İsrail, sanık sandalyesinde!
İsrail askerî kuvvetlerinin, hâlen abluka altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazzelilere insanî yardım götürebilmek için yola çıkan Özgürlük Filosu'na savaş gemileri, denizaltıları, hücumbotları ve askerî helikopterleriyle saldırıp dokuz kardeşimizi şehit etmesinin üzerinden tam iki yıl geçti. İsrail kurulalı beri dünya kamuoyu tarafından ilk defa bu kadar izole edildi. Mavi Marmara'ya saldırdığında yaptıklarının yine ortaya çıkmayacağını, hasıraltı edileceğini sanıyordu ama olmadı. İsrail bu sefer 'suçüstü' yakalandı.
O günden bu yana resmî bir özür beyanında dahi bulunmayan İsrail'in en büyük korkusu da buydu; kötülüğünün tersi kanıtlamaz biçimde ortaya çıkması ve suçlu ilan edilmesi. Bugüne kadar işlediği pek çok zulüm, uluslar arası güçlerce normalleştirilen ve göz ardı edilen İsrail'in Mavi Marmara'da işlediği suç peşini bırakmayacak. Bunun göstergelerinden birisi Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyince saldırı sırasında işlenen suçların rapor edilmesi ve bu raporun Konseyce onaylanmasıydı. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC)'ne yapılan başvurudan da her an olumlu bir sonuç çıkabileceğini hatırlatalım. Ancak şüphesiz en önemli adımların başında, saldırının ikinci yıl dönümü arifesinde tamamlanan ve İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde İsrailli sorumlular hakkında açılan ceza davasıdır.
Savcı Ekinci'nin hazırladığı iddianamede İsrailli 4 komutan için 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesine ek olarak saldırı emrini verenler hakkında da toplam 8 bin 578 ile 18 bin 32'şer yıl arasında hapis cezaları isteniyor. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Aşkenazi ve İsrailli 3 komutan "firari sanık" olarak yer alıyor. Haklarında yakalama kararı bulunan dört sanık hakkında 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. İddianamenin sanıkları başta Genelkurmay Başkanı Aşkenazi olmak üzere Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin. İddianamede adı geçen bu dört üst düzey yetkili için Türkiye'nin Uluslararası Polis Teşkilatı (İnterpol) aracılığı ile yapacağı yakalama emri başvurusu da İsrail'i oldukça karıştıracağa benziyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un iddianame haberi İsrail'e ulaşınca "İşler tamamen rayından çıktı" şeklindeki açıklaması sadece bir başlangıç...
Ezcümle, İsrail sanık sandalyesine çağrılıyor. Mavi Marmara, dünya halklarının vicdanını temsil etmeye devam ediyor.
Lâkin bu tarihî iddianameyi geçersizleştirmek için de boş durulmayacağına eminim. Bu minvalde, daha önce yapılmaya çalışıldığı gibi, özgürlük filosunun en büyük organizatörlerinden İHH'ya gölge düşürme çabaları sahne alabilir. Çünkü Türkiye'de yaşarken öğrendiğimiz gerçeklerden birisi de 'taşeron'luğun sadece ticaret alanına giren bir kavram olmadığıdır.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT