1. YAZARLAR

  2. Ahmet Altan

  3. İşçi katliamı
Ahmet Altan

Ahmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

İşçi katliamı

27 Şubat 2011 Pazar 13:30A+A-

Önce, iyiden iyiye çıldıran Kaddafi’nin kan gölüne çevirdiği Libya’dan vatandaşlarımızı tahliye etmek konusunda gerçekten büyük bir başarı gösteren Hükümet’i, Başbakan’ı, Dışişleri Bakanı’nı, görev alan bütün diplomatları, denizcileri, askerleri bir kutlayalım.

Çok zor koşular altında böyle bir sorunu çözmeleri gerçekten büyük bir başarıdır.

Elbirliğiyle böyle bir organizasyon gerçekleştirmek, o cehennemden insanları çıkartmak öyle kolayından bir iş değil.

Bu insanları ve bu çalışmayı kutlayıp hakkaniyet borcumuzu eda ettikten sonra gelelim asıl sorunumuza.

AKP hükümetinin garip bir alışkanlığı var.

Dünyanın projektörlerinin döndüğü olaylarda sahneye çıktıklarında herkesin ilgisini çekecek işler yapıyorlar.

Ama yeryüzü projektörlerinin parıldatmadığı alanlarda büyük günahlar işliyorlar.

AKP iktidara geldiğinden bu yana bu ülkede kaç işçi “iş kazalarında” can verdi, tam sayısını bilmiyorum.

Davutpaşa’da, Tuzla’da, Zonguldak’ta, OSTİM’de, Anadolu’daki diğer madenlerde ardı ardına işçiler hayatlarını kaybettiler.

Ne iktidarın, ne muhalefetin, ne de medyanın sahip çıktığı işçiler katliama uğramışçasına ölüyorlar.

Sadece Avrupa Birliği, kimsenin aldırmadığı raporlar yazarak, çalışma koşullarının düzenlenmesini, OSTİM gibi sahipsiz bölgelerde denetimler oluşturulmasını istiyor.

Ama kulak asan olmuyor.

Son olarak da Afşin’deki Çöllolar Kömür Ocağı’nda ardı ardına meydana gelen iki göçükte işçiler öldü, dokuz kişi hâlâ göçük altında.

Bölgedeki insanlar feryat ediyor ama kimse aldırmıyor.

Ciner Grubu’un işlettiği bu ocakta meydana gelen kazalar soru işaretleriyle dolu.

O soruların cevapları araştırılıyor ama ilk bakışta bile büyük bir vurdumduymazlığın yaşandığı anlaşılıyor.

Bir yetkilinin açıkça belirttiği gibi “ilk çatlak” 8 ocakta tesbit edilmiş.

“Gerekli çalışmaları yaptıklarını” söylüyorlar ama demek ki yapmamışlar.

Çünkü “ilk çatlağın” görülmesinden yaklaşık bir ay sonra 6 şubatta birinci göçük, 10 şubatta da ikinci göçük meydana geliyor.

İlk çatlağın tesbitinden sonra ocak ancak bir ay dayanabilmiş.

Jeoloji Mühendisleri Odası da olay yerine gidip incelemeler yaptıktan sonra on dokuz sayfalık bir rapor yazarak, 13 soru sormuş.

Birinci soruları, madendeki basamakların “açılarıyla” ilgili.

Anlayabildiğim kadarıyla bu madenlerde basamakların açıları çok önemli, güvenliği sağlamak için bu açılara dikkat etmek gerekiyor.

Mühendisler Odası’nın iddiasına göre, Çöllolar işletmesinin danışmanlığını yapan Alman firma, bu açıların “21 derece olması” gerektiğini söylemiş ama maden işletmecileri bu açıları 16 dereceye düşürmüşler.

Mühendisler, “niye bu açıları düşürdünüz” diye soruyorlar.

Tabii bu soruyu hükümete de sormak gerek, bir firma işçilerin güvenliğini tehlikeye düşürecek işler yaparken siz oraları hiç denetlemediniz mi?

Bu “açıları” hiç kontrol etmediniz mi?

Göçüğün meydana geldiği ocağın hemen yandan Hurman Suyu akıyor.

Hurman Suyu’ndan “yeraltı sularına” sızma olması halinde göçüğün meydana gelmesi kaçınılmaz; onun için bir sızma olmaması için bütün önlemlerin alınması zorunlu; Mühendisler Odası, bu önlemlerin alınıp alınmadığını da sorularına ekliyor.

Ama bütün bunlardan daha korkunç bir soru var.

Mühendislerin görüştüğü işçiler, ilk göçükten sonra, ikinci göçüğün meydana geleceği yerde yeni “çatlakların” görülmesine rağmen çalışmaya devam edildiğini söylüyorlar.

Niye çalışmalar ara verip gerekli önlemleri almadınız?

Neden ölüm tehlikesini bile bile işçileri o madene gönderdiniz?

Çalışmalar durdurulup gerekli önlemler alınsaydı “kaç para” kaybedecektiniz, kaç para kazanmak için o işçilerin tonlarca çamurun altına gömülmesine göz yumdunuz?

Bu soruların her birine o madenin işletmecileri herkesi ikna edecek cevaplar vermek zorunda.

Tabii bu ülkenin insanları hükümete de soracaklar.

Bu insanlar niye öldü, niye oraları gerektiği gibi denetlemediniz, neden göçük olan yerde çalışmaların sürmesine izin verdiniz, ikinci göçük olmadan önce neden devreye girmediniz, neden işçilerin hayatını önemsemediniz?

Libya cehenneminden insan kurtaracak yeteneğe sahipken neden bu yeteneğinizi Çöllolar’daki işçileri kurtarmak için göstermediniz?

O işçilerin günahı neydi?

Dünyanın seyretmediği bir yerde çalışmaları mı?

TARAF

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum