1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İsrail'in beş adımlı etnik temizlik stratejisi
İsrail'in beş adımlı etnik temizlik stratejisi

İsrail'in beş adımlı etnik temizlik stratejisi

​​​​​​​İsrail, Filistinlileri kovmak ve 'Büyük İsrail'i gerçekleştirmek için uzun süredir devam eden Siyonist planı uyguluyor: basını sustur, öldür, aç bırak, yok et, diplomatik kılıf ara.

18 Nisan 2025 Cuma 03:10A+A-

Mohamad Elmasry'nin Middle East Eye’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

 

“Büyük İsrail” kavramı, Siyonizm'in ve İsrailli siyasi elitin temel hedeflerinden birini temsil etmektedir.

İsrail on yıllardır Arap nüfusun tarihi Filistin topraklarından kitlesel olarak nakledilmesi için çalışmaktadır.

İsrail'in mevcut liderliği ve İsrail toplumunun geniş kesimleri için Gazze savaşı çok önemli bir fırsat sundu: Filistinlileri Gazze'den sonsuza kadar çıkarma şansı.

Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana İsrail, Gazze'yi Filistinli nüfustan arındırma arzusunun sinyallerini verdi. Ancak savaşın büyük bölümünde İsrailli liderler etnik temizlik anlamına gelen bu planı açıkça ifade etmekten çekindi.

İsrail genel hedefini uygulamaya yaklaşırken, beş aşamalı kapsamlı bir program izleyen etnik temizliğe giden yola dikkat çekmek önemlidir.

İsrail, 1948 yılında modern zamanların en büyük etnik temizlik kampanyalarından birini gerçekleştirmiş bir devlettir. O zamandan bu yana, başta Batı Şeria olmak üzere, Filistin topraklarının büyük bölümüne el koyduğu, 200'den fazla yasadışı yerleşim ve karakol kurduğu ve yaklaşık 700.000 yasadışı İsrailli yerleşimciyi getirdiği daha yavaş hareket eden bir kampanya sürdürdü.

İsrail'in yasadışı yerleşim genişletme programı, rutin arazi müsaderesi, ev ve mahalle yıkımları ve zorunlu nüfus transferini içermektedir.

1. Adım - Medyanın susturulması

Filistinlileri topraklarından çıkarma konusunda onlarca yıllık deneyime sahip olan mevcut İsrail yönetimi, Gazze'yi insansızlaştırmanın ilk adımı olarak, eleştirel medya kapsamının mümkün olduğunca sınırlandırılması gerektiğini kabul etti. Bu amaçla ve savaşın başından itibaren İsrail Gazze'yi dış dünyadan kopardı.

Ekim 2023'te İsrail Gazze'nin sınırlarındaki geçişleri zorlaştırdı ve uluslararası gazetecilerin şeride girmesini yasakladı. Aynı ay ‘Agence France-Presse’ ve ‘Reuters'e’ Gazze'deki gazetecilerinin güvenliğini garanti edemeyeceğini bildirdi.

Kasım 2023'teki ateşkes müzakereleri sırasında İsrail'in en yakın müttefiki ve baş finansörü ABD'nin, çatışmalara geçici bir ara verilmesinin uluslararası medyanın Gazze'ye daha fazla erişimini sağlayabileceği yönündeki endişelerini dile getirdiği bildirildi. Bunun üzerine İsrail ve ABD, çatışmalara altı günlük bir ara verildiği sırada Gazze'nin sınırlarının kapalı kalmaya devam etmesini sağlamaya çalıştı.

İsrail sistematik olarak gazetecileri de hedef alıyor - Gazze'de bugüne kadar 200'den fazla gazeteci öldürüldü ki bu modern çatışmalarda bir dünya rekorudur.

İki hafta önce İsrail bir medya çadırını bombalayarak Filistinli gazeteci Ahmed Mansur'u diri diri yaktı. Mansur'un son anları cep telefonuyla çekilen üzücü görüntülere yansıdı.

İsrail ayrıca kendi sınırları içinde birçok medya kuruluşunu yasaklamış ve Al Jazeera'nin hem İsrail hem de Batı Şeria'daki ofislerini kapatmıştır.

2. Adım  - Nüfusun azaltılması

İsrail'in etnik temizlik planının ikinci adımı, çoğunlukla acımasız, büyük ölçekli hava bombardımanı yoluyla mümkün olduğunca çok sayıda Filistinlinin yok edilmesini içeriyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, 2023'ün sonlarındaki bir kabine toplantısında, nüfusu “en aza indirgeme” arzusundan bahsetti.

Bu amaçla İsrail, küçük yerleşim bölgesine ayrım gözetmeksizin binlerce bomba atarak on binlerce Filistinliyi -çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere- öldürdü.

İsrail sivil kayıplardan kaçınmaya çalışmamış, aksine bunu bir politika meselesi haline getirmiştir. Bunun belki de en tüyler ürpertici örneği, İsrail ordusunun tek bir Hamas komutanını hedef alırken “100'den fazla” sivili öldürmesine izin veren bir sistem olan 100:1 hedefleme oranıdır.

Çeşitli “ölüm bölgesi” politikaları, İsrail askerlerinin önce ateş edip sonra soru sormasını sağlıyor. İsrailli bir komutanın yakın zamanda askerlere söylediği gibi: “Karşılaştığınız herkes düşmandır. Eğer bir “silüet” görürseniz ateş açın, tehdidi etkisiz hale getirin ve ilerlemeye devam edin. Tereddüt etmeyin ve ikinci bir tahminde kesinlikle bulunmayın.”

Aralık 2023'te İsrail, beyaz bayrak sallamalarına rağmen “keyfi olarak sınırlandırılmış bir ölüm bölgesi’ne” giren kendi esirlerinden üçünü öldürdü. Filistinliler de bu bölgelerde rutin olarak vurulmaktadır.

İsrail'in Gazze nüfusunu azaltmaya çalıştığı tek yöntem bombalamalar ve silahlı saldırılar değildir. İsrail ayrıca zorla aç bırakma politikası da izlemektedir.

Emekli İsrailli General Giora Eiland, Ekim 2023 başlarında İsrail medyasına verdiği demeçte Gazze'de bir “insani kriz” oluşturmanın gerekli olduğunu söyledi. Daha sonra Eiland, Filistinlilere “teslim olma ya da açlıktan ölme” seçeneklerinin sunulacağı bir aç bırakma stratejisinin ana hatlarını çizen bir “Generaller Planı” yayınladı.

İsrail'in Eiland'ın talimatlarına uyduğu görülüyor. Savaş boyunca Gazze'ye gıda ve su girişini engelledi. Birleşmiş Milletler 2024 yazında kıtlığın baş gösterdiğini ve çok sayıda çocuğun yetersiz beslenmeden öldüğünü ilan etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Euro-Med Monitor ve B'Tselem -diğer hak gruplarının yanı sıra- İsrail'in Filistinlileri kasıtlı olarak aç bıraktığı sonucuna varmış, İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail'in “açlığı bir savaş silahı olarak” kullandığını belirtmiştir.

3. Adım  - Sağlık sisteminin yok edilmesi

İsrail'in etnik temizlik programının üçüncü adımı ikinci adımla örtüşmektedir. Burada İsrail, Gazze'nin sağlık sisteminin mümkün olduğunca büyük bir kısmını yok etmeye çalışmıştır. Bu, bombardımanlarda yaralanan binlerce kişinin acı çekmeye devam etmesini ve çoğu durumda yavaş yavaş ölmesini sağladı.

Bu çabanın bir parçası olarak İsrail sistematik olarak hastanelere saldırdı ve onları tahrip etti. Aralık 2024'te BM İnsan Hakları Ofisi, bu tür saldırıların Gazze'nin sağlık sistemini “Filistinlilerin sağlık ve tıbbi bakıma erişimi üzerinde felaket etkisine sebep olarak tamamen çökmenin eşiğine getirdiğini” belirtti.

Gazze hükümetinin medya ofisine göre İsrail ayrıca sağlık çalışanlarını da hedef alarak 1.000'den fazla doktor ve hemşireyi öldürdü, 300'den fazlasını da tutukladı ve işkence etti.

Aralık ayında İsrail Gazze'nin işleyen son hastanelerinden birinin müdürünü kaçırdı. Geçtiğimiz ay ise 15 sağlık görevlisi ve kurtarma çalışanını öldürerek ambulanslarıyla birlikte toplu bir mezara gömdü.

Daha da önemlisi, İsrail temel tıbbi malzemelerin girişini engellemek için sistematik bir şekilde çalıştı. CNN'in 2024 yılında yaptığı bir araştırma, İsrail'in “anestezi ve anestezi makineleri, oksijen tüpleri, vantilatörler, su filtreleme sistemlerinin” yanı sıra “kanser tedavisi için ilaçlar, doğum kitleri, koltuk değnekleri, jeneratörler ve röntgen makineleri” gibi malzemelerin girişini engellediğini ortaya koydu.

Anestezik eksikliği, çocuklar da dâhil olmak üzere pek çok Filistinlinin uzuvlarının anestezi yapılmadan kesilmesi anlamına geliyor. Jeneratörlere güç sağlamak için gereken yakıtın eksikliği, kuvözlerin arızalanmasına ve yeni doğan bebeklerin ölümüne yol açmıştır.

Yakın zamanda Gazze'de görev yapan Amerikalı Doktor Mark Perlmutter, cerrahların “sabun, antibiyotik ve röntgen olanakları olmadan” çalıştığını ve hastaların malzeme eksikliği nedeniyle rutin olarak öldüğünü belirtti.

Yine Gazze'de gönüllü olarak çalışan bir başka Amerikalı Doktor Samer Attar, İsrail bombardımanı sonrasında “vücudunun yarısından fazlasının derisi olmayan” küçük bir çocuğun yavaş yavaş öldüğünü anlattı. Doktorlar onu kurtaramamıştı. Attar, “Arkamıza yaslandık ve çaresizce onun ölümünü izledik” dedi.

İsrail'in stratejisi, dönemin Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın savaşın başlangıcında Gazze'ye yönelik “tam bir kuşatma” ilan ederek “elektrik, gıda ve yakıt olmayacağını” açıkladığı sözünü yerine getiriyor.

Bu aynı zamanda Eiland'ın İsrail Savunma Bakanlığına verdiği tavsiyelerle de örtüşüyor. Kasım 2023'te Yedioth Ahronoth'ta yayınlanan bir köşe yazısında Eiland, “şiddetli salgın hastalıkların” “zaferi [İsrail'e] yaklaştıracağını” öne sürdü - Bu görüş Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi üst düzey İsrailli yetkililer tarafından da destekleniyor.

4. Adım - Gazze'yi yaşanmaz hale getirmek

Birinci ila üçüncü adımlar tek başına bir cehennem manzarası oluşturmak için yeterlidir. Ancak dördüncü adım İsrail'in etnik temizlik çabasının en kritik bileşeni olabilir.

Burada İsrail, Gazze'yi Filistinlilerin kaçmaktan başka çarelerinin kalmayacağı şekilde yaşanmaz hale getirmeye çalışmaktadır.

Sistematik olarak evleri, okulları, üniversiteleri, barınakları ve yolları tahrip etti. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'ne göre ocak ayı itibariyle Gazze'deki konutların yüzde 90'ından fazlası tamamen ya da kısmen yıkılmıştı.

Trump'ın elçisi Steve Witkoff, ocak ayında Gazze'yi ziyaret ettikten sonra “neredeyse hiçbir şey kalmadığını” söyledi. Yeniden inşa planlarını “imkânsız” olarak nitelendirdi.

Kısa bir süre sonra Trump Gazze'den bir “yıkım alanı” olarak bahsetti.

Bu yorumlar tarafsız gözlemler değil, İsrail'in planının zımnen onaylanmasıydı. Mantık şu: Gazze artık çorak bir arazi olduğuna göre, “insani çözüm!” ise geride kalan sakinlerini bir başka yere yerleştirmektir.

5. Adım  - Diplomatik meşrulaştırma

İsrail beşinci adımın Gazze'nin tamamen etnik temizliğinde son aşama olmasını umuyor. Bu adım, bu hedefi ilerletmek için saldırgan siyasi manevralara ve lojistik koordinasyona odaklanıyor.

Ocak ayında Trump, Filistinlilerin Gazze'den kitlesel olarak sürülmesini önerdi - İsrail'in hemen onayladığı bir plan.

Ancak “Trump önerisi” denilen şey Trump ile ortaya çıkmadı. İsrail'in daha geniş “Büyük İsrail” vizyonunun ve uzun süredir devam eden etnik temizlik stratejisinin bir parçası olarak başladı.

Bunu bir “Trump planı” olarak damgalamak İsrail'i korumaya ve plana güvenilirlik kazandırmaya yardımcı oluyor.

Markalaşmanın ötesinde İsrail, Gazze'nin insansızlaştırılmasını kolaylaştırmak için bir birim kurdu, şeritteki toprakları ele geçirdiğini duyurdu ve Filistinlileri kabul etmeleri için Somali ve Güney Sudan dâhil üçüncü ülkelere lobi yaptı.

İsrail'in başarılı olup olmayacağı belirsizliğini koruyor. Tam bir etnik temizlik şimdilik olası görünmüyor.

Birçok Filistinli planı reddetti ve Arap Birliği kendi beş yıllık yeniden yapılanma girişimini önerdi.

Yine de kısa vadeli görünüm belirsiz - uzun vadeden hiç bahsetmiyorum bile.

Yok edilecek bir şey kalmadığında, hiçbir ülke sığınma teklif etmediğinde ve Filistinliler ayrılmayı reddettiğinde ne olacak?

Bunlar açık sorular.

İsrail'in planı nihayetinde başarısız olsa bile - ki uluslararası toplumun çoğu öyle olmasını umuyor - arkasında tehlikeli bir şey bırakmış olacak: etnik temizlik için bir 21. yüzyıl planı.

 

*Mohamad Elmasry, Doha Lisansüstü Çalışmalar Enstitüsü'nde Medya Çalışmaları Profesörüdür.

HABERE YORUM KAT