İslami Kuruluşlardan Füze Kalkanı Açıklaması
Hikümetin İsrail'e yönelik yaptırım kararlarıyla NATO Füze Kalkanı tutumu İslami kuruluşlar tarafından ortak bir basın açıklamasıyla değerlendirildi.
BM Mavi Marmara Raporu ardından Hükümetin İsrail’e yönelik yaptırım kararları ve NATO Füze Kalkanının Türkiye’de kurulacak olmasıyla ilgili ortak basın toplantısı düzenleyen İslami kimlikli bazı kuruluşlar yaptıkları açıklamada Siyonist katillerden hesap sormayı desteklediklerini; ancak NATO ve Füze Kalkanını protesto ettiklerini açıkladılar.
Akabe Vakfı, Anadolu Platformu, Araştırma ve Kültür Vakfı, Fatih Akıncıları Derneği, Hikmet Vakfı, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlumder, Medeniyet Derneği ve Özgür-Der temsilcilerinin katıldığı Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’ndeki basın toplantısında mezkûr kuruluşlar adına ortak bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı Anadolu Platformu’ndan Ahmet Çamurluoğlu okudu. Açıklamada "İslami kimlik sahibi kuruluşlar olarak Hükümetin veya uluslararası kuruluşların zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alan bütün davranışlarını desteklediğimiz gibi zalimlerin zulümlerini arttıracak her adımın da karşısında olduğumuzu tekraren ifade ediyoruz." denildi.
Aşağıda tam metnini yayınladığımız açıklamanın ardından bazı kuruluş temsilcileri kısaca görüşlerini bildirdiler ve basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.
Mazlumder adına konuşan Demet Tezcan, Palmer Raporu’nun her anlamda hukuki bir rapor olmaktan uzak olduğunu belirtti. İHH’nın bir terör örgütü olarak lanse edildiği raporu kıyasıya eleştiren Tezcan, iç hukuk yolları müsait olmasına rağmen hükümetin İsrail’in yargılanmasına yol açacak somut bir adım atmamasını eleştirdi. Hükümetin yeni açıkladığı yaptırım kararlarını ise geç de olsa olumlu bir adım olarak niteleyen Tezcan, füze kalkanının Türkiye’de kurulacak olmasını ise eleştirdi.
Fatih Akıncıları adına konuşan Mehmet Şahin, NATO’yu sadece füze kalkanıyla değil tüm üsleriyle birlikte Türkiye’de istemediklerini belirtti. Emperyalizmin hiçbir hayrının olmayacağının altını çizen Şahin, İslam coğrafyasında kan akıtmakla meşhur emperyal devletlerle hiçbir işbirliği içerisine girilmemesi gerektiğini ve Müslümanların kendş geleceklerini ancak kendilerinin tayin edebileceğini söyledi. Bir soru üzerine de Beşiktaş-Maccabi Tel Aviv maçının iptal edilmemesini eleştiren Şahin, Müslümanlar olarak bu maçın Türkiye’de oynanacak olmasına sessiz kalmayacaklarını söyledi.
Özgür-Der adına konuşan Kenan Alpay, hükümetin İsrail’e yönelik son yaptırım kararlarının İsrail ile ilişkilerde çıkar ve menfaati değil, ahlaki ve insaniliği gözettiğini gösterdiğini; bu anlamda yetersiz olmakla birlikte sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi. İsrail ile sadece askeri-diplomatik değil, kültürel-ekonomik her anlamda ilişkilerin kesilmesi gerektiğini söyleyen Alpay, NATO Füze Kalkanı konusunda ise hükümetin ahlaki-insaniliği değil, çıkar ve menfaati gözettiğini belirtti. Müslüman halkların aleyhinde olan, emperyalizmle bağı güçlendiren hiçbir gelişmeyi onaylamayacaklarını ifade eden Alpay, NATO Füze Kalkanı konusundaki tutumu nedeniyle hükümeti kınadı.
HAKSÖZ-HABER
ORTAK BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
SİYONİST KATİLLERDEN HESAP SORMAYA EVET
NATO’YA VE FÜZE KALKANI’NA HAYIR!
9 Eylül 2011
Filistin topraklarını işgal etmeye başladığı günden bu yana zulümlerine aralıksız devam eden Siyonist İsrail çetesi bu güne kadar uluslar arası kamuoyunda tepki görmek bir tarafa ciddi destekler aldı. Yıllarca yaptığı zulümler, katliamlar varlığını koruma hakkı adına mazur ve mecbur görüldü. İsrail Filistin topraklarındaki bu pervasız ve zalimane tutumunu en şiddetlisiyle Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı abluka ile günümüzde de devam ettiriyor. İsrail, sadece insani yardım götürme maksadı ile yola çıkan ve tüm insanlığın vicdanını taşıyan Mavi Marmara Gemisi’ne uluslar arası sularda vahşice bir saldırı düzenleyerek 9 kardeşimizi şehid etti, onlarcasını yaraladı.
Siyonist İsrail in yaptığı bu hunhar saldırıya dünya kamuoyunda gereken tepki verilmedi. Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere Batılı devletler İsrail’in uyguladığı zalimane politikalara göz yummaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin işgal ve katliamlardan sorumlu İsrail çetesine yaptırım uygulama kararını sonuna kadar destekliyoruz. Hükümetten kamuoyuna deklare ettiği beş maddelik yaptırım kararını, özellikle saldırı emrini veren ve icra eden İsrailli yetkililer hakkında Türkiye mahkemelerinde hukuki süreci ciddiyetle işletmesini ve devamında da gereken adımların atılmasını istiyoruz. Gazze’ye uygulanan ambargonun sona erdirilmesi talebi İsrail’in zulümlerine tamamen engel olmasa bile bu güne kadar ilk defa bölgede bir devletin İsrail’e “Artık Yeter” itirazını yükseltmesi anlamına gelmektedir.
Bu güne kadar İsrail ile ilişkilerin bozulmaması için her türlü zulme göz yuman edilgen ve işbirlikçi dış politikanın terk edilmeye başlanması sevindiricidir. AK Parti hükümetinin ABD-İsrail ekseninin terk edilmesi yolunda ciddi adımlar atarak İsrail devletinin zulümlerine karşı durması takdir edilecek ve desteklenecek bir siyasettir. Hükümetin Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması şartını koşması Türkiye için geçmişte İsrail’le stratejik işbirliği adına duyarsız kaldığı Filistin meselesine olması gereken tepkiyi göstermesi açısından önem arz etmektedir. Türkiye’deki İslami duyarlılıkları temsil eden kuruluşlar olarak despot İsrail rejimine karşı olumlu ancak derinleştirilmesi gerektiğine inandığımız yaptırımların takipçisi olacağız.
Hazırladığı Mavi Marmara Raporu ise Birleşmiş Milletler teşkilatının gerçek yüzünü ve misyonunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Birleşmiş Milletler teşkilatı emperyal devletlerin çıkarları söz konusu olduğunda hep ikiyüzlü bir politika izliyor. Bunun en bariz örneklerinden birsi de Mavi Marmara Raporu’dur. İnsanlık vicdanının ayaklar altına alınarak ambargo altında ölüme mahkum edilen Gazze’ye sadece insani yardım taşıyan sivil bir gemiye uluslar arası sularda en modern silahlarla saldırmak Birleşmiş Milletler Teşkilatının gözünde ciddi bir insan hakkı ihlalli olarak değerlendirilmiyor.
İkinci Dünya Savaşı galiplerinin güdümündeki Birleşmiş Milletler Teşkilatı, hazırladığı Mavi Marmara raporu ile dünya barışı ve insan haklarının korunması konusunda gereken adalet mekanizmasını işletemeyerek tükenmişliğini ilan etmiştir. Bu olay ve rapor vesilesiyle Dünya’nın hiçbir ciddi meselesini çözme kabiliyeti olmayan BM yapısının değiştirilmesi ihtiyacını bir kez daha vurgulamak isteriz. Dünyanın dört bir yanındaki insanlara insani yardım ulaştırmaktan başka gayesi olmayan İHH’yı şaibeli bir kuruluş olarak değerlendirip sanki bir terör örgütüymüş gibi göstermesi Birleşmiş Milletler Teşkilatının ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Mavi Marmara Gemisi Siyonist İsrail devletinin zulmünü deşifre ettiği için Birleşmiş Milletler Teşkilatı İHH’yı yıpratmaya çalışmaktadır. İHH gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yaptığı insani yardım ve eğitim faaliyetleri ile halk nezdinde büyük teveccüh kazanmış bir kuruluşudur. BM’nin Siyonist katillerin bakış açısıyla yaptığı İHH değerlendirmesini asla kabul etmiyoruz.
İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik tüm gündemi işgal ederken Türkiye ne yazık ki NATO’nun Füze Kalkanı projesine imza attı. Türkiye’ye kurulacak füze kalkanı emperyal devletlerin İslam coğrafyasını kuşatma operasyonunun bir parçasıdır. Bu anlamda Türkiye’ye NATO çatısı altında taşeronluk yaptırılmak istenmektedir. Soğuk savaşın sona ermesiyle NATO, yeni düşman tanımlamasında birinci sıraya İslam’ı koydu. NATO yeni misyonu ile Müslüman halkların emperyalizmin ve yerli despotların tasallutundan kurtulmasını askeri olarak engel olmak istiyor.
Türkiye’nin soğuk savaş öncesi Sovyet Rusya’ya karşı bir tampon görevi gördüğü gibi günümüzde de kurulacak olan Füze Kalkanı ile İslam coğrafyası için ileri karakol görevi üstlenmesi asla kabul edilemez. Kurucu felsefesi İslam’ı hedef tahtasına koyan NATO örgütlenmesinin içinde halkı Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin bulunması ve bu yapılanmanın menfur amaçlarına hizmet etmesi asla tasvip edilemez. Bu sebeple Hükümetin Gazze konusundaki gösterdiği duyarlılığı NATO’nun füze kalkanı projesine ev sahipliği yaparak gösterememiş olmasını kınıyor ve protesto ediyoruz.
İslami kimlik sahibi kuruluşlar olarak Hükümetin veya uluslar arası kuruluşların zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alan bütün davranışlarını desteklediğimiz gibi zalimlerin zulümlerini arttıracak her adımın da karşısında olduğumuzu tekraren ifade ediyoruz.
AKABE VAKFI * ANADOLU PLATFORMU * ARAŞTIRMA ve KÜLTÜR VAKFI * FATİH AKINCILARI DERNEĞİ * HİKMET VAKFI * İ.H.H. * İNSAN VE MEDENİYET HAREKETİ * MAZLUMDER * MEDENİYET DERNEĞİ * ÖZGÜR-DER
HABERE YORUM KAT