İşgal ordusu bile camide bira içmemişti!
Hani benzerlik olur da, bu kadar da mı “kopya film” olur.
Tüm figüranları ile.. Tüm destekçileri ile.
Hatta suret-i haktan görünüp, tavsiyede bulunanları ile..
28 Şubat düdükçülerinin yeni vizyona girmiş versiyonunu seyrediyoruz..
Karşıtların saldırılarını yazmıştık.
Bugün ise, suret-i haktan görünüp, hükümete kardeşçe tavsiye numarası yapanları yazalım.
Diyorlar ki, “Başbakan’ı etrafındakiler yanlış bilgilendiriyor..”
Aynısını, Erbakan Hoca’ya da söylemişlerdi..
Maksat; hedef tahtasına koydukları hükümeti bölmek.. Parçalamak.
Bunun için sol kökenliler bodoslama saldırırken, muhafazakar kimlikli uşaklar da, “Abdullah Gül güzel.. Bülent Arınç güzel.. Cemil Çiçek güzel.. Diğer üslup kötü” diyorlar..
Yani Başbakan kötü imiş, yanındakiler güzel imiş.
Bir diğeri ise, “Başbakan’ın etrafında duvar örülmüş. Eleştiriler kendisine götürülmüyor. Başbakan gerçekleri bilmiyor” diyor.
Hiç düşünmüyor, etrafında bir duvar olan ama o duvarı göremeyen Başbakan, nasıl 11 yıl iktidarda kalır, hâlâ % 50 oy oranı ile birinci partinin başkanı olur?
Eleştiriler dostça gibi görünse de, sinsice..
Ahlaksızca..
Hükümetin geri adım atması için, “Biraz sakinleşelim.. Biraz terapi yapalım.. Biraz.. Biraz..” türünden söylemlerle çağrıda bulunuyorlar..
O zaman buyrun dindar kimlikli ahmaklar..
Biraz sakinleşelim ve birlikte Valide Camii’ni ziyaret edelim..
Hani büyük medyanın, sözüm ona “hükümetten korkup gösterileri haber yapmadıkları” iddia ediliyor ya.
İşte o “korkan medya”nın, korkmuş hali ile yaptığı bir haberi önce aktarayım..
“Gezi alanına AVM yapılmasına tepki veren gençler, polisin çekilmesinden sonra, Taksim Gezi alanını sabaha kadar temizleyip, tertemiz yaptılar..”
İddia ne idi? “Göstericiler lehine haber yapılmıyor”du.. Esnafın yaptığı temizliği göstericilere yamayan medyayı baskı altında tutmak için, bu yakıştırmayı yapıyorlar..
O zaman gelelim. Valide Camii’ne..
Hiç küfür etmeyeceğim.. Ama küfür etmemem, onların bunu haketmedikleri anlamında değil. Onlar çok çok fazlasını hakettiler ama..
Bizim “Siz onlara küfretmeyin ki.. Onlar da size küfretmesin” buyruğuna inancımız var..
Onun için, hakettiklerini söyleyemeyeceğim.
Nedir beni bu kadar kızdıran?
Beyefendiler, gösteri arasında dinlenmek, mola verip tedavi olmak, yiyip içmek için, Valide Camii’ne girmişler..
Cami kutsal mekanlardır, sadece namaz kılmak için değil, gerektiğinde dinlenmek için de girilebilir.
Eyvallah.
Peki o ayaklarınızdaki ne?
O Yunan işgal ordusunun çizmeleri gibi, ayaklarınızdan çıkartmadığınız botlar, ayakkabılar ne?
Bitmedi..
Etrafa yaydığınız su şişeleri.. Sözüm ona ilaç şişeleri.. Pislikler.. Hatta bira kutuları..
İşgal ordusu bile, gelip de cami içinde bira içmemiştir..
O zaman, bu Müslüman evlatlarının yaptığı ne?
“Doktorlar, acil müdahaleler için camiyi kullanmışlar” diyecekler.
Eyvallah. Kullanın.. Acil ne işiniz varsa, buyrun camiden istifade edin..
Bir tek insanın canı tehlikeden kurtulacaksa, caminin halıları da, cami de feda olsun..
Ama ayakkabılarla girdiğiniz camiyi, lokanta gibi kullanıp, pisliklerinizi de orada bırakıp, çekip gidin....
Tabipler Birliği, doktorları organize etmiş.. Hemşireleri organize etmiş. Kaynağı belirsiz finansla ilaçları organize etmiş.. Ama pislikleri toplamak için küçücük bir gayret yok..
Satılık medyanın, “Polis çekildikten sonra, çöpleri toplayıp, Taksim’i tertemiz yaptılar” dediği gençler, camiyi pisleyip, öylece bırakıp gitmişler..
Orası bir cami..
“100 metre ara ile cami inşa ediliyor” dediğiniz ve yapılmasını istemediğiniz camilerden birisi..
Bakın, işiniz düştü, o istemediğiniz camiye..
Bari, pisliğinizi temizleseydiniz..
İşgal ordularının bile yapmadığı, “camide içki içme” rezaletine imza atmasaydınız..
Peki kim, bu rezaletin sorumlusu?
Tabipler Birliği.. İstanbul Tabipler Odası ve diğer destekçi örgütler..
Savcılık açsın bunlara davayı..
Bir daha böylesi rezalet sergileniyor mu, görürüz!
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT