insanlara, Gazze'ye gıda, ilaç ve inşaat malzemesi taşıyan gemilere saldırıda bulunmuştur. Saldırıda 9 insan şehit olmuş, onlarcası yaralanmıştır. Bu bir sivil katliamdır. Bu katliamın meşru gerekçesi, insanların canlarını korumak üzere kullandıkları çatal-bıçak, kaşık ve sopa olamaz.
Ancak İsrailli bir diplomat, eğer katliamın gerekçesini buna dayandırıyorsa, bu, bugüne kadar İsrail'in Filistinlilere ve Araplara karşı işlediği cinayetleri hakkında bize bir mukayese yapma imkânını da verir. Hiç kuşkusuz Filistinliler, soba borusu tipi füzeleri İsrail tarafına atarlar. İsrail de sivil katliamlara girişir. Ocak 2009'da İsrail, Gazze'ye saldırıp üçte ikisi çocuk, kadın ve yaşlı insan olmak üzere 1.400 Filistinliyi öldürüp de yerleşim birimleri üzerine fosfor bombaları attığında tam da bu gerekçeyi öne sürmüştü. 2006'da Lübnan'a da saldırıp yine benzer bir katliamın altına imza atarken gerekçesi iki askerinin kaçırılmış olmasıydı.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT