İsmet Paşa’ya Haksızlık mı Yapılıyor?
1923 sonrası döneme dair eleştirilerde 1938 sonrasının esas alındığı görülür. Yani, bozulma, ‘İsmet Paşa’ya başlamıştır’ gibi zımnî bir iddia çıkar karşımıza.. Önceki 15 senelik dönem ise, bir ‘koruma kanunu’ zırhı içindedir. Haliyle de, o dönem anlaşılamaz ve ‘kişi kutsaması’ çıkar ortaya..
*
1950 öncesi ve sonrasında İstanbul Vali ve Belediye Başkanlığı’nda bulunan meşhur ‘Minik Vali’, psikiatri prof.’u Fahreddin Kerim Gökay, 1960 Askerî Darbesi’nden sonra Yassıada’da da yargılandığı için, ömrünün son demlerinde bir tv proğramında, siyasetten söz açılınca, ‘Ben Meşrutiyet yıllarında, 6-7 yaşındayken.. Bizim evde babam ve dostları toplanır, siyasî konuları konuşurlardı. Ama, bize, ‘Evimize gelen- gidenler hakkında konuşmak yok..’ diye, ‘Sus!’ işareti yaparlardı. 75 yıl geçtikten sonra, ben yine aynı işareti yapıyorum.’ demişti.
F. K. Gökay’ın ölümü üzerinden de bir 30 yıl daha geçti ve Türkiye’de hâlâ da, 1938 öncesi sözkonusu olunca aynı işaret yapılıyor. Çünkü, zihinler o konuda kelepçeli..
*
Başkan Erdoğan, McKinsey konusuna, ‘Biz bize yeteriz..’ diye son noktayı koydu ve olması gerekeni yaptı. Çünkü, hele de kökü dışardaki kuruluşların en mâsumu bile, fizikteki bileşik kaplar misali, dünyadaki globalleşmenin ana gövdesiyle organik bir birlik halindedir.
Ama, Erdoğan’ın bu olumlu kararına rağmen, ana muhalefet cephesi, onu, ‘ülkeyi yabancı odaklara teslim etti..’ gibi eleştirilerle vurmaya çalışınca, o da, elinde USA bayrağı tutan İsmet Paşa fotoğrafıyla cevap verdi, onlara..
O zaman da, ‘O Lozan Kahramanı’na saldırılır mı? Türkiye’nin o günlerde içinde bulunduğu kritik durum gereği, o görüntünün anlayışla karşılanması gerekir.’ vs. savunma iddiaları sökün etti. İsmet Paşa’nın nasıl bir ‘Lozan kahramanı’ olduğu ise, Lozan’da delege olarak bulunan ve Paşa’nın da yakın dostu Ali Nâci (Karacan) bey’in hâtıratından okunabilir; ibretliktir.
*
Sovyet Rusya, 1945’de Türkiye’yi açıkça tehdit edip, Boğazlar’la Kars - Ardahan üzerinde talepte bulunduğunda, Paşa da Amerika’ya yaklaşmış; Amerika da, fırsatı kaçırmayıp, 2. Dünya Savaşı’nın ünlü savaş gemisi Missouri’yi İstanbul’a yollamış ve Missouri Zırhlısı’ nın geldiği gün, resmî tatil ilan edilmiş, yüzbinler İstanbul’da ellerinde iki ülkenin bayraklarıyla, sevinç gösterileri yapmışlardı.
O şartları hatırlayan bazıları da CHP gibi İsmet Paşa’ya haksızlık yapıldığı iddiasındalar. Ama, içinde bulunulan şartlar ölçü alındığında, tarihte hiç kimse suçlanamaz.
Herhalde, İsmet Paşa’nın şanssızlığı, onun hakkında da bir ‘koruma kanunu’nun olmamasında.. Hattâ, 1937’deki Dersim Gailesi’nin suçu bile, İnönü’nün üzerine yıkıldı. O, ‘günah keçisi’; övgü ve başarılar ise, kanunla korunana.. O kanun olmasa, kimbilir neler çıkar. Hattâ, ilk Şef’in, İngiltere sefiri Sir Percy Loren’le poker oynanışına dair, yakın çevreden Yakub Kadri’nin hâtıratı bile ibretliktir.
Tarih, birilerini övmek veya yermek için değildir.
*
NOT: 1- Amerikan başkanı Trump’a göre ‘harika bir Hristiyan (Evanjeliklerin deyimiyle, pastör)’ olan ve İzmir’de 22 aydır tutuklu yargılanan Andrew Brunson’ın dünkü yargılanmasının sonucu, bu yazı yazılırken henüz belli olmamıştı. Son anda belli oldu, serbest bırakıldı.
Evvelki gün, İnkılâb Yayınları’nın sorumlusu Hasan Güneş beyle sohbette söz bu konuya gelince ‘fakir’, ‘Bu kişi hakkında şu ana kadar iddianâmede, terör örgütü üyeliği değil de, örgüt adına suç işlemek ve devlet sırlarını temin etmeye çalışmak suçlaması sözkonusu.. Bunun da cezası, 3-5 yıl olur. Tutukluluk süresi gözönünde bulundurularak tahliye edilebilir. Erdoğan’ın mahkemeye telkınde bulunması sözkonusu olamaz’ demişti.
2-Bu akşam ve yarın, İHH’nın bir programına katılmak için Aksaray ilinde olacağım, inşaallah..
*
Star
YAZIYA YORUM KAT