İşgal rejiminin yaptıklarına itiraz eden herkes hedef alınabilir mi?
Mustafa Karaalioğlu, Siyonist çetenin sahip olduğu öldürme imtiyazına dikkat çekerken bunun dünya için ne kadar tehlikeli bir durum olduğunu vurguluyor. Yazıya yapılan yorumlar ise çok farklı bir probleme işaret ediyor.
HAKSÖZ HABER
Mustafa Karaalioğlu'nun bugünkü yazısı oldukça iyi bir yazı. Özetle İsrail'in sınır tanımza bir cinayet şebekesi olduğunu ve bu kanlı-yıkıcı süreci bizzat Amerika'nın sınırsız desteğiyle yürüttüğünü işliyor. Fakat İsrail'in aldığı bu destekle BM'ye bağlı olanlar başta olmak üzere pek çok yardım kuruluşunu, sivil toplum örgütünü ve aktivisti "terör" yaftası yapıştırarak kolayca hedef alabileceğini, yok edebileceğini UNRWA ve doğulu-batılı gazeteciler üzerinden örnekliyor.
Karaalioğlu'nun yazısı kadar önemli bir diğer husus ise yazının altındaki son derece profesyonelce yazılmış, her biri uzman "psikolojik harp memuru"nun kaleminden çıktığı aşikar olan "yorumlarda kendisini gösteriyor. Psikolojik savaş ajanları, nüfuza casusları her bir haber ve makalenin altında İsrail'in cinayetlerini ifşa edip eleştiren yazarı da yazıyı da itibarsızlaştıracak türde çirkin ve kirli algı operasyonlarına girişiyor. Hiç bir gerçek isim, gerçek adres yok yorumlarda. Gramerden cümle kurgusuna kadar son derece profesyonelce kaleme alınan yorumlar nüfuz casuslarının öteden beri yoğunlaştıkları alanı unutanlara tekrardan hatırlatıyor. Sosyal medyadaki dezenformasyonlarla, kimi Şamanist kimi Kemalist anonim hesapların kamuoyunda sebep olduğu basit, sığ ve tiksinti verici operasyonları gazete yazılarının altında yer alan "yorumlar"da ise son derece objektif-bilimsel ve derinlikli fikirler işleniyor. Bu profesyonel yorumları ve yorumcuları gözden uzak tutmamak, bilakis oynadıkları rolü ve misyonu sıkı takibe almak icap ediyor.
Mustafa Karaalioğlu / Karar
Haniye’yi bulan bomba, Batılı bir hedefe ne kadar uzak?
İsmail Haniye suikasti İsrail’in sınırsız öldürme yetkisinin sadece yeni bir halkasıdır. Gazze’de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere bir tahmine göre 40 bin, bir tahmine göre ise 100 binin üzerinde insanı katlederken kullandığı yetki de budur. ABD’nin altın tepside sunduğu bir imtiyazı acımasızca kullanıyorlar. Soykırım yapıyorlar. Soykırım çünkü İsrail’in her yaştan Filistinli’yi tehdit olarak gördüğü, katliam arttıkça daha iyi anlaşılıyor. O yüzden Gazze’de nefes alan herkesi ortadan kaldırmaktan geri durmuyorlar. Haniye’nin çocukları ve torunları da tehdit kendisi de tehditti. Yaşlarına bakmadan hepsini katletmekte beis görmediler. Çünkü, askeri ve ahlaki bir engelle karşılaşmadan bunu yapabiliyorlar. Öldürebiliyorlar ve yola devam edebiliyorlar.
Böyle bir acımasızlık görülmedi. Böyle sınırsız bir öldürme yetkisi hiç görülmedi. İsrail’in nerede duracağı tahmin edilemiyor çünkü Filistinlilerin sayısı hala bütün dünyadaki İsraillilerin sayısından fazla. Sadece Filistinliler değil, Filistinlilerle dayanışma halinde olan Müslümanların sayısı ise yüzlerce kat fazla. Öldürülecek, katledilecek daha çok insan var. İsrail savaş kabinesi de başı ve sonu kanlı bir yolda öldürdükçe öldürerek ilerliyor ve nerede duracağına dair kimsenin fikri bulunmuyor.
Peki, İsrail’in yolun bir yerinde mesela, “İsrail de fazla oluyor” ya da “İsrail yönetimi cinayetlerinin hesabını vermeli” diyen Batılı sivil toplum aktivistlerini hedef almayacağının garantisi var mı? Ya da tıpkı Haniye’ye yaptıkları gibi vicdan sahibi ve İsrail’in durdurulmasını isteyen bir Avrupalı politikacıyı da hedefe koymayacaklarının… Ve mesela, şu anda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Netenyahu ve kabinesini yargılayan hakimlerin, savcıların, avukatların hedef olmayacağını söyleyebilir miyiz? Dahası… Bir Avrupa başkentinde İsrail’e sadece ateşkes çağrısı yaparak barışçı eylemler yapan sıradan insanları?
Dün gece yarısı İsmail Haniye’yi bulan suikastin yarın vicdan sahibi bir Batılı politikacıya, aktiviste yapılmayacağını söyleyemeyiz. Tehlike artık bu kadar yakındır.
O kadar da değil mi? İsrail bu kadar da ileri gidemez mi?
İsrail Meclisi Knesset’in geçenlerde, Birleşmiş Milletler kuruluşu olan UNRWA’yı terör örgütü olarak ilan eden bir karar aldığını hatırlatalım. ABD bile itiraz etti ama umursamadılar bile… Kararın ardından İsrail askerleri, BM kimliği taşıyan bu insanları fırsat buldukça öldürüyorlar. UNRWA, 75 yıldır sadece Filistinlileri insani yardım götürmüyor aynı zamanda İsrail’in katliamları ve bu katliamlar neticesinde mülteci durumuna düşen Filistinlilerin kaydını tutan tek örgüt olduğu için onları çileden çıkarıyor. Bu yüzden şimdi İsrail rejiminin terör listesine girdiler. BM’yi terör listesine alabilen bir gözü dönmüşlük başka ne yapmaz, diye sormanın zamanıdır.
Dünyanın herhangi bir yerinde İsrail’i çileden çıkaran başkalarına silah doğrultmaktan geri durmaları için bir sebep var mı? Gazze gerçeğini dünyaya aktarmak için çalışan Batılı-Doğulu 70 yakın gazeteciyi öldürdüler; bunu da unutmayalım.
İsrail’in bugün sahip olduğu öldürme imtiyazı, dünyada İsrail rejiminin yaptıklarına itiraz eden herkesin hedef alınmasını mümkün kılacak bir hızla gelişiyor. İsrail, kendisini kimsenin tehdit etmediği ve yaptıklarını herkesin oyladığı bir rejim olmak gibi imkansız bir hayalin peşinde yürüdükçe dünyanın bütün vicdanlı insanları tehdit altındadır. Sadece Filistinliler değil bu ölçülere uymayan herkes hedef olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Öldürmeyi, suikasti, katletmeyi herkesten iyi bilen bir rejimin hevesini Gazze halkından aldıktan sonra, sakinleşmesini beklemek iyimserliktir. 7 Ekim’den sonraya ortaya tablo sadece bunu gösteriyor.
Yazıya yapılan yorumlardan bazıları:
HABERE YORUM KAT