İşgalci İsrail Gazze'nin sosyal dokusunu tahrip ediyor
Gazze'nin rapor edilen büyük kayıp rakamlarında, travmatik ölüm sayısında kaybolan gerçek, her bir ölümün, kaybedilen kişinin ailesinin dokusunu parçaladığıdır.
Asem Alnabih’in electronicintifada’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz-Haber için tercüme edilmiştir.
Savaş zamanlarında, gerçek ile abartı arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran hikâyeler ortaya çıkar. Bazı anlatılara inanmak zor gibi görünse de acı verici bir şekilde gerçek oldukları gün yüzüne çıkar. Diğerleri ise her anlatımda daha da çarpıtılır. Bir de düpedüz uydurma olanlar vardır, belirsizlik ve korkunun bıraktığı boşluğu doldururlar.
Kuzenimin, Gazze'deki acımasız yerinden edilmeleri defalarca yaşamış olan ‘6 yaşındaki kızı Ayşe hakkındaki üzücü hikayesi’ gibi, ilk elden duymadıkça hangi hikayelere güveneceğinizi bilmek zor. Hikâyesi, kulağa neredeyse inanılmaz gelmesine rağmen, trajik bir şekilde doğru.
Savaştan üç ay sonra, aralık 2023'ün sonlarında Ayşe, Gazze Şehri yakınlarındaki Shujaiya mahallesinde durum daha da kötüye gidince, büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte buradan kaçmak zorunda kaldı. Yerinden edilmenin kaosunda, bombalar düşerken, aile birbirlerinden ayrıldı. Ayşe'nin annesi, babası ve küçük kardeşleri bir yere; Ayşe, büyükanne ve büyükbabası ise başka bir yere. Birbirlerini bir daha ne zaman göreceklerinden kimse emin olamıyordu.
Gazze'nin dört bir yanına bombalar yağarken kaçan Ayşe, büyükanne ve büyükbabası, Gazze Şehri'nin güneybatısındaki bir okula geçici olarak sığındılar, ancak İsrail tarafından tekrar tekrar yerlerinden edildiler ve günler haftalara, haftalar aylara dönüşürken onları daha da güneye ittiler.
İsrail'in bombardıman kampanyası kuzeyden güneye doğru kaydıkça binlerce kişi öldü ve yüz binlerce kişi evlerinden oldu.
Onlar ayrılıktan haftalar sonra güneye sığınmaya çalışırken, yakınlardaki bir hava saldırısı Ayşe'nin büyükbabasının ciddi şekilde yaralanmasına neden oldu. Yaşı ve zayıflığı göz önüne alındığında, büyükbabanın acil tıbbi tedavi için eşiyle birlikte Mısır'a tahliye edilmesi gerekti fakat ne acı ki Ayşe'nin onlarla birlikte Gazze'den ayrılmasına izin verilmedi.
Bu aile için verilmesi zor bir karardı. Ancak Ayşe daha sonra bölgedeki akrabalarının yanına yerleştirildi, onlar da Ayşe'ye bakmaya gönüllü oldular. Büyükanne ve büyükbabanın acil tedavi için Gazze'den tahliye edilmesinde ısrar ettiler.
Travma
6 yaşındaki bir kız çocuğunun ebeveynleriyle irtibatını kaybetmesi dehşet vericidir. Savaşın zorluklarını ilk elden tecrübe etmek, açlık ve yerinden edilme sırasında büyükanne ve büyükbabasını kaybetme ihtimaliyle yüzleşmek travmayı daha da derinleştiriyor. Aslında Ayşe, Gazze'nin kendi Via Dolorosa'sına - İsa'nın çarmıha gerilmeye giderken izlediğine inanılan kederli bir yol - katlandı ve anlatılmamış zorluklara tamamen tek başına göğüs gerdi.
Aylar süren umutsuz yakarışların, uluslararası kuruluşlarla tekrarlanan takiplerin ve onlardan gelen yeni bilgilerin ardından, Kızıl Haç nihayet Ayşe'yi annesiyle yeniden bir araya getirdi. Bu sevinçli bir kavuşmaydı. Ancak bir şeyler onarılamayacak şekilde değişmişti.
Anne ve babasının aylar önce kaybettiği 6 yaşındaki kız çocuğu bambaşka bir insan olarak geri dönmüştü; büyümüş, daha sessiz ve küçük yaşına göre alışılmadık derecede sakindi.
Annesi bana “Ayşe bize kavuştuğundan beri aynı değil” dedi. “Bunu açıklayamıyorum ama sanki bir yerlerde bir şeyler kırılmış gibi hissediyorum.”
