“İslâm Coğrafyasında Gelecek ve İslamcılık”
“İslâm Coğrafyasında Gelecek ve İslamcılık” başlıklı aylık panel Cennet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Bahattin Urlu'nun oturum başkanı olduğu Özgür-Der Küçükçekmece Temsilciliği tarafından gerçekleştirilen aylık panelin konuşmacıları Selahattin Eş ve Hamza Türkmen idi. “İslâm Coğrafyasında Gelecek ve İslamcılık” başlıklı aylık panel Cennet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
İlk konuşmacı Hamza Türkmen, Ümmet coğrafyasının içinde bulunduğu durumu Fatır suresi 32. ayet ve Rad Suresi 11. ayetleri ışığında yorumlayarak, bugün ümmetin içinde bulunduğu durumu nimeti kaybetmek olarak yorumladı. Türkmen, İslamcılık kavramının ödünç bir kavram olduğunu, fakat buna rağmen Müslümanların durumuna bakıldığında müttaki, muvahhid, müslihun ve sabikun olmayı ifade eden bir kavram olduğunu belirtti. Bu akımın öncülerinin Ebu Hanife, İbni Teymiye, Cemaleddin Afgani, Hasan El Benna, Seyid Kutup ve Mevdudi olduğunu, ülkemizdeyse Mehmet Akif, İskilipli Atıf, Sait Halim Paşa, Babanzade Naim Efendi olduğunu söyleyen Türkmen, bu kuşağın Kemalist diktatörlük tarafından baskı ve zorbalıkla sindirildiğini, İstiklal Mahkemelerinde on binlerce Müslümanın asıldığını belirtti. 80'li ve 90'lı yıllardaysa acilci bir İslam devletine ulaşma düşüncesiyle demokratik mücadeleyi tercih ederek, parti kurup tepeden inmeci bir değişimi savunanların olduğu gibi, devrim ile iktidarı ele geçirerek, bir inkılâp gerçekleştirmenin peşinde olanların olduğunu vurguladı. Bu acilci iki anlayış da 28 Şubat darbesiyle sarsılarak, gerçeklikten kopuk olduklarını anladılar. Günümüze gelindiğinde bizlerin bu dağılmışlık içinde yapmamız gereken şeyin, ayette de bahsedildiği gibi hayırda yarışan sabikunlardan olmaya çalışarak, toplumun değişimi için Rad suresi 11. ayetteki sünnetullahın gerçekleşmesi için çaba sarf ederek, istişare ve şura temelli bir anlayışı örnek alan bir hareket hattı oluşturmamız gerektiğini söyleyerek, sözlerine son verdi.
İkinci konuşmacı olarak Selahattin Eş, maalesef İslam devleti özlemi çeken Müslümanların, acilci davrandığına ve İslami Devleti kurduklarını iddia edenlerin de yetersizliklerinden dolayı adı İslam Cumhuriyeti olsa da izlediği politikalarının İngiliz menşeli veya emperyalist paradigmanın izinde olduğunu belirtti. Önemli olanın devrim yapmak olmadığını yapılan İslami devrimin yaşatılmasının daha önemli olduğunu vurgulayarak, bugün İran İslam Cumhuriyeti'nin takip ettiği politikaların İslami bir yönün olmadığını gördüğünü bu yüzden biz Müslümanların ıslah merkezli bir davet çalışması yaparak kaybettiğimiz nimeti tekrar kazanmak için hayırda yarışan müslihunlardan olmamız gerektiğini vurgulayarak sözlerine son verdi.
HABERE YORUM KAT