İslam araştırma konusu haline getirilecek bir nesne değildir!
Şuayb Mekeç, İslam'ın tartışılma biçimi üzerinden vakıa ile olan bağının nasıl işlevsiz hale getirildiğine dikkat çekiyor.
"Yarattıklarımızdan (kullarımızdan), hakka sarılarak hidayeti gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır" (Araf /181 )
Allah’ın kulları içinde aklını, fıtri melekelerini vahyi çerçeveye uygun kullanan; basiretli, ahlaklı, tutarlı ve İslam yolunda titiz davranan, insanları hakka; hidayet yoluna ulaştıran kullar vardır. Hakkı tanıyan, hak ile insanları hidayete davet eden ve hak ölçüsüne göre adaletli davranan bir ümmet/topluluk vardır ve her zaman olacaktır.
Ayette, Allah’ın kulları için hedef tayin ettiği o hakka ulaştırmak için çabalayan, her konuda adaletle hükmeden bu topluluk için ümmet kavramının kullanılması ilgi çekicidir. Hak ve hidayet yolu birdir. Bu yol; kaynağı ilahi olan hakikat yoludur: Kur’an-ı Mübin’in uygulaması ve Rasulullah (sav)’ in örnekliğidir. Mütevatir sözlerdir. Tek yol olan İslam’dır. Hak kelimesi; “gerçek, doğru olan, bâtılın zıddı anlamındadır. Doğru inanç; ölçüsü tam, zamanlaması uygun hikmetli iştir. (-el-Müfredât, “ḥḳḳ” md./Lisânü’l-ʿArab, “ḥḳḳ” md.)