Ayşe'nin bir zamanlar hayal bile edilemeyen hikâyesi artık Gazze'de yürek parçalayıcı bir şekilde yaygınlaştı. Ayşe’nin hikâyesinde olduğu gibi savaş Gazze'nin sosyal yapısını derin bir şekilde parçaladı.
Ben de savaş nedeniyle ailelerinden zorla koparılanlardan biriyim. Savaşın yarattığı yıkım nedeniyle aile bağları parçalanan ve yok olan sayısız kişinin hikâyesini bizzat biliyorum.
Bir kadın ve yaşlı ebeveynlerinin Mısır'a tahliye edilmesine izin verilirken, kocası ve çocukları kuzeyde kaldı. Genç bir adam, -karısı ve çocukları güneye sığınırken- Gazze'nin kuzeyindeki Cebaliye'de kaldı.
Bir başka aile ise El Şifa hastanesinden çıkarılmaları sırasında ayrı düştü. İsrail askerleri ailenin iki genç oğlunu Gazze'nin güneyine doğru uzun bir yol yürümeye zorlarken, anne-baba ve kız kardeşler kuzeyde kaldılar.
Parçalanmış hayatlar
Bunlar kesinlikle masal değil, parçalanmış hayatları olan gerçek insanların gerçek hikâyeleri.
Hamile kadınlar, -kocaları İsrail'de hapiste tutulurken- güneye göç ettirildi; anneler öldürüldü, geride çocuklara bakan erkekler bırakıldı, ancak bununla da kalmadı; bu erkekler ya kayboldu ya da toplu mezarlara gömüldü. Çocuklarından ve torunlarından daha uzun yaşayan, acımasız ve dayanılmaz koşullar altında hayatta kalan yaşlı büyükanne ve büyükbabaların bu tür binlerce hikâyesi var.
Gazze'nin rapor edilen büyük kayıp rakamlarında, travmatik ölüm sayısında kaybolan gerçek, her bir ölümün, kaybedilen kişinin ailesinin dokusunu parçaladığıdır. Her bir ölüm, yakından incelendiğinde, yakın ve büyük aileler üzerinde derin bir etki yaratmakta ve bu etki tüm toplumda hissedilmektedir.
Amerikan yapımı bombalar sadece binaları ve diğer sivil altyapıyı yok etmekle kalmıyor, Gazze'deki genç ya da yaşlı her Filistinlinin kalbinde ve zihninde misket bombası gibi izler bırakıyor.
Şu anda 2 milyondan fazla insan Gazze içinde yerinden edilmiş durumda ve en güçlü sosyal bağları bile zorlayan korkunç koşullarda yaşıyor.
Gazze artık dul ve yetimlerin yaşadığı bir yer haline geldi.
Geçtiğimiz yıl itibariyle BM çocuk fonu UNICEF'in tahminlerine göre Gazze Şeridi'nde 17 binden fazla çocuk ya refakatsiz ya da ebeveynlerinden ayrı düşmüş durumda.
Yetim çocuklar belirsiz bir gelecekle karşı karşıya, ailelerini ellerinden alan ve onları bakacak kimseden yoksun bırakan savaşın trajik anılarıyla büyüyorlar. Dullar, -normal yaşamın her türlü görüntüsü ortadan kaldırılmışken-, tüm aileyi büyütme sorumluluğunu taşıyarak hayal bile edilemeyecek zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Bir arkadaşım, hamileyken güneye kaçan eşinin geçen yıl şubat 2024'te oğullarını nasıl dünyaya getirdiğini anlattı. Konuşmamız sırasında bebek 10 aylıktı ve arkadaşım sadece birkaç kilometre uzakta olmasına rağmen onu henüz bir kez bile kucağına alamamıştı. Şimdiye kadar oğlunun hayatının her anını kaçırmıştı.
En kötüsü de bu acının ne zaman sona ereceğini hiçbirimizin bilmemesi - arkadaşımın kendi çocuğuyla tanışıp tanışamayacağını bir kenara bırakırsak, ikisine de bir şey olmadığını varsayarsak.
Trajik bir şekilde, bu durum bugün Gazze'deki tüm aile bağlarını özetliyor.
*Asem Alnabih, halen Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze Şehri'nde yaşayan bir mühendis ve doktora araştırmacısıdır. Gazze Belediyesi'nde sözcü olarak görev yapmakta ve birçok platformda Arapça ve İngilizce yazılar yazmaktadır.
HABERE YORUM KAT