“İsrail, Mescid-i Aksa’yı Bölmek İstiyor”
Kudüs’ün eski müftüsü, “Mescid-i Aksa’yı ilk önce zamansal olarak Müslümanlarla Yahudiler arasında bölmek istiyorlar. Daha sonra mekânsal olarak da bölüp burada ibadet etmeye başlamak niyetindeler.” dedi.
İşgalci İsrail, Mescid-i Aksa’nın avlusuna “camdan bir mekân” yapma girişimine resmen başlıyor. Mescid-i Aksa’ya yönelik bu girişim, 1994 yılında Hazreti İbrahim Camisi’nin bölünmesine yönelik süreçte sergilenen senaryoyu gündeme getiriyor.
Sistematik İşgaller
İşgalci İsrail’in, 1967’de işgal ettiği Batı Şeria’nın el-Halil kentindeki Hazreti İbrahim Camisi’ni Yahudilerle Müslümanlar arasında bölmesi, uzun aşamalı bir planın devreye sokulmasının ardından mümkün olmuştu.
İşgalci İsrail, bu planın ilk aşamasında Yahudilerin cami avlusundaki Hazreti İbrahim Mezarı’na yaptıkları ziyâretleri kontrollü bir şekilde yoğunlaştırmıştı. Her yıl giderek artan bu ziyâretler Müslümanlarla Yahudiler arasında zaman zaman çatışmalara ve şiddeti sürekli artan gerilimlere yol açmıştı.
Mescid-i Aksa İçin de Aynı Plan mı?
“Kontrollü gerilim” politikası ve yoğunluğu giderek artan ziyâretlerle Hazreti İbrahim Camisi’nin ikiye bölünmesinin zeminini oluşturan işgalci İsrail’in, aynı senaryoyu bu kez de Mescid-i Aksa için uygulamaya koyduğu ifade ediliyor.
Mescid-i Aksa özelinde izlenen gerilim siyâsetinin tüm aşamalarıyla Hazreti İbrahim Camisi’nin bölünmesine ilişkin süreçte uygulanan senaryoyla şaşırtıcı benzerliği de bu yöndeki iddialara güç kazandırıyor.
Tapınak İnşa Etmek İstiyorlar
İşgalci İsrail, Doğu Kudüs’ü 1967’de işgal ettiğinde, aşırı Yahudi grupların hedefinde Harem-i Şerif’te daha önce iki kez yıkıldığına inandıkları Yahudi Tapınağı’nı inşa etmek vardı. İşgalci İsrail, bu hayali gerçekleştirmek için tıpkı daha önce el-Halil’de Hazreti İbrahim Camisi örneğinde olduğu gibi fiilî bir durum yaratıp, bu ideale zemin hazırlamak istedi.
Ancak bu mümkün olmadı. Ürdün’e bağlı Mescid-i Aksa Vakfı, işgalin başladığı 1967’den 2000 yılına kadar Harem-i Şerif’in idâresinde tek söz sahibi oldu. Bu sürece kadar Müslüman olmayan turistlerin Harem-i Şerif’in avlusuna düzenledikleri ziyâretler Mescid-i Aksa Vakfı’nın kontrolünde gerçekleşti.
O yıl, işgalci İsrail’in eski başbakanı Ariel Şaron, yüzlerce korumasıyla Mescid-i Aksa’yı bastı ve İkinci İntifada patlak verdi. Mescid-i Aksa Vakfı, Şaron’un ziyâretine tepki olarak bu ziyâretleri yasakladı ve işgalci İsrail’in “ziyâretlerin yeniden başlaması” yönündeki taleplerini reddetti.
“Aksa’yı Bölmek İstiyorlar”
Filistin Yüksek İslâm Konseyi Başkanı ve Kudüs’ün eski müftüsü İkrime Sabri, işgalci İsrail’in nihai hedefinin Mescid-i Aksa üzerine kendilerinin tapınak olarak adlandırdıkları yapıyı inşa etmek olduğunu belirterek, “İlk önce Aksa’yı zamansal olarak Müslümanlarla Yahudiler arasında bölmek istiyorlar. Daha sonra mekânsal olarak da bölüp burada ibadet etmeye başlamak niyetindeler. Bunlarda başarılı olurlarsa Mescid-i Aksa üzerinde kendi tapınaklarını inşa edecekler.” diye konuştu.
“Endişe Ediyoruz”
İşgalci İsrail’in bölgedeki yerleşimlerini sıklaştırması ve Mescid-i Aksa çevresinde sık sık inşaatlara onay vermesi, Aksa’yı yıkım ile karşı karşıya bırakıyor.
Söz konusu kazılar nedeniyle Kudüs’ün güneyinde yer alan Vadi Hilme bölgesinde Filistinlilere ait yaklaşık 20 bin evin büyük tehlike altında olduğuna işâret eden Filistinli yetkililer “Devam eden kazı çalışmalarının ve tünellerin boyutunu bilmiyoruz. Mescid-i Aksa’nın yapay veya doğal bir yer sarsıntısıyla yıkılmasından endişe ediyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
Kaynak: Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT