1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İsrail öldürüyor, yalan söylüyor ve Batı medyası buna inanıyor
İsrail öldürüyor, yalan söylüyor ve Batı medyası buna inanıyor

İsrail öldürüyor, yalan söylüyor ve Batı medyası buna inanıyor

​​​​​​​Gazze'de 15 sağlık görevlisi ve kurtarma görevlisinin infaz edilmesi, Filistinlilerin insanlıktan çıkarılmasının ne kadar normalleştiğini gösteriyor.

07 Nisan 2025 Pazartesi 22:41A+A-

Ahmed Najar’ın al-Jazeera’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

 

Filistin Kızılay Derneği ve Sivil Savunma'nın on beş üyesi öldürüldü.

Savaşçı değillerdi. Militan değillerdi. Roket ya da silah taşıyan insanlar değillerdi. Onlar yardım görevlileriydi. İnsandılar. Bombalar düştüğünde yaralılara koşan sağlık görevlileriydiler. Başkalarının hayatlarını kurtarmak için kendi hayatlarını feda eden insanlardı.

23 Mart'ta Gazze'nin güneyindeki Refah'ta İsrail güçleri ambulans ve acil durum araçlarından oluşan bir konvoyu hedef aldı. Sekiz Kızılay personeli, Filistin Sivil Savunma'dan altı kişi ve bir Birleşmiş Milletler personeli katledildi. İsrail ordusu araçların üzerinde yazısız/amblemsiz olduğunu ve militan taşıdığından şüphelenildiğini iddia etti.

Ancak bu bir yalandı.

Öldürülen sağlık görevlilerinden biri olan Rıfat Rıdvan'ın telefonundan alınan görüntülerde yanıp sönen kırmızı ışıklar, amblemli araçlar ve görünürde silah olmadığı görülüyor. Sonra, İsrail'in yoğun ateşi. Rıfat'ın cesedi daha sonra 13 kişiyle birlikte bir toplu mezarda bulundu; cesetlerden bazıları infaz izleri taşıyordu: kafalarına ve göğüslerine kurşun sıkılmış ve elleri bağlanmıştı.

Yardım görevlisi olduklarını görmüş olmalılardı.

Yine de Batı medyasının büyük bir kısmı önce İsrail'in ağzından haber yaptı: “İsrail diyor ki...”, “IDF diyor ki...”, “askeri bir kaynak diyor ki...”. Özenle kaleme alınmış bu satırlar Kızılay'ın kan lekeli üniformalarından daha fazla ağırlık taşıyor. Kanıtlardan daha fazla. Gerçeklerden daha fazla.

Bu yeni bir şey değil. Bu münferit bir hata değil.

Sistem bu şekilde işliyor.

Filistinlilerin suçlu kabul edildiği bir sistem. Hastanelerin hastane olduklarını, okulların okul olduklarını ve çocukların canlı kalkan olmadıklarını kanıtlamak zorunda oldukları bir sistem. Varlığımızın bir tehdit olarak görüldüğü bir sistem - kimse bize yas tutmadan önce gerekçelendirilmesi, açıklanması, doğrulanması gereken bir tehdit.

İnsanlıktan çıkarma işte böyle bir şey.

Ben Gazze'de doğdum ve büyüdüm. Kızılay yeleğinin ne anlama geldiğini biliyorum. Hiçbir şey kalmadığında umut demektir. Birilerinin yardıma geldiği anlamına gelir - savaşmak, öldürmek için değil, kurtarmak için. Enkazın ve ölümün ortasında bile hayatın birileri için hala önemli olduğu anlamına gelir.

Ve bunu kaybetmenin ne demek olduğunu da biliyorum. Sağlık görevlilerinin öldürüldüğünü ve sonra da lekelendiğini görmek. Meslektaşları toplu mezarları kazarken dünyanın onların masumiyetini tartıştığını duymak. Hayat kurtarmaya çalışan insanların istatistiklere indirgenmesini, şüpheli olarak çerçevelenmesini ve sonra unutulmasını izlemek.

İnsanlıktan çıkarma sadece retorik bir sorun değildir. Sadece medya çerçevelemesi ya da siyasi dil değildir: Öldürür ve Siler. Tüm topluluklar yok edilirken dünyanın görmezden gelmesini sağlar.

Bize şunu söyler: Senin hayatın çokta önemli değil. Biz doğrulayana kadar kederin gerçek değildir. Biz onaylayana kadar ölümünüz trajik değildir.

Bu 15 sağlık görevlisi ve kurtarıcının ölümü işte bu yüzden çok önemli. Çünkü onların hikâyesi sadece bir vahşetle ilgili değil. Filistinliler her öldürüldüğünde devreye giren şüphe mekanizmasıyla ilgili. Ölenlerin yasını tutarken nasıl kendi adli yetkililerimiz, kendi hukuk ekibimiz, kendi halkla ilişkiler şirketimiz olması gerektiğiyle ilgili.

Bu yük başka hiç kimseye yüklenmiyor. Batılı gazeteciler öldürüldüğünde onurlandırılırlar. İsrailli siviller öldüğünde, isimleri ve yüzleri dünyanın dört bir yanındaki ekranları dolduruyor. Filistinliler öldüğünde, aileleri önce onların terörist olmadıklarını kanıtlamak zorundadır.

Masumiyetimiz kanıtlanana kadar her zaman suçluyuz.

Araştırma üstüne araştırma, Batı medyasının İsrailli kaynaklardan Filistinli kaynaklardan çok daha fazla alıntı yaptığını ve İsrail'in açıklamalarını aynı titizlikle sorgulamadığını ortaya koydu. Filistinli sesler sadece marjinalize edilmekle kalmıyor, aynı zamanda sıklıkla güvenilmez ya da duygusal olarak çerçeveleniyor - sanki keder gerçeği itibarsızlaştırıyormuş, sanki acı bizi mantıksızlaştırıyormuş gibi.

Bu medya modeli, silah satışından diplomatik dokunulmazlığa, uluslararası forumlardaki sessizlikten BM'deki vetolara kadar siyasi kararları besliyor ve yansıtıyor. Hepsi birbiriyle bağlantılı. Filistinliler tam anlamıyla insan olarak görülmediğinde, katilleri de tam anlamıyla sorumlu olarak görülmez.

Ve bunun duygusal bedeli çok büyüktür. Sadece yas tutmuyoruz; yasımızı savunuyoruz. Sadece ölülerimizi gömmekle kalmıyor, ölümlerinin tanınması için mücadele ediyoruz. Hiçbir toplumun katlanmaması gereken psikolojik bir baskıyla yaşıyoruz - dünyanın bizim ne olduğumuza karar verdiği kişi olmadığımızı kanıtlama baskısı.

Bu 15 sağlık görevlisi ve ilk müdahale ekibi birer kahramandı. Tehlikeye doğru koştular. İnsanlarına hizmet ettiler. Yaşamın sürekli kuşatma altında olduğu bir yerde bile yaşamın kutsallığına inandılar. Onların anısı kutsal olmalı.

Bunun yerine, onların hikâyesi başka bir savaş alanı haline geldi.

Dünyanın bize insan olduğumuzu kanıtlatmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Yalan söylediğimizi ve katillerimizin doğruyu söylediğini varsaymaktan vazgeçin. Filistinlilerin yasını tutmak için aziz olmalarını gerektiren bir anlatıyı kabul etmeyi bırakın.

Bu sağlık görevlileri inanılmayı hak ediyordu. Korunmayı hak ediyorlardı. Ve adaleti hak ediyorlar.

Ama hepsinden önemlisi, hepimiz gibi onlar da “insan olarak görülmeyi hak ediyorlardı.”

 

* Ahmed Najar, Filistinli bir siyasi analist ve oyun yazarıdır.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum
  • hakki varyemez / 08 Nisan 2025 03:09

    bati medyasi diye bir sey yok. az sayida majinal medya kanallari disinda hepsi siyonistlerin kontrolunde. sagci hristiyan zannedilen de solcu zannedilen de farkli degil.

    Yanıtla (0) (0)