1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. İslami Harekette Mücadele ve Muhasebe
İslami Harekette Mücadele ve Muhasebe

İslami Harekette Mücadele ve Muhasebe

Bingöl Bilgi ve Düşünce Derneğinde devam eden İslami Düşünce Seminerleri dizisinde bu hafta Özgür-Der genel başkanı ve Haksöz Dergisi yazarı Rıdvan KAYA konuk edildi.

10 Haziran 2012 Pazar 15:33A+A-

Bilgi ve Düşünce Derneği konferans salonunda yapılan “Mücadele ve Muhasebe” konulu seminerin sunumda Rıdvan KAYA şu konulara değindi.

İslami hareket ve şahitlik sorumluluğumuz: Sürekli bir değişim ve gelişim halinde olan bu dünyada iyi veya kötü her gün bir yenilikle karşılaşıyoruz. Biz Müslümanlar olarak üzerimize düşen bu değişimi iyi irdelemek ve bulunmamız gereken yeri doğru tespit etmek yani Allah’ın ve Kuran’ın bize bildirdiği tarafta bulunmak zorundayız. Zira Kuran’ın ifadesi ile değişim, zulümattan nura olabileceği gibi, nurdan zulümata, yani aydınlıktan karanlığa geçişide ifade edebilir. Bu yüzden hayırlı olan bir değişim diyenlerden olmalı ve bu bönde, Rabbimizin istediği yönde değişimin taşıyıcıları olmalıyız.

Değişimi hayırlı yöne çekme sorumluluğunu yüklenirken bazı zorluklarla karşılaşıyoruz. Bunlardan bazıları, nefsimizden kaynaklanan eksiklikler, Müslümanların içyapısından kaynaklanan eksiklikler ve birde içinde yaşadığımız sistemin yaygın ve kurumsallaşmış olumsuzluklarıyla, engellemeleri ile ifsadı yaygınlaştırıcı çabalarıyla yüz yüze geliyoruz.  Kuşatıcı bir yapıya sahip olan sistem evde, işte, sokakta, okulda kısacası hayatın her alanına müdahale ederek resmen cahili ideolojiyi dayatıyor. Bunun sonucu olarak insanlar bilerek veya bilmeyerek bu bataklığa saplanıyor ve ticaretinden tutun ibadetlerine kadar her alanda cahili anlayışın kirini, izini üzerlerinde taşıyorlar.

İşte Müslümanlar olarak, Rabbimizin bizlere hidayet kaynağı olarak bahşettiği İslam nimetinin Kuran nimetinin bir gereği olarak bu cahili işleyişi reddetmek ve onu dönüştürmek durumundayız. Bu ifsadı reddediş hayatımızın misyonunu teşkil etmekte ve aynı zamanda hayatımıza bir anlam kazandırmaktadır. Bunun şahitlik kavramıyla ifade edile bileceğini vurgulayan Rıdvan KAYA, Hac Suresi 78. Ayeti göstererek Peygamber bizim üzerimize nasıl şahit olduysa bizler yani iman edenlerde insanlık üzerine o şekilde şahitleriz. Bu şahitliğimiz asla değişmeyecek olan görevimizdir.

Peki, şahitlik görevimiz neyi gerektiriyor? Sorusu ile devam eden Rıdvan KAYA, öncelikle muhatap olduğumuz toplumun vahye kitaba uzak olduğunu ve ona muhtaç olduğunun gerçeğini görmemiz gerekir. Bu noktada nefsimizden başlayarak ailemize, çevremize ve yaşadığımız topluma, Kuran’ın hakemliğini ve belirleyiciliğini esas almadıkça gerçek bir kurtuluşa eremeyeceğimizi haykırmamız gerekir. Müslüman sadece Müslüman olarak adlandırılmalıdır. Asla milliyetçi, liberal, muhafazakâr, demokrat vs sıfatlar ile isimlendirilmemelidir diyen Rıdvan KAYA, özellikle ümmeti paramparça eden, Müslüman kavimleri ateş çukuruna yaklaştıran ulusçuluk fitnesinin zihinlerimizi ve kalplerimizi kirlettiğini vurguladı.

Bu ülkede yaklaşık bir asra yakındır laiklik adı altında Yüce Allah’ın hükmedici sıfatı görmezden gelinmiş, kitabı toplumsal hayattan dışlanmış, din ve dünyalık işlerin birbirinden ayrı olduğu safsatasıyla İslam hayatımızdan adeta çıkarılmıştır. Oysaki onlar ne kadarda inkâr etseler bilsinler ki Yüce Allah hem yaratıcı (Halık) ve hem de hükmedici ( Hakim) dir. Tevhidi dünya görüşü ve kavrayış, eşyaya, olaylara, tüm kâinata bütünleyici bir perspektiften bakmayı gerektirir. Hayatı bölmemek, kimliği bölmemek, insanı bölmemek, dini bölmemek ancak bu bütüncülükle mümkündür.

Nasıl yapmalı ve nelere ağırlık verilmeli diyen Rıdvan KAYA şöyle devam etti.

Her şeyden evvel Kuran’ı rehber edinmeliyiz. Peygamberin sünnetine tabi olacağız. Talebimiz asla şartların belirlediği bir İslam değil bilakis şartları belirleyen bir İslam bizim dinimizdir, hayat tarzımızdır, ideolojimiz ve pratiğimizdir.

Biz tebliğe davetle Allah’ın dinini hâkim kılma mücadelesi ile mükellefiz. Sonuç ne olursa olsun bu görevimizi ifa etmeliyiz. Bu mücadeleyi taşıyabilmek için ümit var olmalıyız.

Bu mücadeleyi insanın tek başına yapamayacağına değinen Rıdvan KAYA, İslam’ın bir olduğunu ve bütün Müslümanların da bir cemaat olduğunu ancak ve ancak böyle olmaları gerektiğini söyledi. Mücadelenin de ancak bu cemaat ile sürdürüleceğini ve böylece insanlık üzerine bir şahit olma sorumluluğumuzu da toplumsal alanda yerine getirmiş olacağımızı belirtti.

Daha sonra soru cevap ile devam eden seminerin sonunda kitaplarını imzalayan Rıdvan KAYA ile sohbet edildi.  

ridvan_kaya-20120610-02.jpg

ridvan_kaya-20120610-03.jpg

HABERE YORUM KAT

2 Yorum