İşgali kabullen, katliamı unut, istikrarı bozma
Kenan Alpay, Azerbaycan-Ermenistan hattında tırmanışa geçen savaşı değerlendirdiği yazısında, son günlerde ayyuka çıkan ateşkes ve istikrar söyleminin tutarsızlığına dikkat çekiyor.
Rusya’dan Suudi Arabistan’a, İran’dan Fransa’ya hemen bütün devletlerin Azerbaycan-Ermenistan arasında süren 30 yıllık “istikrarın” devamından yana tutum belirlediğine dikkat çeken Kenan Alpay, “Azerbaycan işgali bitirmek için Türkiye’yle dayanışacak ve kendi işini kendi görecek. Başka seçenek ve dayanak gözükmüyor. İstikrar vurgusu işgali temize çıkarmak, katliamı unutturmak manasında tekrar eden kirli bir tuzaktan ibarettir. İşgal, tehcir ve katliamı meşrulaştırmaya yeltenen her istikrar vurgusu adalet ve barış adına bozguna uğratılıp kökünden yıkılmalıdır.” diyor.
Kenan Alpay’ın yazısı şöyle:
Dünyanın diğer bir ucundan seslenen Kanada Başbakanı Justin Trudeau bile “Dağlık Karabağ sorununa askeri bir çözüm getirmek mümkün değil. Dağlık Karabağ’daki (işgal ve tehcir) sorunu ancak diyalog yoluyla çözümlenebilir” diyor. Üstelik bu hükmü ilan ederken işgal altındaki topraklarını kurtarmak üzere kapsamlı bir misillemeye girişen Azerbaycan’ın Kanada askeri teknolojisi ile üretilen silahları kullandığına dair haberlerden duyduğu rahatsızlığı da ilan ediyor. Kanada Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturmanın sonucuna göre Azerbaycan’a yönelik bir yaptırım kararı çıkabilir. Çünkü Ekim 2019’dan itibaren Kanada, Suriye’nin kuzeyine yönelik yürüttüğü askeri harekâtlar dolayısıyla Türkiye’ye silah satışını dondurmuştu.
Kanada’nın politikasına şaşırmanın, Trudeau’nun tavrına hayret etmenin çok bir manası yok. Biraz dikkat edilirse Rusya’dan Suudi Arabistan’a, İran’dan Fransa’ya hemen bütün devletler Azerbaycan-Ermenistan arasında süren 30 yıllık “istikrarın” devamından yana tavır alıyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında süregelen istikrarın bozulmasına hiç kimse razı değil. Bu bağlamda siyasi ve diplomatik tüm girişimlerin iflas ettiğini gören Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmaya matuf askeri gayretleri başlı başına istikrar bozucu bir risk şeklinde tanımlanıyor. Son bir haftadır yükselen çağrılara bakıldığında işgal nasıl bitecek, topraklarından sürülüp atılan yüzbinlerce insan nasıl geri dönecek, işlenen katliam ve yıkım nasıl telafi edilecek gibi en temel ve en öncelikli konulara temas eden yok. Ama “derhal ateşkes ilan edilsin ve istikrar bozulmasın” sloganı maşallah en muteber klişe olarak tedavülde tutuluyor.
(…)