1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. İslamcılıktan pişman olan yazar kitaplarını geri çağırsın!
İslamcılıktan pişman olan yazar kitaplarını geri çağırsın!

İslamcılıktan pişman olan yazar kitaplarını geri çağırsın!

Lütfen ‘İslamcılık’ yaptığını ve tövbe ettiğini söylediğin, o yıllarda iyi pazarladığın ve iyi kazandığın kitaplarını geri çağır ve bu kitapların bedellerini GERİ ÖDE!

25 Şubat 2022 Cuma 00:52A+A-

İpek Arslan / hertaraf.com

Herhangi bir otomotiv şirketi pazarladığı araçların kusurlu olduğunu gördüğünde müşterilerini mağdur etmemek için sattığı araçlarını kullanılmış olmasına rağmen geri çağırır ve araba bedellerini müşterilerine öder. Bu, güzel ve örnek bir tutumdur.

Konumuz araçlar değil; daha önceden pazarladığı malların/kitapların kusurlu olduğunu daha sonra ilan eden bir yazardır. Bu yazar yakın bir tarihte, bir programda geriye doğu sayarak 90, 80, 70’li yıllarda kendini tanımladığı İslamcılıktan tövbe ettiğini duyurdu. Edebilir sonuçta herkes özgürdür, onun da kendini dilediği gibi değiştirmek, yeni yerlere konumlamak, yeni bir sosyal çevre edinmek hakkı vardır elbette. Ancak böyle bir durumda söz konusu yazara bazı soruları sormak, bazı durumları hatırlatmak ve bazı isteklerde bulunmak ve bunları iletmek de bu yazarın kitaplarını okuyan ve yıllardır kendisiyle yol birliği, gönül birliği etmiş kişilerin ve okurlarının hakkıdır. Bunlardan bazılarını biz dile getirelim, dile getir(e)mediklerimizi de sayın yazarın anlayacağını umuyoruz.

Sayın Yazar! Size meslek olacak ve gelir sağlayacak bir eğitiminizin bulunmadığı, sizi yakından tanıyan herkesin bildiği bir durumdur. Ülkemizin güzide bir İmam-hatip lisesinden ibaret olan mezuniyetiniz de size meslek olmadı. Eğitim-öğretimin dışında, çıraklık-kalfalık yoluyla da edindiğiniz bir mesleğiniz ve sanatınız bulunmamaktadır. Bununla geçiminizi sağlayabileceğiniz parayı kazanmak için gereken bir meslekten söz etmekteyiz.

Malum aliniz, konuşurken hep İmam Azam’ın yaptığı eğitim faaliyetleri için bir ücret almadığını, onun geçimini kumaş ticareti yaparak sağladığını hep anlatmaktasınız. Sizin böyle bir mesleğinizi hiç olmadı. Siz kazandığınız tüm parayı, tövbe ettiğinizi söylediğiniz ve kendinizi ‘İslamcı’ olarak tanımladığınız o dönemlerde ‘İslamcılık’ anlayışı çerçevesinde yazdığınız kitaplardan kazandınız.

Şimdi mademki bu kitapları yazdığınız ve gerçekten de iyi kazandığınız bu yıllarınızı ‘tövbe’ edilmesi gereken yanlış işler yaptığınız yıllar olarak tanımlıyorsunuz, işte bu tövbe ettiğiniz döneme ait tüm kitaplarınızı GERİ ÇAĞIRARAK lütfen bedellerini iade ediniz. Bunu yapmazsanız bu kitaplara (sizin tövbe edilesi yıllarınızın ürünü olduğuna göre) çok fazla para ödeyerek alanların (tıpkı kusurlu araç almış gibi) size bu parayı haram etme hakları olacaktır. Lütfen tövbe ettiğiniz yılların kusurlu ürünlerini geri alın!

Söz ettiğiniz yıllarda, ‘İslam nedir?’, sorusunu sorarak yozlaşmış geleneği sorgulamaya başlayan samimi Müslümanların ‘okuma, öğrenme, bilme aşkının’ oluşturduğu o dönemin rüzgârını arkanıza almayı iyi becererek evet iyi kazandınız. Yakınınızda bulunanların da çok iyi bildiği gibi, kendinize ‘Vakıf’ adlı bir iş yeri kurdunuz. Sizin vakfettiğiniz bir şey yoktu ama siz hariç herkes kendi çapına göre bir şeylerini vakıf hizmetleri için verdi. ‘Vakıf’ adlı sizin özel iş yerinizin, borç ve giderleri için zorlandığınızda, nakit para desteği dışında, Kayseri başta olmak üzere ülkemizdeki pek çok ilde, geliri zatı alilerinin emrine verilmek üzere kaç kermes yapıldığını siz de bilirsiniz ben de bilirim. Kendileri İslamcı oldukları için size omuz veren o erkeklerin para desteklerini, kermeslerde çörek-börek-yemek-el işleri yapıp satan kadınların haklarını, çeyizini İslam için verdiğini düşünerek sizin vakıf borç ve giderleriniz için satışa çıkaran kadınların fedakârlığı üzerinden kazandıklarınızı da iade etmelisiniz.

Bugün itibariyle belki bu kişileri bulup onların emeklerinin karşılığını iade etmeniz doğaldır ki zor olacaktır. Bu nedenle kendiniz ve birinci derece yakınlarınız üzerinde bulunan ne kadar mal varlığınız varsa hepsini uygun yerlere bağışlayarak -eşinizin parmağındaki yüzüğü de sattığınız- o yıllara geri dönmelisiniz. O dönemde size omuz veren İslamcıların size, ‘vakıf, yayınevi, şöhrete ulaşmanızı sağlayan televizyon, dergi…’ kurmanız için sebil ettikleri emeklerinin karşılığı olan geliri ‘helal’ etmediklerini söylemeliyim. Dilerim bu sözlerin sizin için bir anlamı olur da gerekeni yaparsınız. Malumumuz olduğu gibi sizin para kazandığınız başka bir mesleğiniz yok. İslam adına herkesten her türlü yardımı aldığınız ama siz hep kazandınız. Bu nedenle bahçesinde, dünyada bulunan her tür ağacın bulunduğunu söylediğiniz evi de lütfen hibe edin. Orası da İslamcıların size verdiği desteğin ürünüdür.

Ne yapmıştınız: Asırlardır söylene gelen ne varsa bunları sanki ilk defa siz ortaya koyuyormuşsunuz gibi ‘vurgu ve tonlaması iyi çalışılmış’ yeni sözcüklerle ifade ederek bunları ilk defa duyanları şaşırttınız. Zaten isteğiniz de buydu; hem şaşırtmak hem de esasında daha çok da hayran etmek. Bir hayran kitlesi oluşturmak… Bilmem ki bu kadar artistlik etmeye değer miydi? (Örnek: Garaudy’nin kitaplarından aldıklarınızı kaynağını vermeden konuşmalarınızda kullandınız hatta onun alıntıladığı şiiri bile siz söylemişsiniz gibi konuşmalarınıza eklediniz. Fark etmediğimizi, sizin okuduklarınızı bizim okumadığımızı mı sanıyordunuz? Farkındaydık!) Sonra omzunda yükseldiğiniz insanların omzunu tekmelemeye başladığınızı görmek çok da uzun zaman almadı, maalesef…

Münevver i nakısa/yarım aydın, yarım hekimden beter eder çünkü cehaleti nedeniyle hiçbir sabitesi yoktur. Bir çocuk oyunu vardı; ‘Dön baba dön baba’ diyerek çocuklar döner, başı dönüp düşen ilk çocuk yenilmiş sayılırdı. Ak dediğine kara, hak dediğine batıl de; sürekli dön! Ancak artık bellidir ki şu an doğru deyip savunduklarınıza da birkaç yıl sonra yine ‘Geçmişimden ve dediklerinden tövbe ediyorum’ diyeceksiniz. Nereye kadar.

Tövbe etmek güzeldir, tamam. Tamam, ancak siz neden bilmediğiniz konularda bu kadar çok konuşup yazdınız? Demek ki siz hak ve hakikat denen sabite nedir hiç bilmemişsiniz. Tıpkı kutup yıldızı gibi olan sabitelerimizi de sarsmakta sakınca görmediniz. O sabiteler ki onlara bakıp çizgimizi düzeltebilelim ve bizden hakka yol olan sıratımız eğrilmesin, bozulmasın. Siz, tövbe ettiğiniz geçmişinizde ne söylemişseniz, hepsine sürekli herkesi davet ettiniz. Sonra da geçmişteki kendinden tövbe ettiğinizi ilan ettiniz. Tamam. Mademki durum budur öyleyse lütfen ‘İslamcılık’ yaptığını ve tövbe ettiğini söylediğin, o yıllarda iyi pazarladığın ve iyi kazandığın kitaplarını geri çağır ve bu kitapların bedellerini GERİ ÖDE!

Şimdi gelelim ‘İslamcı’ sözcüğünün Türk dili kuralları açısından incelenmesine:

Türk dilinde, sözcükleri türeten ekler dört başlık altında ele alınır. Bunlar: 1. İsimden isim yapan ekler. 2. İsimden fiil yapan ekler. 3. Fiilden isim yapan ekler. 4. Fiilden fiil yapan ekler. Bu eklerin neler olduğu, hangi ekin hangi köke nasıl geleceği, hangi ekin türettiği sözcüğe hangi anlamı katacağı bellidir ve bu işin eğitimini alanlar bunları bilir.

İslamcı sözcüğündeki ‘cı, ci, cu, cü’ eki isimden isim yapan ektir. Bu ek ses uyumuna göre gelerek türettiği sözcüklere pek çok farklı anlam katar. Şöyle ki:

1. Meslek ismi yapar: Sütçü, demirci, kömürcü, gözlükçü, bilgisayarcı, camcı, balıkçı

2. Bir görüş, amaç veya düşünceyi savunan kişi ismi yapar: Ülkücü, Türkçü, İslamcı, solcu, sağcı

3. Öncelemeyi ifade eden isim yapar: Devletçi, halkçı, milliyetçi, cumhuriyetçi

4. Alışkanlık ismi yapar: Şakacı, yalancı,

5. Huy ismi yapar: İnatçı, kinci

6. Genel olarak nitelenen durumu ifade eden isim yapar: Gerici, ilerici, emekçi, kaderci, akılcı

7. Yoğun yaşanan durumu ifade eder: Uykucu, gezmeci

8. Belli dönemlerde yapılan eylemi ifade eder: Dağcı, izci, sözcü

Yaptığımız açıklama ve verdiğimiz örneklerden anlaşılacağı üzere ‘İslamcı’ ve ‘İslamcılık’ sözcüğü doğru bir türetimdir. Bu ek, türettiği bazı sözcüklere ‘bir amaca kendisini adayan kişi’ anlamını kazandırır. ‘-cı’ ekiyle türetilen ‘İslamcı’ sözcüğü, kendisine yüklenen bu anlamı hakkıyla karşılamaktadır. Sütçü, simitçi örneklerinden hareketle bu sözcükteki -cı ekinin görevinin bir varlığın alım-satımının yapıldığı iş olarak anlamak ve ‘İslamcı’ sözcüğünü böyle değerlendirmek ancak bu konudaki cehaletin göstergesi olabilir.

Bu ekin sadece meslek ismi yaptığını sananlar şu cümleleri tekrarlar: ‘Müslüman olunur da İslamcı olunmaz. Neden? Çünkü böylece İslam, sütçü, sebzeci, kömürcü örneklerindeki gibi alınıp satılan bir mal konumuna düşürülmüş olur.’ Bu değerlendirme eksik bilgidendir. Örnek: ‘Falanca adam devletçidir.’ denildiği zaman, bu adam devlet alıp-satmaz, tersine devletin çıkarını her şeyden üstün tutar. Yukarıdaki -kimsenin düşünemediği(!) müthiş bilgi ve yorumları birilerinden duyarak tekrarlayanlar bir de demektedirler ki: ‘İslamcılık, İslam’ın siyasal talepleri bulunması ve bunlar için kullanılmasıdır.’ Ne zeki kimselermiş bunlar! İnsan hayatının hangi kısmı siyasetten uzaktır ki İslam o alandan uzak olsun?

Bu görüşlerin savunucusu olarak zatıâliniz de son zamanlarda kendinizin herhangi bir mahalleye mensup olmadığını özellikle söyleme gereği duyuyorsunuz. Bunu neden ‘önce bulunduğunuz mahalledeki İslamcıların’ İslamî hassasiyetleri sonucu, yazdığınız her şeyi alarak sizi zengin etmesinden ve öne düşürüp başlarına taç etmelerinden önce söylemediniz? O mahalleye artık gerek duymadığınıza göre şimdi zenginliğiniz hangi düzeyde acaba?

Sözün özü şudur: Biz Müslümanlar/İslamcılar; senin hangi mahalleye göz kırptığınla ilgilenmiyoruz çünkü bizi bağlayan kitabımızda Rabbimiz bize: ‘Müslümanlardan olmakla emrolundum.’ (Yunus 72; Neml 91) dememizi buyurarak bulunmamız gereken mahalleye işaret etmiştir. Gerisi laf u güzaf!

Belki yaşamakta olduğumuz bu ve benzer durumlar, biz Müslümanların benzer durumlar karşısında bağışıklık kazanmamıza vesile olur. Mümkündür ki bizimle Rabbimiz arasında kimsenin bulunmayacağını Rabbimiz böyle olay ve durumlarla bize tekrar tekrar öğretiyor. Evet, bizler Müslüman olmak için hiç kimseye muhtaç değiliz. Ama bazıları, İslam'a olan sevgimizin sonucu olarak kendilerini sevdiğimizi unutarak bizim onların etraflarını doldurmamızı, kendi kerametlerine delil sandılar. Hayır değildi!

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

20 Yorum
  • Abdullah / 25 Şubat 2022 21:13

    Bu adam ne kadar savrulursa savrulsun, pişmanlık yaşasın vb. Hatta dinden dönsün.
    Geçmişte kitaplarından aldığı parayı geri vermeye davet etmek nedir Allah aşkına...
    Bu kadar çocukca refleksler geliştirmeyelim...

    Bu adam o tövbe ettiğim dediği dönemlerde samimi şekilde gayret de etti, cezaevine de girdi, bedel de ödedi...

    Kitaplarını alanlar da buna itibar ettiler, okudular, istifade ettiler. Ama ne varki hizmeti de nasibi de bu kadarmış...

    Tavrımızı alalım, kitaplarını okumayalım, tavsiye etmeyelim vb. Hepsi mümkün...

    Ama haram - haksız bir kazanç sağlamış gibi geri ödesin felan demek şık değil. Bu tavır onun bu durumunu daha da kavilestirir o kadar.

    Samimi olarak yaptıklarının karşılığını Allah bu dünyada vermiş ona. Buna el ve dil uzatmaya hakkımız yok...

    Ahiretteki nasip-sizliğ-i de Rabbimize kalmış...

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Gül / 25 Şubat 2022 16:51

    Yazara katılıyorum. Musafa Bey tövbe ettiği inanç ve fikirlerinden kazandığı parayı iade etmelidir. Samimiyse bunu yapar..
    Ancak kendisine göre sapmasına vesile olduğu kişilerin manevi sorumluluğunu nasıl üstlenmektedir, merak ediyorum.
    Daha da önemlisi, piyasaya çıktığı ilk günden beri değişe değişe bugünkü konumuna gelmiş Mustafa Beyin yarın da değişmeyeceğinin ve bugün savunduğu fikirlerinden de tövbe etmeyeceğinin garantisi nedir?

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakan taşınma / 25 Şubat 2022 16:37

    Adam haklı

    Yanıtla (0) (0)
  • Harun / 25 Şubat 2022 15:07

    Bu adamın düştüğü ibretlik halin ortaya konulmasına, gerçek yüzünün açığa çıkarılmasına kim niye itiraz eder, neden rahatsız olunur?
    Bu yapılan basit bir hata diye geçiştirilebilir mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • kaya tunç / 25 Şubat 2022 12:44

    Pazarı modern alanlara semtlere açmış "hoca". Bizden yeteri kadar faydalandı herhalde. Ona da yazık bize de.

    Yanıtla (0) (0)
  • taha / 25 Şubat 2022 12:07

    Kaç yıldır söylemek istenilen her şeyi çok güzel özetlemiş. M.İslamoğlu'da o çok kızdığı din tüccarlarından farklı bir şey yapmıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakkı Yılmaz / 25 Şubat 2022 11:41

    Sezai Karakoç “Babadan, dededen miras kalmış bir malı veya mülkü başkaları ele geçirince tekrar çabalayıp uğraşıp ele geçiren kişi, onun değerini daha çok bilecektir. O mal asıl şimdi o kişinin olmuştur. Önceki sahiplik iğreti sahiplikti. Şimdiki, gerçek sahipliktir artık. Duygular, düşünceler, sanatlar, ahlaklar, davranışlar da böyledir. Sürekli olarak kendi duygu, düşünce ve davranışlarımızın gerçek sahibi olabilmemiz için çaba sarf etmek, durmak dinlenmek nedir bilmeksizin ilerlemek zorundayız.” der. (Çağ ve İlham II, 2. baskı, 1978, s. 20-21)

    Mustafa İslamoğlu babadan, dededen miras kalmış mal üzerinde devam etmiş yıllarca. Demek ki hiçbir zaman malın asıl sahibi olamamış. Demek ki kendi duygu, düşünce, sanat, ahlak ve davranışlarının gerçek sahibi olamamış hiçbir zaman. Bunların gerçek sahibi olabilmek için uğraşmamış. Onun sahipliği iğreti bir sahiplikmiş. Şimdi ise gerçek mal sahibi olmayı istediği yerde herhâlde.

    Yanıtla (0) (0)
  • İsmail ZAZA / 25 Şubat 2022 11:06

    Merhum Ali Şeriati nin DİNE KARŞI DİN KİTABINI tekrar okumaya başladım.

    Yanıtla (0) (0)
  • İsmail ZAZA / 25 Şubat 2022 11:04

    Evet bu islam coğrafyasında cok lavrenceler yetişti önce dini bir kılıfa bürünerek (islamci) sonra işi bitince evrimleştiler, yakında laiklerin kapısında nöbet tutmaya başlasalar hiç şaşmamak lazım, çünkü ilk demeci laik islam dışı bir yapıya sahip olan chp linin kızı nevşin mengi ye ben evrimleştim size geliyorum demeçlerlen gitti. ha.

    Yanıtla (0) (0)
  • Şamil / 25 Şubat 2022 10:41

    Rahmetli Mustafa İslamoğlu hocanın bu konuda bir sözü vardı. Kimse sapan birine bir hikmeti vardır demesin

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatima zehra / 25 Şubat 2022 10:10

    Bu dine en büyük zarari yine kendi müntesibleri vermistir... Bugün islamin ilk döneminin aynisini yasdigi söylenebilirmi.. Bir imami azami nerden bulalim.. Hanefi CI ler düsünsün.Birbirini suclayanlardan gecilmiyor...Bize ne oldu.. Insan bu kadar bozulmamaliydi. Düsüncelerimiz bozuldu. Anlayislarimiz bozuldu.. Hafizalamiz isgal edilenden beri.Adam ariyoruz adam..

    Yanıtla (0) (0)
  • ferhat karasari / 25 Şubat 2022 10:00

    M. Islamoglu tercihini secimini iradesini kullanarak yapmistir.. Islamci olur olmaz bize ne.. Onun dinde durup durmamasida bizi ilgilendirmez..Alimlerimiz fetva versinlerede gerek yoktur Kac tane alimimiz varsa o kadarda fetvasi vardir.. Buda bizim sorunumuz degildir. Kendi secimi kendi kaderidir.. Kimse kimseye benim gibi inanacaksin diyemez.. Kitaplarindan dogru bildiklerimizi alir yanlislarini atariz.. Bir insani tümden silip atamayiz yazdiklarinida öyle.. Mesela bugün Buharide bile sahih olmayan bazi sözlerin oldugunu söyleyenlerde vaki degilmidir..Insanlar sözlerindede hür ve sebesttirle . Kabul görür yada görmez.. Lütfen daha hazla haber yapmayalim.. Rabbim hakkimizdan hayirlisi ne ise onu versin Diyelim vesselam..

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet ali ibrahimoglu / 25 Şubat 2022 09:43

    Imam Safinin ögrencisiyle kitap tetkikini bilmeyen yoktur "sunu cikar, sunu söyle yaz bunu at vs" diye ve sonrada "hatadan münezzeh yüce Allahin vahyi Kurandir " dermis. Mustafa kardesimizde hatadan ari degildir.. Kitabimiz da ölcülerimiz bellidir ve sözü dinleriz en güzeline (Kurana) en dogrusuna uymamiz ve kinlerimizdede adaletli davranmamiz emredilir. Islamci kelimesine karsi olmama ragmen bizim Kitabda bu isim üzere emredilen kelime MÜSLÜMAN kelimesidiir.. elbetteki tüm ...ci, ...cu eklerinide kabul etmem Mezhepci dinci mesrepci vs diye..Mustafa kardese bu kadar yüklenmenizi dogru bir tavir olarak bulmadim.. bize yakismayan bir tutumdur.. Haber etmessiniz olur biter.. Rabbim ayaklarimizi sirati müstakimde sabit tutup ayirmasin insaAllah...

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet / 25 Şubat 2022 08:32

    Allah razı olsun,
    Muhatabı da bizide Allah ıslah etsin

    Yanıtla (0) (0)
  • Faik KAYNAK / 25 Şubat 2022 07:55

    Bizim belki de en zayıf noktamız,

    ✓ birini çok yuceltmeyi,
    ✓ insan üstü özellikler atfetmeyi,
    ✓ hatadan münezzeh şahsiyet görmeyi,.✓ melek vasfında değerlendirmeyi,
    ✓ Asla toz kondurmamayı severiz ..

    İnsanoğlu bu kadar methiyeyi / guzellemeyi asla kaldıramaz, lakin enaniyet devreye girer, nefsine , egosuna yenilir elânihaye ..

    Hatta işi " mahalleden taşınmaya kadar vardırır" bu yetmez mis gibi, " karşı mahalledeki mevzilrden müslümanlara ateş açmayı " da marifet beller ..

    Mustafa İslamoğlu , Dücane cündioglu vb..tiplerin berbat akıbetlerine dûcar olur ..

    Rabbim ömrümüzün son demine/ son nefesimize kadar dini mûbin üzere ayaklarımizı sabit kılsın ..

    Yanıtla (0) (0)
  • Ömer / 25 Şubat 2022 06:48

    Harika örneklerle betimleme olmuş. Bu zâtı yıllardır tâkip edenlerin ağzından düşürmedikleri bir söz vardı "sorgulamak" ama bu adamı hiç sorgulama gereği duymadılar. Popülerite sinin düşmesi açısından Allah ona tevbe etmeyi söyletmiş ama bugün okuduğum bu yazı onun tevbesinin de tevbeye ihtiyacı olduğunu gördüm. Elinize sağlık gerçekten çok güzel olmuş haklı bir soru ve istek. Umarım birileri gidip ona sorar yada bu yazıyı okur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat AYDOĞDU / 25 Şubat 2022 02:22

    Üç Mustafa'yı yazsın çok daha fazla kazanır Sayın islamoğlu Bey.
    Malum Kemalistler Özdil'in kitaplarına öyle paralar verdiler ki bu zat'ın yeni yazacağı de haydi haydi verirler. Zira onlarla Müslüman mahallesine çok güzel darbeler vurulur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhsin Ulutaş Van / 25 Şubat 2022 01:23

    Hakikati haykıranlara selam olsun
    Bu davranış biçimi bize bir daha körü körüne bağlılık değil
    Allah için sorgulayan ve hakikate ulaştıran bir bakış açısı kazandırmayı. İnsan değişe bilir
    Rabbim ayaklarımızı dinde sabit kılsın inşallah

    Yanıtla (0) (0)
  • MEHMET AKİF / 25 Şubat 2022 01:18

    İpek hanım' ın ağzına sağlık. Kaleme aldığı metni yazının muhatabının yüzüne karşı haykırıyormuş hissiyle okudum. Bu söylevin muhatabını Allah ıslah etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Taha / 25 Şubat 2022 01:12

    Bir elifin kırk manasıyla kırk yıl bizi oyalayan hoca vahyin yaşadığımız coğrafyaya dair tek bir hususuna dikkat çekmemesine dikkat çekmek isterim.dağlar kadar hususlarda susmuş olmasına ve bunu hiç farkedemeyişimize....

    Yanıtla (0) (0)