İsmail Raci Faruki ve “Tevhid” İsimli Eseri (Röportaj)
İsmail Raci Faruki’nin “Tevhid” isimli eserini yeniden çevirip yayınlayan Mahya Yayıncılık editörü Sebahattin İhvan ile Faruki ve “Tevhid” kitabına dair konuştuk.
Haksöz-Haber: Tevhid kitabının öneminden bahsedebilir misiniz?
Sebahattin İhvan:Bugün Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz durumun vahameti ortadır. İslam ümmeti bölünmüş ve parçalanmış, cehalet, nefret ve her türlü ahlaksızlıkla kuşatılmış, ümmetin mensupları birbirleriyle anlaşmaktan, kendilerini düşmanlarına karşı korumaktan, evrensel değerleri ve hakları savunmaktan aciz düşmüşler ve birçok yönden bağımlı hale gelmişlerdir.
Vahdete, birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulan böyle zamanlarda ümmetin bu badireyi atlatabilmesi, temel fonksiyonlarını icra edebilmesi, zulmün karanlığında inleyen çaresizlerin feryatlarına kulak verip, dertlerine derman olabilmesi için İslam’a, kendi asli kimliğine dönmesi zaruridir.
İslam’ın özü ise “tevhid”dir. Dolayısıyla bu alanda yapılmış ve yapılacak olan çalışmalar bizler için elbette önemlidir. Tevhid Allah’ı bir, mutlak ve aşkın, her şeyin yaratıcısı, sahibi, ilahı ve rabbi olarak tasdik etme eylemidir. Faruki’nin ifadesiyle; İslam’ın bütün çeşitliliği, zenginliği ve tarihi, kültürü ve öğretisi, hikmeti ve medeniyeti, cümlelerin en kısasında, “La ilahe illallah”ta yoğunlaştırılıp özetlenmiştir.
Yakın tarihimizde bu konuya yoğunlaşan az sayıdaki çalışmaya örnek olarak Muhammed İkbal’in İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası, Seyyid Kutub’un İslam Düşüncesi isimli eserlerini verebiliriz. Hem Batı’yı hem de Doğu’yu çok iyi bilen, fakat Doğulu ya da Batılı olmayı değil, evrenselliği esas alan bu düşünürler zincirine eklenen son halkalardan biri olarak kabul edebileceğimiz İsmail Raci Faruki’nin Tevhid kitabı ise başlı başına bu konuya odaklanmakta, tevhidin düşünce ve hayata dair yansımalarını diğer din ve felsefelerle de kıyaslayarak ele almaktadır. Faruki bu çalışmasında önceki büyük ıslahatçıların fikri kavrayışlarını güncellemeye ve İslam’ın gerçeklik vizyonunu ortaya çıkarmaya çalışmış, bu vizyonun çeşitli düşünce ve faaliyet alanlarında ıslahatçı programlara kendi karakterini verebilmesi için İslam’ın bu alanlara uygunluğunu analiz ederek ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Tarih, bilgi, metafizik, ahlâk, toplumsal düzen, ümmet, aile, siyasal düzen, ekonomik düzen, dünya düzeni ve estetik olarak ele aldığı bu alanların her birinde “tevhid”in yansımalarına dikkat çekmiş, tevhidi bilince sahip Müslümanın bütün bu alanları nasıl düzenlemesi gerektiğini ortaya koymaya çalışmıştır. “İslam Kültür Atlası”, “Bilginin İslamileştirilmesi” ve “Niçin İslam?” isimli kitapları, onun baş yapıtı olarak nitelendirebileceğimiz Tevhid’inin alt başlıklarının bir açılımı gibidir. Tevhid, zengin ve yoğun içeriğine rağmen, dil ve üslup açısından akademisyen olsun veya olmasın hemen herkese hitap edebilen bir özelliğe sahiptir.
Bu vesileyle Faruki’nin bu değerli eserini ilk kez Türkçesini yayınlayarak bizlerle buluşturan ve geçtiğimiz yıl Allah’ın rahmetine kavuşan İnsan Yayınları kurucularından İlhan Akıncı’yı da hayırla anıyoruz.
Haksöz-Haber: Niçin bu kitabı tekrar yayına hazırladınız?
Sebahattin İhvan: Bildiğiniz gibi Mahya Yayıncılık olarak merhum Faruki’nin 2013 yılında “Niçin İslam?” kitabını yayınlamıştık. Okuyucunun ilgi ve beğenisini kazanan bu kitap kısa sürede 4. baskısını yaptı. 2015’te yayınladığımız Hıristiyan Ahlakı isimli eseri de ilgili okuyucuların takdiriyle karşılandı. Tevhid ise Türkiye’de okunan, önem ve değeri iyi bilinen bir kitap olarak zaten gündemimizdeydi ve dili açısından güncellenmesi yönünde bir talep söz konusuydu. Netice itibariyle, şubat ayında Tevhid’i yeni çevirisiyle yayınlamak nasip oldu.
Kuşkusuz Faruki’nin bu çalışmasını yayınlamamızın en önemli sebebi, İslam ümmetinin yukarıda hülasa ettiğimiz kuşatılmışlık haline ilişkin bir açılım imkanı oluşturulmasına katkı sunmaktır. Zira Müslümanlar olarak karşı karşıya bulunduğumuz sorunların ana sebeplerinden birisi emperyalist küresel siyaset iken, bir diğer sebep de bizim sömürülebilir olma halimizdir. Eğer sömürülebilir bir halde olmasaydık, Batı siyaseti bizi kuşatamazdı. Bu önermeden hareketle ifade edersek, yapmamız gereken çözümlemelerin bir veçhesi Batı siyasetini, diğer veçhesi de kendi halimizi anlamak olmalıdır. Dolayısıyla, “biz niçin ve neden bu durumdayız?” sorusunu sorduğumuz zaman itikadi, ahlaki, toplumsal ve siyasi durumumuza ayna tutacak bütüncül bir bakış acısına ihtiyacımız olduğunu göreceğiz. Faruki’nin Tevhid kitabını, parçacı yaklaşımların doğuracağı tefrikaları, zihin konforlarını ve tahrifleri aşmaya imkan sunan bir çağrı olarak değerlendiriyoruz. Kısacası, Tevhid kitabını yayınlamakla kendi vakıamızı bütünlüklü kavramaya yönelik gündem oluşturmaya bir katkımız olsun istiyoruz.
Haksöz-Haber: Merhum Faruki'nin kitabı entelektüel ve felsefi boyutu yoğun olan bir kitap. Kitabın çeviri ve yayına hazırlanması sürecinden bahsedebilir misiniz?
Sebahattin İhvan: Her iş veya görev, kendisine göre bir ciddiyet ve sorumluluk gerektirir. Çeviri yapmanın sorumluluğu ve bu sorumluluğun gerektirdiği ciddiyetin büyüklüğü ise herkesin malumudur. İstikrarsız ve gelişmemiş dillerde çeviri ciddi güçlükler içerir. Çevirmenin orijinal dilde ve kendi dilindeki yeterliliği, ilgili konuya ve kültüre vukufiyeti ve daha birçok husus çeviri konusunun ne kadar önemli olduğunu ifade eder.
Çevirisi yapılacak kitap, Tevhid gibi konusu itibariyle dünyayı ve ahireti, yaratanı ve yaratılanı, kısacası insan, evren ve Allah arasındaki ilişkiyi gündemine almışsa ve bu kitabı kaleme alan, İsmail Raci Faruki gibi Doğu’da da, Batı’da yaşamış ve her iki kültüre de aşina olmakla birlikte. İslam’a aidiyetinden ve duyarlılığından ödün vermeyen akademik yeterliliğe sahip biriyse, yapılacak çeviri daha da önem taşır.
Bu farkındalıkla; Tevhid’in yeniden çevirisini, Din Sosyolojisi Profesörü Ejder Okumuş yaptı. Çeviri, gerek çevirmen gerek yayınevi tarafından konuyla ilgilenen uzman veya gönüllü okuyuculara incelenmek üzere gönderildi. Çeviri üzerine getirilen öneri ve eleştiriler, “Şehit Faruki’nin bu değerli eseri için üzerimize düşeni yapmak bir borçtur” diyerek sorumluluğu omuzlayan Prof. Mahmut Kaya’nın gönüllü yönetiminde değerlendirilerek yayına hazırlandı. Anlaşılmasında güçlük bulunan bazı pasajlar, yeniden çevrilerek, zaman zaman Arapça çevirisiyle de kıyaslanarak gözden geçirildi. Çeviri, gerek çevirmenimizin özverili çabaları gerek Sayın Mahmut Kaya’nın değerli katkılarıyla son halini aldı. Takdir, elbette okuyucunundur.
HABERE YORUM KAT