1. YAZARLAR

  2. CUNDULLAH AVCI

  3. İslam dünyasının edilgenliği, vehn ve Batı’nın özgürlük ikiyüzlülüğü
CUNDULLAH AVCI

CUNDULLAH AVCI

Yazarın Tüm Yazıları >

İslam dünyasının edilgenliği, vehn ve Batı’nın özgürlük ikiyüzlülüğü

06 Nisan 2025 Pazar 21:09A+A-

Gazze hakkında bir şeyler yazma, artık kelimelere karşı utanç duymamıza sebep oluyor. Daha önce defalarca yazıldı, çizildi.  Ama şimdi geriye dönüp bakıldığında o cümlelerin büyük kısmı, içe dönük bir duygulanımın, bir tür vicdan tatminin ötesine geçemediği görülmekte.  Sanki her kelime, acının hakikatiyle değil, kendi içimizdeki çaresizliğin seremonisiyle örülmüş. Günde elli çocuk öldürülüyor. Gökyüzü her gün yeni bir çocuğun adını unutarak kararıyor.  Bizse parmak uçlarımızla yazdığımız birkaç kelimeyle bu ölümlere ortak olduğumuzu sanıyoruz. 

Oysa bu, en çok da kendimizi kandırmak. Modern vicdanın dijital aldatmacası. Bir “paylaş” tuşuna sıkışmış hüznümüzle, zalimin kurşunlarından daha az can yakmıyoruz belki de. 

Tüm bunlar rağmen belki de biz Müslüman topluluğunu çok iyi ifade den bir hadis zihnime düşmesi ve Abdullah Galib Bergusi’nin  “Eli kalem tutan bu davayı yazsın, hitabeti güçlü olan bu davayı konuşsun, herkes bir şey yapsın ama sakın sessiz kalmasın, çünkü sessizlik öldürür” söylemi ile bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. 

Ebu Davud’un “Melahim” başlığında aktardığı bir hadis, bugünün İslam toplumlarını anlamak için tarih üstü bir perspektif sunar:

Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler.”

Bir sahabi sordu: “Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?”

Rasulullah (s.a.v): “Hayır, siz o gün çok olacaksınız. Fakat selin önündeki çerçöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu çıkaracak ve sizin kalbinize ‘vehn’ salacak.”

Sahabe tekrar sordu: “Vehn nedir ey Allah’ın Rasûlü?”

Rasulullah buyurdu: “Dünyayı sevmek ve ölümü kötü görmek.”

Hadiste geçen "çerçöp gibi" ifadesi, sayıca çok olmasına rağmen etkisiz, savunmasız ve darmadağın bir topluluğun alegorisidir. Bugün 2 milyara yaklaşan Müslüman nüfus, dünya siyasetinde belirleyici olmaktan uzaktır. Gazze’de on binlerce çocuk hayatını kaybederken, İslam ülkeleri bu zulme karşı yalnızca “kınama” ile yetinmektedir.

Suriye, Doğu Türkistan, Yemen, Arakan ve Keşmir gibi bölgelerde yıllardır süregelen zulüm, İslam dünyasının kolektif acziyetini gözler önüne sermektedir. Bu durum, salt siyasi zaafla değil, ahlaki ve zihinsel bir çözülmeyle açıklanabilir.

Vehn; dünyaya aşırı bağlılık ve ölümden kaçınma eğilimiyle tarif edilir. Bu ruh hali, bireyin ve toplumun adalet, hakikat ve mücadele gibi değerleri ikinci plana atarak konforu öncelemesine yol açar. Bugün İslam ülkelerinde zalimle ticaret yapan, ama mazluma mesafeli duran bir zihniyet hâkimdir.

Vehn, Müslüman bireyde ölümü bir son, bir felaket olarak görme eğilimini doğurur. Oysa Kur’an’da “Onlar, Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin” (Bakara, 154) denilerek, ölümün anlamı yeniden tanımlanır. Fakat modern Müslüman, bu imanı içselleştirmemiş, mücadele yerine suskunluğu tercih etmiştir.

Avrupa’da bakanlar, inançlarını açıkça ifade edebilmektedir. Ancak Müslümanların dini kimlikleri genellikle bir “güvenlik sorunu” olarak görülmektedir.

Fransa’da kamu kurumlarında başörtüsü yasağı, İsviçre’de minare yasağı, Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’in yakılması gibi olaylar, Batı’nın düşünce özgürlüğündeki sınırları göstermektedir.  Avrupa’da Yahudi soykırımı hakkında eleştirel yorum yapmak suç sayılırken, Peygamber Efendimize hakaret sanat ve ifade özgürlüğü çerçevesinde savunulabilmektedir.

2023, 2024 ve 2025’te Gazze'de yaşananlar, insanlık tarihine utançla geçecek cinsten katliamlardır. Ancak Batılı ülkeler ya doğrudan İsrail’i desteklemiş ya da soykırımı "meşru müdafaa" olarak yorumlamıştır. Avrupa’daki üniversitelerde Filistin’e destek veren öğrenciler disipline sevk edilmiş, gözaltına alınmış, hatta üniversitelerinden atılmışlardır.

Oysa geçmişte Güney Afrika’daki apartheid rejimine karşı yapılan benzer protestolar desteklenmişti. Bu durum, Batı’nın özgürlük anlayışının ne denli seçici ve siyasi olduğunu gösterir.

İslam dünyası, yeniden ayağa kalkmak istiyorsa öncelikle kendi içindeki vehn halini teşhis etmeli ve bu ruhsal felci aşmalıdır. Bu; cesaret, adanmışlık, fikrî derinlik ve ahlakî dirilişle mümkündür.

Müslümanlar, Batı'nın çifte standartları karşısında öfkelenmekle kalmamalı; kendi toplumlarında adaleti, özgürlüğü ve merhameti inşa etmelidir. Aksi halde, bu zayıflık hali yalnızca dışarıdan gelen saldırılarla değil, içsel çürüme ile daha da derinleşecektir.

Hadis-i şerifte tarif edilen zayıflık hali, bugünün Müslüman toplumlarının siyasi, ahlaki ve psikolojik portresini yansıtmaktadır. Vehn; sadece ölüm korkusu değil, hakikati savunmaktan, sorumluluk almaktan ve direnmekten uzaklaşma hâlidir. Batı’nın özgürlük anlayışındaki çifte standartlar da bu ruh halinin sonuçlarını daha görünür kılmaktadır.

Müslümanlar olarak kendi gündemimizi oluşturmalıyız. Dinî, siyasî, edebî veya entelektüel tartışmalarımıza başkaları karar vermemeli. Bunun için ise öncelikle insiyatif alabilecek özgüvene sahip olmalıyız.  Eziklik duygusundan uzaklaşmamız gerekmekte. Batı’daki üniversiteler protestolara başlamadan bizim üniversitelerde kimse proteste gösterileri düzenleyemedi. 

7 Ekim 2023 tarihinden bugüne kadar yapılan tüm protestolarda Batı bize örneklik teşkil etti, kendimiz özgün ve orijinal, etkili protestolar düzenleyemedik. 

Tüm İslami camialar, Müslümanlar oturup düşünmeliler. Daha önce etkili, ses getiren, yaptırım gücü olabilecek protestolar yapabiliyorken şuan neden görüntüde kalabalık ama asılda cılız seslerden ibaretiz? Neyi kaybetmekten korkuyoruz, çekiniyoruz? Eylemlerimiz sadece vicdanlarımızı susturabilmek için mi icra ediyoruz? Kendimizi bir nebze de olsa avutabilme adına mı protestolar düzenliyoruz?

Kur’an ve Sünnet ışığında yeniden şahsiyetli bir bilinç inşa etmekten, mazlumla saf tutmaktan ve hakkı savunmak için bedel ödemeyi göze alabilmeliyiz.

Yazdığımız yazının, söylediğimiz sözün, eylemlerimiz ve protestolarımızın bir şey değiştirmeyeceğini bildiğim için o kelimelere duyduğum güven kaybıyla utanıyorum. Sessizli, belki de en hakiki çığlıktır böyle zamanlarda. Çünkü bazı acılar, dile gelmeyecek kadar gerçektir. 

Ya rabbi senden niyazımız şudur ki; İsrail ve destekleyicilerine karşı susanların, ticaret yapmaya devam edenlerin, katliamı öyle ya da böyle destekleyen, haklı gören, amalıfakatlı cümleler ile savunmaya çalışanlara Filistin halkının yaşadığı acının aynısını yaşat! Mahşer günü hiçbir mazeret sunamasın, sustukları gibi sussun, dilleri, elleri, ayakları, kalpleri onların aleyhine şahitliklerini yapsın!

 

Kaynakça

 Ebu Davud, Melahim, 5. Hadis No: 4297.

 Al Jazeera, “Studentsacross US, Europe facecrackdownforprotestingagainst Gaza war,” April 2024.

 Human Rights Watch, “The Gaza Crisis: CivilianImpactand Legal Violations,” 2023–2024.

Said, Edward W. Orientalism. VintageBooks, 1978.

Ramadan, Tariq. Western MuslimsandtheFuture of Islam. Oxford UniversityPress, 2004.

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum