İsmet ve Reşid’e Tokat, Gazi Paşa’ya Selam!
Resmi ideolojinin kültleştirdiği Atatürk’e selam durarak Atatürkçülerle mücadele edilemez. Milliyetçilik ideolojisi ve figürlerini milli sayarak sahiplenmenin bürokratik oligarşiye hayat vermek anlamına geleceği akıllardan hiç çıkarılmamalı.
KENAN ALPAY’ın yorumu:
Klasik ve klişe sağ-muhafazakâr reflekslerle siyasetin kat edebileceği bir mesafe var ama bu mesafe çok yavaş ve sınırlı olduğu gibi geri dönüş riski de çok yüksektir. Despotik karakterini sergilemek üzere devletin ideolojik ve örgütsel açıdan çok güçlü olduğu dönemlerde topluma nefes aldırmak gibi bir işlevi olsa da bu refleks ahlaki, siyasi ve ideolojik açıdan çok ciddi açmazları beraberinde getirmektedir.
‘Andımız’ törenlerine ilişkin yaşadığımız son tartışma, maalesef bu klişe söylem ve duruşun hala çok muteber ve yaygın olduğunu göstermedi mi? Nasıl diye soracak olursanız şu birkaç sorunun cevabını arayarak işe başlayabiliriz. Bürokratik oligarşinin siyasi ve ideolojik temelleri başında Mustafa Kemal’in yer aldığı Tek Parti döneminde atılıp ihtilalci uygulamalarla tahkim edilmedi mi? Toplumun İslami kimliğinden hayat tarzına, kılık kıyafetinden takvimine, alfabesine, eğitim öğretim anlayışına, tarih ve dil geleneğine değin bütün bir varlığını zorbaca uygulamalarla alt üst etmeye girişen Atatürkçülük ve Kemalizm değil miydi? İşte bu bağlamda Andımız söylemi ve pratiğini de bu despotik geleneğin bir parçası olarak değerlendirmekten başkaca seçenek bulunmuyor önümüzde.