İslamcılık Eleştirisinden Güzel Reyting Aracı mı Var?
Siyasal yorum içerikli TV programlarına katılan dindar kesim temsilcileri ya da hükümetin politikalarını destekleyen yorumlarda bulunan kişilerin hali pür melali ibretlik...
HAKSÖZ-HABER
Geçmişte İslami çizgide gözükmüş olmalarına rağmen son dönemlerde her biri farklı saiklerle İslamcılık karşıtı" cepheye geçmiş tiplere her gün yenileri ekleniyor. Levent Gültekin de kadroya yeni dahil olan isimlerden birine benziyor.
Televizyon yayıncılığında çok sayıda kanalın bulunması yapımcıları farklı arayışlara itiyor. Son dönemlerde ortaya çıkan görüntü ise “kadrolu yorumcu” gerçeği. Akşam kanalı açtığınızda sağdan sola dizilmiş 5-6 kişinin gayet profesyonel eda ile “yorumlar” yaptığını görüyorsunuz. Televizyon kanalının ya da program yapımcısı ve yöneticisinin siyasal tercihine göre ustalıkla yapılan ince ayarlamalar ile yorumlar belli kanaate göre evrilmeye çalışılır. Her ne kadar her partiden her görüşten bir de renksiz ve kokusuz familyasından temsilciler katılmasına rağmen neticede yorumcular bir şeyi ispatlamak, ortaya koymak, gizlemek, inkar etmek ya da açığa çıkarma işini yapmak için konuşurlar. Son tahlilde kendi ikbal ve çıkarı için ekranları işgal edeninden menfaatleri çeliştiği ve beklentileri gerçekleşmediği için siyasal iktidarlara düşmanlık için siyasal analiz yapıyor görüntüsü verenler de bu yorum deryası içerisinde yer almaktalar.
Kabul etmek gerekir ki, özellikle Doğan Medyası siyasal ve sosyal olaylarla ilgili tartışma programlarında daha kurnazca seçilmiş konu başlıkları, katılımcılar ve tercihlerde bulunmakta. Hükümete olan düşmanlığını objektif yorumculuk adı altında gizleme çabasından tutun da uluslararası kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan AK Parti imajına katkıda bulunmaya, yapılan siyasal tahlillerin CHP paralelinde olmasına dikkat etmeden toplumda hükümetin icraatlarına karşı oluşturulacak argümanların ortaya çıkmasını temin etmeye kadar çok yönlü mantalite ile hareket ediyorlar. Bu bağlamda çoğu tartışma programı reyting kaygısı, yorum kısırlığı, ruhsuz ve içeriksiz cümleler tablosu sunsa da belli medya organları kritik konularla ilgili algı oluşturma ve yönlendirme amaçlı başarılı yayınlar yapmaktalar.
Siyasal yorum içerikli bu programlara katılan dindar kesim temsilcileri ya da hükümetin politikalarını destekleyen yorumlarda bulunan kişilerin hali pür melali ise genelde ibretlik. Ya tartışılan konuyu bilmiyor ya gerçekten de hakikati anlamlı bir bütün içesinde ifade etmesini sağlayacak perspektif yoksunu ya da kendini “ne şiş yansın ne kebap” derin felsefesinin üyeliğine namzet gösterme veyahut da tipik sol ve liberal öykünmeci görüntü ortaya koymaktan çok öteye gitmiyor. Adeta kanal kanal gezen bu profesyonel yorumcu mesleğinin bizim mahalleye düşen tarafı hiç de doyurucu değil yani! Konuşurken Müslüman olduğuna kanaat getirmenize sebep olabilecek hakikat damlalarını arayın ki bulasanız. Tam bir çoraklık ve kuraklık hali…
Son günlerde koalisyon güçlerinin IŞİD’e yönelik yapacağı saldırılar merkezli tartışma programları daha bir revaçta. Özellikle bazı televizyon kanalları ve programları hükümetin uluslararası koalisyon içerisinde yer almaması üzerinden AK Parti Hükümetinin IŞİD’i desteklediği iddiasını güçlendirme amaçlı yorumları kuvvetlendirmeye çalışırken son tahlilde de hükümetin dış politikalarının yanlışlıkları ifade edilmeye çalışılıyor. Son örneğine yine dün akşamki CNN Türk kanalında Ahmet Hakan Coşkun’un programında rastlıyoruz. “Yeni CHP”nin teorik destekçisi Ahmet Hakan her zamanki usta gazeteciliğini (yoksa hinliğini mi deseydik) konuşturarak o masum ve mini minnacık sorularla istenilen cevaplar-yorumları alıveriyor. Özellikle bu kanalın bir yorumcusu daha var ki hırsı ve kinine bakılırsa daha epeyce CNN Türk’ü işgal edeceğe benziyor. Bir dönem daha çok dindarlara hitap eden yayın organlarında çalışmış olan Levent Gültekin asıl sebebini bilmiyoruz ama hükümet karşıtı cephenin militan bir yorumcusu olma yolunda hızla ilerliyor. Olabilir, çok da bizi ilgilendirmiyor. Yalnız söylediği bazı şeyler bizleri daha doğrusu ümmet kaygısı olan herkesi ilgilendirmekte.
Bay yorumcu diyor ki, “Tırnak içerisinde söylüyorum, Türkiye bu İslamcı siyasetin ceremesini çekiyor.” Haydaa ve hoppala! Dünya Müslümanları ve Türkiye’de ümmet derdi olan herkes hükümetin İslamcı siyasetini desteklerken bu beyefendi ise rahatsızmış. Mısır'da uygulanan yanlış politikaların faturasını ise İhvan’ın ödediğini ileri sürüyor. Yani diyor ki İhvan’ı yoldan çıkaran Erdoğan-Davutoğlu ikilisi. Delil nerede? Yani mesela hangi görüşmeler yapılmış ve kendisi de buna şahit olmuş bilgi yok. Bu temelsiz iddiayı yeminli AK Parti düşmanları epeydir dillendirmekte. Örneğin Ali Bulaç, Altan Tan aynı cümleleri ısrarla ve inatla kurmakta herhangi bir beis görmemekteler.
İddianın temelsiz ve tutarsız oluşunun birinci nedeni; bu iddiayı dile getirenlerin İhvan-ı Müslimin hareketini tanımamalarıdır ya da görmezlikten gelmeleridir. 80 yılı aşkın bir mücadele tarihinin, ödenen ağır bedellerin, zindanlar ve darağaçlarıyla geçen direniş örnekliğinin, bütün baskı ve sindirme politikalarına rağmen geri adım atmamanın tarihini yok saymaktır. Seksen yıldır AK Parti mi vardı sanki? Ama seksen yıldır verilen bir mücadele var. İkinci neden ise İslami mücadeleyi birileri galiba Anadolu yakasında rezidans inşaatı yapmak zannediyor. Bol kazançlı işler grubundan görüyorlar herhalde. Oysa mücadelenin doğasında kazanmak da var kaybetmek de. İktidar olmak da var, zindanlara düşmek de. Önemli olan Allah’ın rızasına uygun bir şekilde, hak ve hakikat çizgisinde ısrar etmektir, sebat etmektir. İhvan önderliği de Rabbimizin de yardımıyla Mısır’da bugün bunu ortaya koymaktalar. Bunu görüp, yorumlayabilip örnek olanlara ne mutlu!
HABERE YORUM KAT