İrtica tehlikesi Kürdistan’da
Türkiye yıllarca irtica korkusuyla yatıp kalktı. Ta ki AKP iktidara gelene kadar. İslamcılar başa geçince ne şeriat geldi ne de laiklik elden gitti. Bazılarında hayal kırıklığı yaratsa da irticanın Kemalist elit tarafından devleti elde tutmak için uydurulmuş bir hayaletten başka bir şey olmadığı anlaşıldı.
Şimdi o hayalet Kürdistan semalarında dolaşıyor.
Son günlerde Güneydoğu’da radikal İslam’ın hızlı örgütlenmeye başladığını duymaya başladık. Neşe Düzel’e konuşan Kürt aydını Selahattin Kaya da aynı fikirde: “Kürtler dindardır ama militan, radikal İslamcı değillerdir. AK Parti’nin himayesi ve şemsiyesi altında militan İslam bölgede süratle örgütleniyor. Doğu ve Güneydoğu giderek radikalleşiyor, militanlaşıyor. Bu çok tehlikelidir. İslamcı baskının korkusunu en çok AK Partili olmayan Kürtler yaşar.”
Böyle düşünen sadece Kaya değil, Kürt siyasetçiler de aynı görüşü paylaşıyor; en azından bir kısmı hükümetin PKK’ya karşı radikal İslam’ı destekleyebileceğine inanıyorlar.
Gerçekler ise bence çok farklı.
Tahrik veya kışkırtmaları bir yana bırakırsak bölgede yayılan ve güçlenen militan İslam değil, “ılımlı İslam”dır. AKP iktidarının sağladığı yumuşama ortamından bugüne kadar en fazla cemaatler yararlandı. Kürtler arasında da hızla örgütlenmeye başladılar. Bu cemaatler, ılımlı çizgileriyle öne çıkmaktadırlar. Türk milliyetçisi olsalar da barışçıdırlar.
AKP’nin de “radikal İslam”ı destekleyerek kendi ayağına kurşun sıkması düşünülemez. Çünkü AKP’yi bölgede güç yapan geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan “ılımlı” görüşleridir.
Bunun için Güneydoğu’da AKP şemsiyesi altında “radikal İslam” gelişmez. AKP iktidarda olduğu sürece buna izin vermez.
Ama bu konunun gündeme gelmesinin anlaşılır yanı şu; Kürt siyasetçileri “radikal İslam”cı tehlikeye inandırmaya çalışıyorlar. Yıllarca Batı’da iş yapan “irtica hayaleti”ni şimdi Kürtlere devretmek istiyorlar. Onların da bir ‘irtica’ tehlikesi olsun. Siyaset de kolaycılığı sever; Güneydoğu’da AKP’yle başa çıkmak için “Radikal İslam” tehlikesini icat et, İslam kriminalize olsun... Bastır, sindir, ötekileştir... Tam da bize göre işte; yıllarca Kemalizm’e karşı mücadele et, sonra da onun gibi düşünmeye başla, onun silahlarını kuşan ve onun yöntemleriyle iş gör...
***
Samsunlu teğmeni kim öldürdü
Son 15 günde 14 asker çatışmalarda yaşamını yitirdi. Üst üste şehit haberleri gelince Samsunlu Teğmen Ahmet Altunoğlu’nun 1 mayıs gecesi Lice’de öldüğü “çatışma”yla ilgili şüpheler giderilemedi. Teğmenin ölümünden sorumlu tutulan HPG, olayla ilgisinin olmadığını kesin bir dille açıkladı. Tabii, burada önemli olan örgütün açıklaması değil, Diyarbakır Valiliği’nin verdiği bir detay. O güne kadar en küçük bir çatışmayla ilgili düzenli olarak Valiliğe bilgi notu geçen asker, Samsun’lu Teğmen Altunoğlu’nun yaşamını yitirdiği gün bilgi notu geçmemiş. Bu konuyla ilgili gelişmeler elbet bununla sınırlı değil.
Dün de Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’nın konuyla ilgili bir soruşturma başlattığını öğrendik. Teğmenle birlikte çatışmaya giden askerlerin tek tek ifadesi alınmış. Ama ilginç olan bir nokta şu: “Birliğe ateş açtığı belirtilen dört kişiyle ilgili tek bir ipucu bulunamadı. Yapılan soruşturma sonucunda olay yerinde 20 askerin silahlarından çıkmış toplam 213 boş kovan bulundu. Yabancı silaha ait tek bir mermi kovanı bile bulunamadı.”
Yeterince ilginç değil mi?
TARAF
YAZIYA YORUM KAT