1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. İrşad Kitabevi'nde Seminer Çalışmaları Yapıldı
İrşad Kitabevi'nde Seminer Çalışmaları Yapıldı

İrşad Kitabevi'nde Seminer Çalışmaları Yapıldı

Almanya’nın Neuss şehrinde İrşad Kitabevi tarafından düzenlenen, gelirleri Suriye’ye aktarılacak olan kermese araştırmacı yazar Hamza Türkmen ve eğitimci yazar Zehra Türkmen verdiği konferansla katkıda bulundular.

14 Haziran 2014 Cumartesi 10:30A+A-

Hamza Türkmen verdiği “İslam Dünyasında Vesayet, Vahdet Bilinci, Mısır ve Suriye” adlı konferansta Türkmen dünyanın kutuplu bir hale geldiğini vurguladı; bir tarafta fıtrattan ve adaletten yana olanlar ve diğer tarafta vahiyden ve fıtrattan kopan ve onların kuyruğuna takılanlar olduğunu ifade eden Türkmen’in konuşmasından satır başları:

- Batı, ümmet coğrafyasını harita mühendislerine çizdirdi ve ulusal devletlere böldü.

- Yeni devletler daha önceden kullanılmayan isimlerden türetildi ve bu isimler ülke içinde yaşayan kavimleri tam olarak tarif etmeyen, ayrışmayı körükleyen, ümmet birliğini zayıflatan cinsten seçildi.

- Yeni ulus devletler seküler sisteme sahip oldu, başlarına da batılı işbirlikçileri getirildi.

- Bu diktatörler eliyle vesayet sistemlerini kurumsal yapıya dönüştürdüler.

- Lozan antlaşması ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti 1951 yılına kadar Batılıların yerli işbirlikçileri eliyle Kemalizm formatında devam etmiştir.

- Koskoca bir toplum Arap alfabesinin yerine Latin alfabesinin getirilmesi ile bir anda cahil bırakıldı.

- İstiklal mahkemeleri aracılığı ile 10 bin insan, aralarında bir çok İslam alimi de bulunuyordu, dar ağacığına gönderildi.

- İktidarı değil, ıslahı önceleyen mücadele dili ilk defa 17 Aralık 2010 Tunus’ta başlayan devrim süreciyle görünürlük kazandı

- Türkiye’deki bu hareketin taşıyıcıları Mehmet Akif Ersoy, Elmalılı Hamdi Yazar, İslilipli Atıf hoca, Said Halim paşa, Babanzade Ahmet Naim ve Said Nursi idi ve bunların tümünü Kemalist kadro tasfiye etti

- 1970’lerde Mevdudi’nin “Dört terim“i gibi çeviri kitaplarla yen, yeni bir canlanma başladı

- 70’li yıllara kadar Türkiye’de İslam’ı 4 akım temsil ederdi: Nakşiler, Kadiriler, Nurcular ve Süleymancılar

- İslam anlayışımız hep iktidar temelli oldu, yani İslam sadece iktidar olmakla yaşanır düşüncesi hakim idi. 1979 İran devrimi, bunu besledi.

Kermes’in ikinci gününde eğitimci-yazar Zehra Türkmen “Çocukluktan Yaşlılığa Vahiy ve Eğitim” konulu bir konferans verdi.

Çocukların üç evresinden (doğum, 6 yaş üstü ve ergenlik dönemi) bahseden Türkmen, “Müslümanlar olarak çocuklar nasıl eğitilmeli?“ ve “Sağlam temeller üzerine oturmuş birer birey olarak yetişmeleri için neler yapılmalı?” sorularına cevaplar aradı.

Zehra Türkmen’in konuşmasından satır başları:

- Gençlerin doğru rehberliklere ihtiyaçları vardır, taşıdıkları dinamizm itibariyle rehbersiz kaldıklarında, rehberliği egemen piyasa kültürü ve dayatılan ideolojiler doldurmaktadır.

- İnternet sayfaları, gençler için uygun bir ortam değildir.

- Hz. Ali’nin “Çocukları kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin” sözü önemlidir.

- Gençlerin dünyasına girilmeli ama bu sanıldığı kadar kolay değildir ve sadece kaygı duymak yeterli değildir.

- Çocukların manevi dünyalarını doyuma ulaştıracak alternatifleri çoğaltmalıyız.

- Fastfood kültürü ‘biz’ bilincini eritiyor bunun için en azından akşam yemeklerini düzenli olarak beraber yemeli ve o gün değerlendirilmeli.

- Popüler kültür, ya da modern kültür veya tüketim kültürü insanı haz ve hedonizme mahkûm eder

- Kendini ve kendi zevklerini merkeze alan bir akım yaygınlaştıkça toplumun fıtri ve tabii özellikleri de bozulmaya başlıyor.

- Her birey ‘biz’ olma bilincine göre bir şahsiyet kazanmalıdır.

dscf6756.jpg

dscf6757.jpg

foto-3-004.jpg

dscf6846.jpg

dscf6849.jpg

 

HABERE YORUM KAT