"Kürtlük" Kudüs'e karşı olmayı, zulme alkış tutmayı mı gerektiriyor?
Kürt mahallesinde özellikle HDP/PKK’nin katı materyalist düşüncesine bir itiraz ve alternatif olarak ama özünde ırkı, etnisiteyi merkeze alan milliyetçi bir yaklaşımı, referans olarak da Molla Mustafa Barzani ve Güney Kürdistan tecrübesini öneren kimi kişi ve çevrelerin gündemde tuttuğu İslami-Kürdstani yaklaşım; teorik çerçevesi itibariyle kulağa hoş gelen, belli oranda rasyonellik içeren ve piyasada alıcı da bulan bir yaklaşımdır.
Dönemsel olarak bazı ideolojilerin revaçta olduğu zamanlarda İslam Sosyalizmi, İslam Demokrasisi, İslami Feminizm gibi sentez çabaları eş zamanlı olarak gündeme gelmiştir. Türk İslam Ülküsü ve bu bağlamda değerlendirilen düşünce ve sloganlar da bu kapsamdadır.
Molla Mustafa Barzani’nin Güney Kürdistan tecrübesi esasında Türk modernleşmesiyle ilginç benzerliklere sahiptir. İkisi de gelişmenin önünde bir engel olarak dini görür ve ondan kurtulmaya çalışır, ümmet fikrine şiddetle karşı çıkar, batı hayranıdır vs. Aradaki tek fark biri diğerini 70 yıl geriden takip ediyor.
Dini alana ait ve kutsal bağlamları olan kavramların, hangi süslü cümlelerle üretilirse üretilsin dünyevi alana ait ideolojilerle sentez edilmesi, netice itibariyle eklektik bir düşünce ortaya çıkarır. Zira, din aşkın bir sistemdir, ideoloji ise beşeri bir üründür ve içkindir. Bu bakımdan din ve ideoloji aynı kategoride yer al(a)mazlar.
Kürt milliyetçiliği ile Türk milliyetçiliği arasındaki benzerlikler ve ortak noktalar saymakla bitmez. ‘Kürt modernleşmesi’ başlığı altında incelenmesi gereken bir tecrübenin ‘İslami-Kürdistani’ şeklinde ve katı materyalist anlayışa bir alternatif olarak servis edilmesi sonucu değiştirmiyor çünkü takip edilen yol ve kullanılan araçlar işin doğası gereği aynı adrese götürür.
Çarpıcı ve aktüel bir örnek olması bakımından; Filistinli kardeşlerimizin maruz kaldığı zulüm karşısında sergilenen tavır ve gösterilen refleksler her iki mahallede de aynıdır. Ne ki, biri “Araplar bizi arkadan vurdu” diyor, diğeri “Filistinliler Enfal operasyonlarına destek verdi” diyor. Arapların bizi arkadan vurmadığını, Filistinlilerin de Enfal operasyonlarına destek vermediğini ispatlamaya çalışmanın bir faydası da olmuyor, çünkü bu mantık örgüsü zaten bu şekilde işliyor. İnsanların mantık örgüsü tıpkı bir prizmaya benzer. Tüm olup bitenler bu prizmadan süzülüp aynı noktaya düşüyor. Bu da zaten mevcut algı ve kanaatleri pekiştirmekten başka da bir işe yaramıyor.
Milliyetçiliğin tüm çeşitleri zararlıdır. Ezen/ezilen ulus milliyetçiliği demagojiden ibarettir. Kürt miliyetçilerinin Kürt toplumu üzerinde oluşturduğu en büyük tahribat ahlaki ve toplumsal değerler alanında olmuştur. Bu süreçleri biz zaten Cumhuriyet tarihi boyunca Türk milliyetçileri eliyle yeterince tecrübe etmiştik. Esasında bunlar bu misyonları sebebiyle Batı’dan sempati ve değer görüyorlar.
Kürt milliyetçilerinin Filistin meselesinde takındıkları hasmane tutumun devletsiz olmayla da bir ilgisi yok. Çünkü muadili Türk milliyetçileri devletli oldukları halde kafa aynı olduğu için aynı hasmane tutuma sahipler. Bu kafa sahiplerinin sanatçısından siyasetçisine, tarihçisinden tavernacısına hepsi aynıdır.
İslami-Kürdistani yaklaşım sahiplerinin Kürdistaniliğine bir şey demem ama azıcık İslamilikleri varsa İslam peygamberi Hz. Muhammed as. “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet ona gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Ona da gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin ki bu imanın en zayıf derecesidir” diye buyurmuş. (Müslim, Tirmizî, Nesâî)
Hiç kimse elinize silah alın, gidin Filistin’de savaşın, dememiş. İsrail’in bunca vahşetine tepki göstermek bir yana “oh olsun” demek için insanlıktan çıkmak gerekiyor. Siz insanlıktan çıkmışsınız.
YAZIYA YORUM KAT