“İslam’da servetin yeri” tartışması
Aslında böyle bir tartışmaya girmeye gerek var mı bilmiyorum ama, ben sadece durduğum yeri işaretlemek istiyorum.. Dinde tartışmadan uzak durmaya özen gösteren biriyim.. Onun için de “İslam’da..” diye başlayan tartışmalardan uzak durmaya çalışırım..
Hemen başta söyleyeyim, ben ne “sağcı”yım, ne de “solcu”. Türkiye’de yaşayan Müslümanlar genelde sağcı bir özellik gösterir. Arap dünyasında yaşayan Müslümanlar ise solcu bir karakter gösterirler.. Her ikisi de milliyetçi bir damar taşır..
Ben bunun dinden kaynaklanan bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Bu daha çok “soğuk savaş”ın bize miras bıraktığı siyasi bir tercih. Sola yakın Müslümanlar vicdan ve cemaat / ümmet / şûra fikrinden, paylaşmadan yola çıkarlar, sağa yakın duranlar ise komünizm gibi bir dinsizlik cereyanına karşı ehli kitap vurgusu yaparlar.. Ahlakı öne çıkartırlar..
Sağcıların referanslarından biri mesela “Kitabı sağdan verilenler” ve “ashabı yemin” meselesi. Sola yakın duranlar ise “Aranızda Sovyet/Şura ile hükmedin” anlamına gelen ayeti kullanırlar. Ekim devrimine destek veren bazı Müslüman topluluklar, Bakü’de toplanan Doğu Halkları Konferansı’nda komünizmi Kur’an’ın Mehdiyeti ilan etmeye kalkmışlardır..
Kaddafi’den etkilenen Türkiye’deki sol bir Müslüman grub, Ebu Zer’i kendilerine rehber edinmek istedilerse de bu tutmadı.
Ebu Zer’i de biliyorum, Kenz’in haram olduğunu da.. İslam tarihinde “Bulunca infak eden, yoklukta sabır ve tevekkül içinde şükredenler”in varlığını da biliyorum..
Ama Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde zengin ve fakir vurgusu var..
Mesela Hz. Süleyman (as)’ın zenginliğine ilişkin olumsuz bir vurgu yapılmaz. Hz. Eyyüb aleyhisselam, zengin biri idi, sonra ekmeğe muhtaç oldu ve tekrar eski servetinin iki katı bir zenginliğe kavuştu. Hz. İbrahim ve kardeşi Haran vadiler dolusu sürülere sahiptiler..
Hz. Süleyman’ın sarayının ihtişamı Kur’an-ı Kerim’de övülür ve kıyamete kadar yeryüzünde ondan daha zengin kimse olmayacağı anlatılır.
Helal kazanmak ve helal harcamak şartı ile, zekat, sadaka, fitre verildikten sonra, ki bunlar borç, akraba, komşu, yetim ve yoksulları, yolda kalmışları, Allah rızası için zalimlere karşı savaşanları ve yolda kalanları gözeten birinin servetinin tartışma konusu yapılmaması gerektiğini düşünüyorum..
Kaldı ki, Müslümanların, malı, canı, sevdikleri her zaman Allah rızası için fedaya hazır bir değerdir.. Her şey O’ndan geldi ve O’na dönecektir. Allah bizi bunlarla kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Şüphesiz Allah kenzi (para biriktirmek için para biriktirmek), ribayı, israfı, ihtikarı, cimriliği sevmez..
Ben “kapitalist” diye, “paracı” olana derim. “Paralı” olana değil.. Yoksul bile olsa “paracı” olan biri kapitalisttir.. Paracı olmayan, yukarıda saydığım değerlere sadık biri dünyanın en zengin adamı da olsa “kapitalist” değildir bana göre..
“İhtiyaç fazlası mal” konusunda, bir başkasının ona mutlak zaruret anlamında (Havaic-i asliye) ihtiyacı varsa ve ödeme gücü yoksa, o kişinin o maldan mahrum edilmemesi ile ilgili bir konudur..
Sonuç olarak Allah’ın rızasına uygun kazanmak ve O’nun rızası yönünde harcamak zorundayız. Bu anlamda iyi bir tüccar nebilerle haşrolmayı kazanabilir. Kim ki, Allah rızası için bir şey harcarsa, Allah (cc) ona yaptığı iyiliğin karşılığını, on katı, yüz, katı, hatta 700 katı ile geri verecektir. Bunun adı da “Allah’la ticaret”tir.. Aslında Allah yolunda harcadığımız şey O’nun bize ihsanından başka bir şey değildir.. Mal da bedenimiz de bize emanettir!
Sonuçta Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, gelir adl-i ilahi, sorar Ömer’den onu”. Müslümanların dua ederken kendi ellerine bakmaları sadece bir tören, ya da şekilden ibaret bir şey değil..
Kuşkusuz görgüsüzce, zenginlik ve güç gösterisi, israf ve cimrilik, günah şeylerdir.. Sonuçta “Mal da yalan mülk de yalan”. Allah, güç/iktidar ve serveti halklar ve ülkeler arasında evirir - çevirir.. Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..
Bu konuda küçük bir fıkra. En son cennete girecek Peygamber hangisi? Halbuki Peygamberler masum.. Burada espri konusu, Hz. Süleyman’ın serveti ile ilgili. Çünkü en zengini o olunca, sahip olduğu servet ve iktidarın hesabını vermek biraz uzun sürecek de onun için gecikecek derler.
Allah seriyyül hesab’dır.. Resulün tebessüm ettiği gibi tebessüm edin. Sevginiz nefretinizi, merhametiniz gazabınızı aşsın. Selam ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT