1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. Irkçılıkla mücadele ahlaki ve insani bir sorumluluktur…
Irkçılıkla mücadele ahlaki ve insani bir sorumluluktur…

Irkçılıkla mücadele ahlaki ve insani bir sorumluluktur…

Özgür-Der Çorum Şubesi 2022-2023 Seminer programları başladı.  İlk semineri "Yükselen Milliyetçilik ve Türkiye’de Muhacir Düşmanlığı" başlığı Ömer Kılıç ve Murat İslam sundular.

06 Kasım 2022 Pazar 23:50A+A-

Yükselen Sağcılık ve Milliyetçilik, Irkçı Nefretin Temelinde İdeolojik Tercihler mi var? Bir Sınama ve İmtihan Aracı Olarak Irkçılık başlıkların ele alındığı seminerde ilk sözü Ömer Kılıç aldı.

Milletçiliğin modern bir kavram olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Ömer Kılıç, insanın ailesi, akrabalarını ve toprağını sevmesinin doğal, milletçiliğin ise seküler olduğunu belirterek kavramın tarihi arka planını anlattı. Millet kavramının Kur’an da din olarak ifade edilmişken, bugün ki anlamda millet kavramına tekabül etmediğini ancak; Müslümanlarında bu kavramı benimsediğini hatırlattı.

Kavmiyetçiliğin cahili bir kavram olduğu siyer kaynaklarında geçen Müreysi Kuyusunda muhacir ve ensar arasında yaşanan hadiseye değinen Kılıç, yaşananlar karşısında Hz.Peygamber’in Cahiliyye insanlarının dâvâsı mı güdülüyor?” diye tepki gösterdiğini ve sahabeyi yatıştırdığını söyledi.

Münafıkların lideri Abdullah b. Übey bu olayı Medine’de sürekli gündem tutmaya çalışarak “Besle köpeğini, yesin seni! (Besle kargayı, oysun gözünü!)! Kendi yurdumuzda bize hakim oldular, çoğaldılar, bize karşı soy sopları ile, çokluklarıyla iftihar ettiler! Vallahi, Medine'ye dönersek, muhakkak, en şerefli ve güçlü olan (Medineliler) şerefsiz ve güçsüz olanı (Muhacirler) oradan sürüp çıkaracaktır!" sözlerini hatırlatarak günümüz de ki söylemler arasında ki benzerliğe dikkat çekti.

Gerilim sokakta değil, sanal alemde…

Gerilimi tırmandıran ve besleyen en önemli aracın sosyal medya olduğunu belirten Kılıç, sorgulamadan, araştırmadan okudukları ve gördükleri tüm haberleri ciddiye alanlar bu yalan denizinde boğuluyorlar. Bu anlamda sosyal medya zemini inanılmaz bir cehalet, saptırma ve fanatizm barındırıyor dedi. Sığınmacıların topluma maliyeti ve taşınamaz hale geldiği, sokakta huzurun kalmadığı şeklinde ki iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtti. İş gücüne katkıları her kesim tarafından bilinirken bunlar yeterinde gündem olmuyor dedi.

Milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı yükseliyor…

Milliyetçiliğin ve yabancı düşmanlığının sadece Türkiye değil, tüm dünyada yükseldiğini belirten Murat İslam, ulus devletleri ayakta tutan en önemli araç bir düşman olgusudur dedi.  Bu düşman sürekli değişebilir, son yıllardaysa yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin sebebiymiş gibi göstermektedirler. Yükselen düşmanlaştırıcı politik söylem karşısında, yeterince cevap ve alternatif üretilememesi ve kimi ırkçı söylemlerinin toplum tarafından da içselleştirilmesi ırkçılık zehrinin yayılmasında çok ciddi rol oynamaktadır dedi.

Özellikle sosyal medyada yalan ve iftiralarla halkı kin ve nefrete sürükleyen, kasıtlı olarak dezenformasyon yapan ve toplumda algı oluşturanlara karşı yeterince hukuki süreç işletilmediği için ırkçılık toplumun bir kesiminde kabul görüyor, buna müsaade etmemek gerekir dedi.

İdeolojik tercihler tavırları belirliyor…

15 Temmuz sonrası devletin yeniden inşa edildiği bir süreç yaşandığını belirten Murat İslam, AK Parti’nin MHP ile sürdürmeye gayret ettiği ilişki, iktidarın siyaset anlayışının merkezinde var olan sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr çizgiyi daha da kalınlaştırdığı ifade etti. Muhalif söylemlere karşı beka kavramı merkezinde yoğunlaşan sert sağcı ve milliyetçi retçi söylem iktidar diline hâkim olmaya başlamış ve ilkeselliğin yerini hamaset almış durumda dedi.

Şüphesiz son aylarda ekonomik krizin derinleşmesine bağlı olarak muhacir düşmanlığı biraz daha geniş bir tabana yayıldığı söylenebilir ama muhacir nefretinin yayan bir kesim ilk günden itibaren zalimce bir tutum içinde oldular.

Bu düşmanlığı besleyen değişik faktörler olsa da, belirleyici olan Erdoğan muhalifliği, Esed sempatizanlığı ve mezhepsel görüşler, Araplardan ve ümmet kimliğinden nefret, Türklük temelinde tanımlanan milliyetçilik, ırkçılık ve daha genelde yabancı düşmanlığını sayabiliriz. Yabancı düşmanlığını gerek dünyada, gerekse Türkiye’de en temelde belirleyen faktör İslam’a olan nefret olduğunu söyleyebiliriz.

Laik, Kemalist, Türkçü muhalefet mülteciler/göçmenler üzerinden son derece kirli ve zalimane bir siyaset yürütüyorlar.

İktidarın bu söylem karşısında paniğe kapılmış gibi duruyor olması, zaten gidecekler, göndereceğiz tarzı açıklamaları anlaşılabilir bir durum çünkü seçim sürecinde bu meseleyi muhalefetin bir koz olmasını istemiyor. Ne var ki sorunu görünmez kılmaya çalışmak, geçiştirmek çözüm olmayacaktır. İktidar halka bu insanların buraya neden geldiklerini, artık geri dönüşünde mümkün olmayacağını net bir şekilde ifade etmeli, toplumsal uyum çalışmalarına ağırlık verilmeli dedi.

Bu durum karşısında İslami camialara büyük görev düştüğünü ancak, istisnaları olmakla birlikte sürecin izleyeni veya nesnesi olarak kalmayı tercih ettiğini söyleyerek eleştirilerde bulundu. İtirazların ve önerilerin istişari bir zeminde kurumsal olarak dile getirilmesi gerektiğini belirtti.

Irkçılıkla mücadele ahlaki ve insani bir sorumluluktur…

Topluma kuşatmaya çalışan bu çirkin söylem ve eylemlere karşı mücadele etmek ahlaki, insani ve İslami değerlere sahip herkesin ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayan Murat İslam, kimilerine göre Rabbimizin mülkü olan yeryüzü, havayı, toprağı, suyu sadece kendilerinin sanıp, hakkı olarak değerlendirebilirler. Ne var ki Allah’ın arzını kullarına yasaklamak, vatandaşlık bağı yok diye farklı coğrafyada ki Müslümanları yabancı olarak görmek bizlere yakışmaz.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum