İslam düşmanları Hayrettin Gül’ün serbest bırakılmasını hazmedemedi
Sivas Davası ve mağdurları her söz konusu olduğunda sahneye çıkan Şenal Sarıhan, bu kez de Hayrettin Gül’ün serbest bırakılmasını hazmedemedi.
HAKSÖZ-HABER
Uzun yıllardır birçok mağduriyet üreten Sivas davasında mağdur hükümlüler lehine bir gelişme daha yaşandı. Hayrettin Gül ‘sürekli hastalık’ gerekçesiyle serbest bırakıldı. Geç de olsa adalet yerini bulmuş oldu. Ama bu gelişme Şenal Sarıhan gibi bazı sözde hukukçuları çıldırtmaya yetti. Mensubu oldukları siyasi-ideolojik eğilimlerden hapishanede bulunan şahıslar için “adalet” söylemini dillerinden düşürmeyenler, söz konusu karşıtlarının hukuku olduğunda her zaman olduğu gibi adaletin tesisini hazmedemediler.
Sivas Davasında yaşanan haksızlıklar ve ürettiği mağduriyetler her gündeme geldiğinde sahneye atılan Şenal Sarıhan, Hayrettin Gül’ün serbest bırakılmasının ardından yine meydana atladı. Cezaevindeki yüzlerce binlerce hasta hükümlü (?) için adalet talep ettiklerini belirten bu şahsın Hayrettin Gül için geç de olsa yerine getirilen adaleti hazmedemeyişini hangi hukuka ve vicdana sığdırıyor anlamak mümkün değil doğrusu.
İslam düşmanlığı, Müslüman nefreti insanın gözünü ancak bu kadar köreltebilir, sahibini çelişkiler girdabına ancak bu derece sürükleyebilir herhalde.
Hatırlanacağı üzere aynı şahıs daha önce bir başka Sivas davası mağduru Turan Kılıç'ın serbest bırakılması karşısında da aynı hazımsızlığı yaşamıştı. Kılıç’ın serbest bırakılmasını Danıştay'a götüren Sarıhan, bu sefer de Gül’ün serbest bırakılmasını Danıştay’a götüreceklerini söylüyor.
Asılsız iddialarla öne çıkan, Sivas davasından ötürü yıllarca cezaevlerinde haksız yere hapis yatan insanların her birini katliamın elebaşı olarak lanse eden Sarıhan, aynı basitliği Hayrettin Gül’ün serbest bırakılması olayında da gösterdi.
Odatv’nin konuyla alakalı sorularına cevap veren Şenal Sarıhan, hazımsızlığını şu sözlerle ortaya koydu:
Hayrettin Gül Sivas Katliamı'nın en başından sonuna kadar, camiden çıkıştan heykelin sökülmesi, Madımak Oteli'nin önüne gelişine kadar her aşamaya katıldığı kabul edilerek Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesinin 1. fıkrası gereği cezalandırılmış bir sanık.
Eylemin bütününde var olan sloganları atan, Yani, "Laiklik gidecek şeriat gelecek. Hizbullah geliyor, Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak" gibi benzeri sloganları attığı kabul edilerek 146/1'den idam cezası alan, idam cezası kalktığı için ağırlaştırılmış müebbete çevrilen bir sanık.
Böyle bir sanık hasta olabilir. Hastalık herkesin başına gelebilir. Ağır hastaların salınması konusu haktır. Böyle bir durum eğer adli tıp raporuyla kesin olarak kanıtlanmışsa salınma işlemi olur.
Ancak şöyle bir durum söz konusu. Burada Sivas Katliamı davasında hep bir çifte standart var.
Sayısı bine yaklaşmış olan ağır hasta tutuklu var. Bunların önemli bir bölümü de siyasi gerekçelerle ceza almış sanıklar.
Bunlarla ilgili İnsan Hakları Derneği her hafta nöbetler tutuyor, açıklamalar yapıyor. Bu insanların yaşam hakkının korunmasını istiyor.
Bunlara yönelik olarak Cumhurbaşkanı kulaklarını tıkarken, Sivas Katliamı sanıkları hakkında böyle bir karar vermesi ve af yetkisini kullanmasının hukuka uygun olmadığı, adil olmadığı, çifte standardı yarattığı çok açık.
Ayrıca biz Turan Kılıç'la ilgili Danıştay'a başvuruda bulunduk. Cumhurbaşknaının böyle bir yetkisinin olmadığına ilişkin olarak. Biliyorsunuz aynı gerekçelerle salındı.
Bu sanıkla ilgili başvuruları da yapacağız.
Biz hak aramaya devam edeceğiz. Ama isteriz ki bütün tutuklulara adli, siyasi eşit muamele yapılsın.
Gerçekten hastalarsa, gerçekten tıbbi, bilimsel raporlarla onların iyileşmeyecek durumda oldukları belirlenmişse bunlar salınsınlar.
Bu siyasi iklimin de Cumhurbaşkanını bu konuda karar almaya yönelttiğine yönelik iddialar var basında.
Bu da doğrudur. Bu dönem bu tür olumsuzluklarla daha çok karşılaşma ihtimalimiz vardır. Biz adaletin gücünü kullanmak için elimizden geleni yapacağız.
Biz adil bir uygulama olsun isteriz.
İnsanlığa karşı suç işlemiş bir sanıkla karşı karşıyayız. 33 insanı katletmiş olan bir sanıkla karşı karşıyayız.
Nasıl insanlığa karşı suçlar zaman aşımından yararlanmıyorsa bence insanlığa karşı suç işlemiş bireyin de herhangi bir af kurumundan yararlanmaması gerektiği inancındayım."
HABERE YORUM KAT